Etiket arşivi: meclis

Hayvan hakkı ihlali “suç” sayılacak

1459673933727Eroğlu, “Meclise sunacağımız yeni kanun tasarısının taslağı hazır. Kanunu Meclisten hızlı bir şekilde geçirmeyi hedefliyoruz” dedi.

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Hayvanları Koruma Kanunu‘ndaki bazı fiillerin kabahat kapsamından çıkarılarak suç kapsamına alınacağını ve hapis cezası getirileceğini belirterek, “Meclise sunacağımız yeni kanun tasarısının taslağı hazır. Kanunu bu yıl içerisinde Meclisten hızlı bir şekilde geçirmeyi hedefliyoruz” dedi.

Eroğlu, yaptığı açıklamada, hayvanların korunması ile ilgili düzenlemelerde, hayvan hakkı ihlallerine ilişkin bazı cezaların yetersiz olduğunu söyledi. Eroğlu, bu nedenle hayvanlara kötü muamelenin kabahat olmaktan çıkarılarak suç kapsamına alınmasının önemine işaret etti.

Hayvan haklarının bir toplum meselesi olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Eroğlu, “Kedi, köpek öldürmek cezasız bırakılmamalı” ifadesini kullandı.

Eroğlu, 64. Hükümet’in bir yıl içinde gerçekleştirilecek reformları içinde yer alan “Hayvan hakları en geniş hukuki çerçevede korunacak” maddesi kapsamında öncelikle hayvanlara kötü muamelenin önleneceğini belirtti.

Veysel Eroğlu, şunları kaydetti:

5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu‘nda, hayvan hakları ihlallerine karşı uygulanacak cezaların caydırıcı olması maksadıyla bazı fiiller kabahat kapsamından çıkarılarak suç kapsamına alınacak ve hapis cezası getirilecek.

Daha önce hazırlamış olduğumuz kanun taslağı geçen yıl seçim dönemine gelmesinden ve Meclisin çalışmamasından dolayı kanunlaşamamıştı. Şu an için Meclise sunacağımız yeni kanun tasarısı taslağı hazır.

Bu kanunu hayvanları en iyi şekilde koruyacak şekilde hazırladık. Kanunu Meclisten hızlı bir şekilde geçirmeyi hedefliyoruz.”

 

Kaynak: Sabah.com.tr

YURT DIŞINDA YAŞAYANLAR TÜRKİYE İÇİN OY KULLANMASIN

Hayda nerden çıktı bu  dediğinizi duyar oldum. Başlık biraz sert olmuş olabilir, yazının okunması ve bu konu üzerinde düşünmeye teşvik olması bakımından bu başlık önemliydi elbette.

Bir ülkenin yöntemi için oy kullanmak o ülkenin yönetiminde söz sahibi olmak demek, sizi temsil edecek partinin ürettiği siyasete bakarsınız, sizi temsil edecek liderlerin söylemlerine ve bölgenizi temsil edecek milletvekili adayının kişiliğine vs bakarsınız. Yada bakıyor olmalısınız.

Netice olarak bu parti, lider ve kişiler meclise gelip sizin yaşadığınız coğrafyayının yaşanacak yer yapmasını beklersiniz. Netice olarak onlar; sizi ekonomik, sosyal hakları olan, adaletli ve güven için de yaşayacağınız bir ülke isteğinizi yerine getirecek üç saç ayağı oluşturmaktadır. (parti, lider ve vekil)

Bu üçlünün seçilmesin de yani bizi yönetecek parti, lider ve vekillerin seçilmesin de, bu ülkeye yılda on – on beş gün gelip tatil gibi gezen insanların da söz sahibi olup oy kullanması ne kadar doğrudur.

Bu insanların bir çoğu maalesef işleri, pozisyonları, ekonomik nedenlerinden dolayı yılda bir kere bile gelemediğini de unutmak lazım.

Sosyal medyanın yaygınlaşması ile yurt dışın da yaşayan akrabalarımızın yaşamlarından ve düşünce yapılarının nasıl olduğunu yaptıkları paylaşımlardan haberdar olur olduk.

Kilometrelerce uzakta taaaa Amerika’da yaşayan kuzenlerimin yaşadığım ülkenin sorunlarından bi habersiz ülkemi eleştirmesine mi yanayım yoksa benle aynı hakka sahip olup da kendisinin yaşamadığı ama benim yaşadığım ülkenin siyasetinde söz sahibi olup benim aynı haklara sahip olmasına mı yanayım.

Birkaç yıl da Türkiye’ye izne gelen, otoban, köyünün ve kasabasının dışın da bir yer görmeyen Almanya’da yaşayan kuzenlerimin Türkiye’yi güllük gülistanlık sanmasına mı yanayım yoksa onunda bu ülkenin yönetimin de benimle aynı haklara sahip olmasına mı yanayım.

Hele Avrupa’nın özgülük dünyasın da özgürlük oksijeninden sarhoş olup benim yaşadığım toprakların da özgür, yaşanır sanan ve Türkiye üzerinde ahkam kesen bir kesimimin varlığını unutmak istiyorum.

Protesto hakkını Avrupa topraklarında özgürce kullanan Türk toplumu, Türkiye’de de bu  haklarını insanların kullanıldığını sanıyor, Avrupa mahkemelerin de hakkını arayan bu toplum Türkiye’de yapılan devasa adalet sarayların da adalet var sanıyorlar.  Belli elit kesimin yaşantısını anlatan dizleri EURO kanallarından izleyip bir çok insanın 300 Euro’dan aşağıda çalıştığını bilmiyor ve  Türk ekonominsin süper olduğunu sanıyor.

Yurt dışın da yaşayanlar oy kullansınlar seçme ve seçilme hakları olsun. Lakin bu haklar hangi ülkede ikametgah ediyorlar ise o ülkede olsun. Çünkü onlar o ülkede yaşıyorlar ve o ülkede verecekleri oylar onların yaşamlarını doğrudan etkileyecek.

Avusturya’da sağcı ırkçı tabir edebileceğimiz bir partinin oylarının arttığı anketlerde ve bir önceki seçimlerde aldığı oy ile biliyoruz.  Avusturya’da yaşayan 300 bin Türk’ün orada yaşamını doğrudan etkileyecek olan bu gelişmeye karşı orada yaşayanların duyarsız kalmayıp gidip oylarını kullanmalılar. Gelecekte orada yaşanacak olumsuzluklardan Türkiye’de yaşayanlar değil orada yaşayanlar etkilenecektir.

İşte senin verdiğin “oy” ile ben etkileniyorum, benim nasıl yaşamam gerektiğine karar verecek oylamada  “oy”’u ben vereyim.

Üstelik yurt dışın da yaşayanların hepsi işçi olarak gitmemiştir, içlerinde bu ülkeye düşman kesilmiş baya bir kesim de var.

Yurt dışın da yaşayanlar oy kullansın yada kullanmasına okuyucular olarak sizler karar vereceksiniz. Yasal olarak zaten oy kullanılıyor. Sadece dikkat çekmek istedim.

Şöyle düşünün birde ben Türkiye’de İstanbul’da yaşıyorum ama aslen Giresunluyum, Giresun belediyesinin başkanı kim olacak söz sahibi olamıyorum, neden çünkü Giresun asıl yaşam yerim değil.

Yazdıklarımı doğru bulmayabilir, katılmayabilirsiniz, farklı görüşlerde olabiliriz, sizlerde fikirlerinizi söyleyin beni ikna edin yada yazıyı okunca siz ikna olun yada olmayın.

Son söz Cenap Şahabettin’in den gelsin.

“Niçin mi fikir değiştiriyorum? Çünkü ben fikirlerimin sahibiyim; kölesi değil!”

 

Fedai Çakır

7 Ekim 2015, İstanbul

İçi Boş Spot KAMU SPOTU

Uydu üzerinden yayın yapan yüzlerce yerli kanal mevcut, bunların kimisi o bölge ve yöreye ait olan yerel kanallar, kimileri ise nereye ve kime ait olduğu belli olmayan televizyon kanalları. Kime ait olduğu belli olmayan bu kanallar genelde müzik yayını ve Türk filmleri oynatıyor. Düz mantıkta bakınca sıkıntı yok, ama ticari açıdan bu yayınları yapabilmesi için belli bir miktar bütçeye sahip olmaları gerekmiyor mu ? Peki bu bütçeleri nereden buluyorlardır acaba diye insan düşünüveriyor.

Türkiye’nin büyük televizyon kanallarını izlerken zaman zaman reklam arasında veya programlar başlamadan önce devlet tarafından hazırlanmış “Kamu Spotu” adı altında zorunlu tanıtım yayınları var. Bu yayınların amacı halkı bilinçlendirmek için yapılmaktadır. Sonuç olarak Devletimiz bizlere insan olarak değer verdiğini göstermek için bizi bilgilendirmeye çalışıyor.

Mesela onlardan bir tanesi şöyle;

“Sigarayı bırakmak için televizyonda yayınlanan bir reklam üzerinden haplardan aldım. Tam geçiyormuş derken aslında ……” diye devam eden gerçekte iyileştirmekten çok vücut fonksiyonlarını bozan ilaçlar satılıyormuş.
Kime ait olduğu belli olmayan ve bütçeye ihtiyacı olan bu kanalların nereden bu bütçeyi yarattığı ortaya çıkıyor.

Şimdi bunlarla ilgili şu sorular aklıma geliyor.

Peki bu ilaçların Türkiye ye sokulmasında sağlık bakanlığının rolü ne kadar ?

Kimler neden onay veriyor ?

Eğer onay veriyorsan da insanların bu ilaçları kullanmasında bir sakınca olmadığı anlamına gelmiyormu ?

Diyelim ki onay vermedin neden bu kanallar bu tür cinsel gücü arttırıcı, sigarayı bıraktıran, insanları zayıflatan bu hapları satabiliyorlar ?

Bunlara yayın yasağı getirilemiyormu ?

Benim fikrim bu meselenin de meclise taşınması ve hakkında meclis kararı alınarak bunların üzerine gidilmesidir. İnsanlarımız bazıları para kazansın diye bu ülkede her gün ölümle burun buruna getirtiliyor. Bu kişi ve kurumlar kimse devlet bir an önce onlara ulaşmalı onlara insanların sağlığı ile oynadıkları için gerekli cezai işlemleri uygulamalıdır. “Kamu Spotu” hazırlamayla bu işin önüne geçemezsiniz. Onu hazırlamanı sağlayan ürünleri ülkemize sokmaz isen zaten bu spotu hazırlamana gerek de kalmayacaktır.

Artık bilinçli bir toplum olalım. Bu tür yayın yapan kanallara ve bu ilaçları satanlara pirim vermeyelim. Daha sağlıklı bir nesil yetiştirelim. Tabi bunu yaparken de devleti yanıbaşımızda hissedelim.

Oktay ERDEM