Etiket arşivi: Tarım

KENDİ AYAĞINA SIKMAK

Seker_pancari_yetistiriciligi_(Sugar_Beet_Growıng)_b_2

Bir kaç kez gözüme çarpan haberler vardı, şeker üretimi ile tatlandırıcılar arasında geçen konular. Gündemin yoğun değiştiği bir ülkede yaşıyor ve orada yazılar yazmaya çalışıyorsanız bazı haberleri es geçebiliyorsunuz, yada çok ilgi alnınızda olmayabiliyor.

Bir Ankara ziyaretimiz de Sayıştay’da yılların tecrübesi sabit olan, bürokrat olarak çok önemli noktalarda görev yapmış ve halen Sayıştay’da denetmen olarak  görev yapan bir ağabeyimizi de ziyaret etmiştim. Bu ziyaret sırasında kısaca şeker pancarı ve tarım üzerine sohbetlerimiz olmuştu.

Şeker pancarı üretimi, çiftçimiz,  25 yakın fabrikamız ve buralardan ekmek kazanan binlerce insanımızı ilgilendiren bir konuydu aslında konu. Hiçte öyle es geçilecek bir konu değil üstüne basa basa konuşulması, duyurulması gereken bir konuydu.

Şeker Pancarı Üretimi Ve Üreticisi Üzerine Oynanan Oyunlar Var.

Bu konuda teknik bilgilerle donanmış bir çok makale ve yazıyı internetten de bulabilirsiniz. Ben teknik konularla sizi boğmak istemiyorum anladım dilden kısa ve öz size anlatayım.

Tatlandırıcı ithalatını  yada mısır ithalatını teşvik ederek doğrudan şeker pancarı olmadan mısırı Brezilya yada ABD’den getirmeyle şeker elde etmek. Ben şeker diyorum aslında teknik ham madde olan glikoz elde etmeyi amaçlayan yöntemler teşvik edilmektedir.

Şeker pancarı üretimi pahalı diyerek fabrikaların kapılarına kilit vurmayı, şeker pancarı üretimini azaltarak yada yok ederek çiftçiyi zora düşürecek uygulamalara adım atılmak isteniyor.

Ülkemizin şeker ihtiyacı yıllarca şeker pancarından karşılanırken, bundan böyle yabancı firmaların ithal mısırdan ürettikleri şekerlerle mi karşılanacak? Evet böyle devam ederse olacağı budur.

Bir dönem tarımda ve hayvancılıkta kendi kendine yeten ülke olduğumuzu ders kitapların da okur ve övünürdük. Hiç kıtlık ve açlık olamayacak ülkelerin içinde olacağımızı düşünür kendimizi güvende hissederdik.

Şeker pancarı demek sadece şeker üretimi demek değil. Doğaya verdiği foto sentez ile oksijen demek, hayvanlara verdiği küspe ile hayvancılığın yem ham maddesi demek, köylünün geliri demek göç olmayan köyler demek. Ekonomi demek, milli demek.

ŞEKER PANCARI TARIMININ FAYDALARI

Neden şeker pancarı üretimi önemlidir?.Şeker pancarı tarımı yüksek istihdam sağlayarak köyden göçü önlemekte,devlete hiç yük olmadan kuru tarım arazisini sulu tarıma kazandırmakta, yan ürün olarak posa ve melası ucuz hayvan yemi temin ederek hayvancılığın gelişmesine hizmet etmekte,melastan üretilen maya 80 ülkeye ihraç edilerek döviz girdisi sağlamakta,taşımacılık sektörüne oldukça fazla yük sağlamakta,fotosentez sonucu havaya ormandan 3 kat daha fazla oksijen sağlamakta ve en önemlisi de planlanan pancar kooperatifleri vasıtasıyla çiftçinin üretim alanında bilinçlendirilmesi,tarımda münavebenin uygulanması,üreticinin araç,gereç sahibi yapılması,tarım teknolojilerinin ve araçlarının kullanılmasının sağlanması yanında pancar tarımının tarımsal denetimini eksiksiz yapmasıdır.Kısaca şeker pancarı tarımı bir bütünlüklü proje olup tarımsal denetimi Türkiye çapında yapan  başkaca bir kurum da bulunmamaktadır.Dünyada olayı bu boyutta ele alan başka bir ülke  de yoktur.(1)

Şeker Yasası ile;

Şeker fabrikalarının alacağı şeker pancarı da azaltılmaya başlandı ve pancar çiftçisi daha da fakirleşti, Kar getiren fabrikalar satılma sürecine sokuldu, fabrikaların kapasiteleri düştü, NBŞ (Nişasta Bazlı Şeker) kotası artırılınca Dünya mısır üreticisi tekellerine pazar açıldı. YYT (Yüksek Yoğunluklu Tatlandırıcı ) dış alımında da patlama oldu.

Bu işin çözümü Sayıştay’ın yazdığı raporu okumak ve orada ki öneriler kısmında yazanları uygulamaktır. Devletin başka bir devlet kurumunun yaptığı titiz çalışmayı göz ardı yapmamasıdır.

Şeker Kurumunun 2015 yılı çalışmaları üzerinde Sayıştay tarafından yapılan incelemeler sonucunda getirilen öneriler aşağıdadır.

Yılına ilişkin öneriler:

1- Şeker Kurumunun, pancar ekilecek alanlara izin verirken, yapılacak uygulamanın sürdürülebilir su kaynakları yönetimine ilişkin planlamalara uygunluğunun kontrolü ve yer altı su kaynaklarının dengesinin korunması konusunda DSİ ile işbirliği yapması,

2- Türkiye’de üretimi yapılmayan, ancak başta ilaç sanayi olmak üzere çeşitli kullanım alanları bulunan ve 2015 yılında yayımlanan “İthalat Tebliği” çerçevesinde ithaline izin verilen, Yüksek Yoğunluklu Tatlandırıcıların ithal amaçlarının dışında da kullanıldığı ve piyasayı olumsuz yönde etkilediği dikkate alınarak söz konusu maddelerin ithal amacı dışında kullanılmasını önlemek amacı ile gerekli tedbirlerin alınması, (2)

Yapmayın arkadaşlar, kendi ayağımıza sıkmayın.

Fedai Çakır

17 Ocak 2016, İstanbul

Kaynak:

1-  Prof. Dr. Mustafa AYYILDIZ

2- Sayıştay ŞEKER KURUMU 2015 RAPORU

ŞEKER KURUMU 2015 (21.07.2016)

HER İNSANA İKİNCİ BİR ŞANS VERİLMELİ Mİ?

Önümüzde seçimler var ve yine vatandaş takım tutar gibi parti tutup ülkenin kaderini aman benim takımın yensinde 1-0 olsun benim takımım olsun mantığı ile oy kullanmaya gidecek.

seçim2

“ben fikirlerimin değil fikirler benimdir”

Bırakın artık bir şeyler sizin sahibiniz olmasın siz bir şeylerin sahibi olun, düşüncelerinizle, fikirlerinizle, taviz vermeksizin namustan ahlaktan bir şeyleri değiştirin artık. Gelecek çocuklarımızın unutmayalım.

Siyaset yapmadan, parti gözetmeden bu güzel ülkem de olması gerekenleri sıralamaya çalışacağım, belki unuttuklarım da olacaktır artık onları da siz ekleyin lütfen.

Benim hayalimde olması gereken Türkiye’m:

  • Seyahat özgürlüğümüz olmalı ve bunun önünde engel olan petrol fiyatlarını düşürmek gerekiyor. Bunun için ne gerekiyorsa yapılmalı. Toplu taşıma ücretleri 50 kuruşu aşmamalı. Unutmamalı devletin amacı halkı işine, evine, okuluna vs ulaştırmakla mükelleftir. Otobüslerin tamir ve yenileme masraflarını karşılayacak kadar bir ücret almalı yani ticaret yapmamalı. İnsanların mecburen bindiği toplu ulaşımdan devlet ticaret yapmamalı.
  • Taşeron işçi çalıştırılmasına son verilmeli. Her çalışan ihaleyi başka bir şirket kazanınca işini kaybetme korkusu ile yaşamamalı, aynı işi başka işverende (yada devlette) çalışanın yarısı bir maaş ile çalışmamalı, sosyal haklarını, sendikalaşma haklarını elerinden almamalı. Fakat çöplerin toplanamayıp da taşeron işçi çalıştıran belediyeler de olduğu gibi yönetim zaaflarının da önüne geçilmeli. Başta belediye ve devlet dairelerine kolay işçi alımın yolu açılmalı siyasi kadrolaşmalardan da uzak durarak tabi.
  • Emeklilik yaşının en az bir 5 yıl daha erken yaşa çekilmeli ve insanların emekli olduğun da biraz rahat yaşamalarının önü açılmalı, günümüzde emekli olanların çoğunun hastane kapılarında sağlık sorunları ile uğraştığını hepimiz şahit oluyoruz. Çağdaş ülkelerin emeklileri dünya turuna çıkarken bizim emeklimiz bir şehirden diğer şehirdeki torunlarına gidecek parayı bulamıyor. Emekli maaşlarının yüksek olmasının önü açılmalı.
  • Eğitim sisteminden siyasi ellerin hemen geri çekilmesi ve mümkünse siyasilerin veli olarak bile okullara adım atmasının önü kesilmeli. Eğitim kaliteli, hedefe yönelik olmalı, örgencinin çok zamanının yok olmasının önüne geçilmeli, örgenciye okul dışında sosyal yaşam için zaman kalmalı bunun için eğitim sürelerinin daha az ama yeterli olması sağlanmalı. Mezun olunan bölümlerin direkt iş bulmaya yönelik olmalı mezunları kurs, sertifika ve sınavlara sokmanın olmamsı gerekmektedir.
  • Tarım, hayvancılık için gerekli yatırımların önü açılmalı, gerekirse devlet kamulaştırma ile yeniden mera alanlarını oluşturmalı, hızla tarım alanlarına yapılan yapılaşmanın önüne geçilmeli, kendi kendine yeten ülke durumuna yeniden geri dönülmeli.
  • Adalet sisteminde yıllardır olan adaletsizliğin önüne geçilmeli. Adaletsizlik duygusu toplumun huzurunu, devletine güveni yok etmektedir. İnsanlar kendi adaleti kendi arar olmamalı.
  • Konut, barınma özellikle büyük şehirlerde büyük sıkıntı olmaya devam ediyor ve aileler kazançların neredeyse 1/3 ünü kira için harcıyor. Birden fazla evi olanların ve bu kişilerin konut almalarının önüne ağır yaptırımlar olmalı, vergilerle ağırlaştırılmalı. Konut ihtiyaç için alınmalı yatırım olma durumundan çıkarılmalı. İnsanların en büyük kaygısıdır; barınamamak, açık da kalmak yada sağlıksız koşullarda aileleri ile yaşatmak.
  • Su, elektrik, yakıt (doğalgaz, kömür vs) bunlar insanların yaşamak için mecbur oldukları olmazsa olamazlarıdır. Devletin bu giderlerden mümkünse hiç para almamalı yada almak zorunda ise vergi yada özel sektör kazazsın diye hizmet bedeli almamalı. Bunlar vatandaşın en doğal hakları olmalı.
  • Eğitim tamamen ücretsiz olmalı, ilk öğretimden tutun da üniversiteye kadar tüm eğitim eşit şekilde tüm gençlere, çocuklara verilmeli. Okullar arasında ki kalite farkının yok olması gerekmektedir. Her örgenci kendine yakın okulda aynı kalitede eğitimi almalıdır. Servis ve yolda geçen zamanı örgencinin sosyal yaşamı, kitap okuması, arkadaşlarına ve ailelerine kalmalıdır.
  • Askari ücretle çalışan yada vasıfsız dediğimiz insanların üzerinden gelir vergisi vs gibi vergiler alınmamalı, bu insanlar daha hızlı, çabuk iş bulması için bunların gerekirse sigorta gibi bedelleri devlet tarafından karşılanmalı. Böylece daha hızlı iş imkanları olacaktır aç ve açık da kalmayacaklardır.
  • Devlet içinde müdürlük, makam saltanıta son verilmeli, devlet en büyük tasarrufu yapmalı, yerli malzeme, yerli araç kullanımı teşvik edilmeli, özel ayrıcalıklı statüler kaldırılmalı.
  • Küçük esnaf’tan hiçbir vergi alınmamalı, zaten satışlarından kdv vs adı altında alınıyor. Stopaj, gelir vergisi adı altında vergiler alınmamalı. Böylece esnafın daha hızlı yaşamasına büyük kurumlar altında ezilip dükkanının kapatmasının hatta kapattıktan sonra ise vergi borçları ile cebelleşmesinin önüne geçilmeli.
  • 12 Eylül ihtilallinden sonra asker sorgusu nerden buldun demeden silahları halktan toplamıştı, yine toplum barışı için genel af çıkarılmalı. Soru sorulmadan silahların teslim edilmesi sağlanmalı. Fakat bunu yapmadan öncede bu aftan sonra ağır cezaların yasalarının da çıkması lazım. Yani aftan sonra tekrarlayanlara ağır cezalar olmalı. Yaralar sarılmalı.
  • Vergi, elektrik, su vs aklınıza gelen tüm borçların silinip hayatın yeniden başlanmasını sağlanmalı. Batmış zor durumda olan her insana yeni bir şans verilmeli.

Ülke olarak her şeyde sıfırdan başlamalı, açılarımız, yaralarımız sarılmalı. Her alanda her insana yeni ikinci bir şans verilmeli/vermeliyiz.

Sayfalar yetse; o kadar çok yazılacaklar var ki, bu kadarını bile yapabilsek Türkiye’m de her şey daha güzel olacak…

 

 

Fedai Çakır

19 Nisan 2015, İstanbul