Etiket arşivi: Türkler

KİN TOHUMU

aha

Terör vurdukça düşünüyor insanlar, bir insan nasıl olurda canlı bomba oluyor da kendini patlatıp masum insanları öldürüyor.

Bende üzerinde düşünüyorum, benimde sorguladığım bir konuydu bu konu. Sonra anladım ki bu insanların içine ekilmiş “Tohumların” nedenleri idi yaşananlar.

Sıradan bir insanı, sıradan insan görmemizi engelleyen “Tohumlardı” bu içimize ekilmiş tohumlar.

Bir Alman’ın içine ekilmişti “Kin Tohumu” Yahudiler ölmeli.  Alman masum Yahudi ölümlerine suskun kalmıştı.

Bir İsraillinin içine ekilmişti “Kin tohumu” Filistinliler düşman. İsrailli masum Filistinli ölümlerine üzülmemişti.

Kendini daha çok Müslüman sayan kadın çıktı, İstiklal’de yaralan masum İsrailli için “Keşke ölseydi” dedi. Bunu dedirten içine ekilen “Kin Tohumu” değimliydi.

İngiliz dedi, Irak’ta, Suriye’de Müslümanlar ölsün, Fransızlar dedi haklısın ölsün, İtalyan durur mu? oda katıldı tabi ki ölsün, Almanlar ölümleri normal olsun, Amerikalısı dedi ki ben karışmıyorum ama ölürse de ölsün.

Dünya’da oluşmuştu içi “Kin Tohumu” dolu milyarlarca insan.  Orta Doğuda ölümlere sesiz kalan.

Benim güzel ülkemde,  benim tespit ettiğim yerel KİN TOHUMU çeşitlerimiz şunlar:

  • Alevi,
  • Sunni
  • Şii,
  • Ermeni
  • Yahudi,
  • Kürt,
  • Hıristiyan,
  • Rum,
  • Atatürkçü,
  • Laik,
  • İçki içen,
  • Beynamaz,
  • Başörtülü,
  • Dinci,
  • Yobaz,
  • Aşırı muhafazakar,
  • İktidar yanlısı
  • Muhalif

Canlı bombaların içine ekilmiş olan “Kin Tohumu” da “Türkler”  ve  “Türkiye”

Bazılarımızın içinde yukarıda yazdığım ve yazmayı unuttuğum “Kin Tohumu” var ise ve bu bazılarımız, yaşanan bazı ölümleri, bu şekilde kendi iç dünyasında hafifletip bu masum ölümlere kayıtsız kalabiliyor.

Canlı bombaları hazırlayıp gönderenler, canlı bombaları eğitenler o canlı bombanın içine ekiyordu “Türkler”  ve  “Türkiye”  “Kin tohumunu”

Bu “Kin Tohumu” ekili olan bazı kesimler var ki onlarda bu şekilde iç dünyalarında bu masum ölümleri hafifletip duymazdan geliyor ve sevinebiliyorlar.

İnsan olan insanlığından utanır. Utanan insan, içinde ki tohumun çeşidine bakmaz. İçinden söküp atar.

İnsan olan insan, içine ekilecek tohumların, sadece sevgi, vicdan, merhamet ve barış tohumlarının ekilmesine izin verir.

 

Fedai Çakır

19 Mart 2016, İstanbul

KAMYONCUNUN HİÇ Mİ? SUÇU YOK?

Bizim bir dönemler Eyüp’de, bahçesinde tavla oynadığımız, çaylarımızı yudumladığımız dostluklarımızın, arkadaşlıklarımızın pekleştiği, çok güzel anıların yaşanmasına neden olan bir bahçeli kahvehanemiz var idi. Eyüp meydanına yakınlığından dolayı kısaca yerinin rant için uygunluğundan dolayı sürekli birilerinin hedefindeydi. İlla orası yıkılmalı yerine daha rant getirecek bir şey yapılmalıydı.

Kahvemizin kurucusu Kerim amca yaşlanmış oğlu Kamil işletmeyi devralmıştı. Bizim bu kahvehanemiz öyle sırdan bir yer değil idi. Eşlerimizin, kız arkadaşlarımızın, yerine göre anamızın, babamızın da uğrak yeri olduğu yerlerdendi. Oğlum Doğuşhan ilk adımlarını atmaya başladıktan sonra ilk serbest yürüdüğü kendi halinde dolaşabildiği bir mekandı. Tek benim değil bir çok arkadaşımın çocuğunun da bebekliğinden delikanlılığa yol aldığı mekanlardandı.

En son 31 Mart 2008’de Gebze’de görüldükten sonra bir gece cesedi bulunan İtalyan sanatçı Pippa Bacca’nın ölümü gündemin birinci konusu olduğu günlerdi. Sonra katili; işsiz bir sabıkalı, üstelik 2 çocuk babası olan biri çıktı.

Barış için gelinlik giyerek otostopla İsrail’e giden Bacca’yı Gebze’deki bir benzinciden kamyonetine alan cani, cinayeti soğukkanlılıkla anlattı…

Kısaca; “Barış Gelini’ne tecavüz etti, boğdu, çalılara attı!”

Pippa Bacca cesur bir sanatçıydı. Kanlı savaşlarla çalkalanan dünyaya barış mesajı vermek için uğraşıyordu. Sanat dünyasında ‘Pippa Bacca’ olarak tanınan 33 yaşındaki Guiseppina Pasqualino di Marineo işte bu amaçla yola çıktı. Kendisi gibi sanatçı olan arkadaşı Silvia Moro ile birlikte gelinlik giyerek, 8 Mart 2008’de Milano’dan başladı yolculuğuna. Balkan ülkeleri ve Türkiye üzerinden otostop yaparak İsrail’e gitmeyi hedefliyorlardı.

Türkler’e güveniyordu

Milano’dan İstanbul’a kadar otostopla gelen Pippa Bacca ile Silvia Moro, burada Tel Aviv’de buluşmak üzere ayrıldı. Milano’daki en iyi arkadaşları Türk olan Pippa Bacca, 19 Mart’ta “Türkleri çok seviyorum. Onlara güveniyorum” diyerek, arkadaşına ayrı ayrı yola devam edebilecekleri önerisini sundu.

Gebze’de kayboldu

Silvia Moro da teklifi kabul edince Pippa Bacca, en son olarak üzerinde gelinlik ve elinde barış çağrısı yapan pankartla 31 Mart’ta Gebze D-100 Karayolu’nun Bayramoğlu sapağında görüldükten sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.

Katilin yakalandığı gün bahçeli kahvehaneye uğramış, birkaç arkadaş ile bir masada sohbet ediyorduk. Arkadaş grubumuz her görüşten olur fakat hep birlik ve beraberlikte olan bir gruptur. Bunun nedeni ise çocukluktan aynı mahalle, aynı okullarda okumuş olmanın verdiği güçten kaynaklanmaktadır.

Kahvehanede o gün hemen hemen bütün masalarda aynı konu konuşulmaktadır. Pippa Baca öldürülmesi. Çıkan seslerden bazılar;

  • “Gelinlikle otobanda olursa olacağı buydu”
  • “Ne işi var, burası Türkiye”
  • “Yazık olmuş, adamın başını da yakmış”

Bu ve buna benzer değerlendirmeler, masalarda konuşulmaktaydı. Benim o zaman ki tepkim ise küfürle karışık olmuştu.

A..na koyayım kamyoncunun hiç mi? suçu yok.

Barış adına, güzellik adına yapılan her eylem bu kadar çabuk heba edilen bir coğrafyada, barışı yakalamak, barış adına konuşmak her zaman zor olacak gibi. Barışı yakalamak için önce bakış açısını değiştirmek gerekli. Kısaca;

Bütün suç kamyoncuda.

O gün BARIŞ kamyonun altında kaldı.

Ülkem de yine terör olayları, yine bombalar, yine yeni ölümler… Sorarım sizlere;

Teröre yol verenlerin hiç mi? suçu yok…

 

Not: Kahvehaneyi işleten Kamil arkadaşımız bir süre sonra daha fazla dayanamayıp tüm adayı satın alıp otel yapmak isteyen birlerine satmıştır. Satın alan kişi yada kişiler adanın tamamını satın alamayınca kahvehanenin olduğu yeri şimdilik açık otopark olarak işletmekteler.

 

Fedai Çakır

12 Ocak 2016, İstanbul

fft99_mf2210564