Bir ormanda iki kişi ağaç kesiyormuş….
Birinci adam sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş…
Gün boyu ne dinleniyor ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Aksamları da arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş.
İkinci adam ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında eve dönüyormuş.
Bir hafta boyunca bu tempoda çalıştıktan sonra ne kadar ağaç kestiklerini saymaya başlamışlar…
Sonuç: İkinci adam çok daha fazla ağaç kesmiş.
Birinci adam öfkelenmiş:
– “Bu Nasıl olabilir? Ben daha çok çalıştım. Senden daha erken ise başladım, senden daha geç bitirdim. Ama sen daha fazla ağaç kestin. Bu isin sırrı ne?”
İkinci adam yüzünde tebessümle yanıt vermiş:
– “Ortada bir sır yok. Sen durmaksızın çalışırken, ben arada bir dinlenip baltamı biliyordum. Keskin baltayla, daha az çabayla daha çok ağaç kesilir.“
Kendimizi geliştirmek, baltamızı bilemektir.
Kendimize zaman ayırıp, yaşamımızı objektif bir bakışla gözden geçirmektir.
Zayıf bulduğumuz alanlarımızı geliştirmek için caba göstermektir.
Bu, zihnimizin, ruhumuzun, karakterimizin güçlenmesi için olmazsa olmaz bir koşuldur.
Delhi’deki ünlü tapınakta Sokrat’ın su sözü yer alır:
“İnsan Kendini Tanı.”
Kendini tanımak, su anda olduğumuz noktayla olmak istediğimiz nokta arasındaki yoldur.
Kendini tanımak, kendimizi Nasıl gördüğümüz ile başkalarının bizi Nasıl gördüğü arasında fark olmaması anlamına gelir.
Bireysel ve is yaşamımızda başarılı, mutlu ve doyumlu olmak istiyorsak, baltamızı bilemek için kendimize zaman ayırmalıyız.
Unutmayın, unutturmayın…