Etiket arşivi: arkadaş

BABAM HAKKINDA BİLİNMEYENİM

Çok sevdiğim amca oğlum Yüksel abim, kansere yenik düşüp hakkın rahmetine kavuştu. Cenazesi için köyümüze gittik ve yapılan törene katıldık. Katıldık diyorum çünkü ölüm haberi geldiğinde İstanbul’da ve başka şehirlerde yaşayan akrabalar hemen köyümüze doğru hareket eti. Bende abim ve yengemle onların araçları ile köyümüze intikal edenlerdendim.

Köyün sakinliğinde insanlar doğal olarak birbirleri hakkında, ölenler yada yaşayanlar hakkında konuşmayı severler. Hele de uzun süre birbirlerini görmeyen akrabalar bir araya gelince bu muhabbetler uzarda uzar.

Şu öyle yaptı, bu böyle yaptı, onun bunu var, şunun şuyu var, benim buyum var, rahmetli şöyleydi, böyleydi. Vs. sohbetlerin ana konusu olur.

Herkes ayrı bir havada ayrı bir insana dönmüştür sanki. Yaşadıkları şehirlere döndüklerinde o sakin tek düze hayat onların hayatı değildir adeta, köyde hem mutludurlar hem de mutsuz.

Mutludurlar; Köyleri nefes almalarını sağlar, yaşadıklarını hissederler bu topraklarda. Mutsuzdurlar; Birkaç gün sonra yine döneceklerdir tek düze yaşamlarına, ekonomik savaşlarına var olan işlerini yapmak için işlerinin başına.

Birde sohbetlerin can sıkıcı yanları vardır birazda onların mutsuzluğu çöker ruhlarına.  Nede olsa Tanrı dünya nimetlerini adil dağıtmamıştır yaşayan kullarına.

Benim için de mutlu ve mutsuz olduğum noktalar vardı elbet. Sülalenin fas fakiri olarak mutsuzluğum yoktur ama saygıyı yeterince görememek elbette mutsuz ediyor insanı.

Banyoda iken ağabeyimin gelip hazır olmadığımı görüp de beni dağın başında bırakmasını, kuzenlerime vedalaşmak için uğradığımda kapıda hepsine ait üç beş araç varken yolda bekle araba gelir diye akıl vermelerini saymaysak mutluydum genel olarak.

Sırt çantam yaklaşık 7 km yürüyerek kasabaya ulaşmaya çalışan beni, kasabaya az bir yol kala gelen bir araç’ın beni alması ise mutluluğun en güzeliydi.

Yürümekten ağrıyan ayak bilek kaval kemiğimin yürümekten kurtulmasına değil di mutluluğum. Beni mutlu eden beni yoldan alan kişinin rahmetli babamın arkadaşı olmasıydı.

Bizim oraların adetindir  birbirini tanımayan insanların birbirini tanımak için şu soruyu sormaları;

“Neredensin?, kimlerdensin?”

Amcanın bu sorusunu cevaplamıştım elbette, Elmabelen’den Ali, Şahender Çakır’ın oğluyum diye.

Amcanın gözleri doldu.

“… Babanı iyi tanırım, benden 7-8 yaş büyüktür. O burada odun tomruk işi yapardı. Derelerden tomruk taşır satardı. Ailesini geçindiremeyince İstanbul’a gitti. Bizim buralardan İstanbul’a ilk gidenlerdendir baban. Yaşımız ufak, birkaç arkadaş bizde İstanbul’a gittik sonrasında. Baban Zeytinburnu’nda bir kahvede garsonluk yapıyor. Hafta sonları yanına uğrarız. Bilir bizde para yok. Yedirir içirir bizleri. Sonra haftaya tekrar gelebilelim diye cebimize para koyardı. Onunda annenin de buralardan yurt dışına yada İstanbul’a giden herkes hakları vardır.”

Babam hakkında bu bilmediğim ayrıntıları dinledikçe bede duygusallaştım, bir çay ocağında oturduk uzun uzun sohbet ettik. Bundan daha güzel mutluluk yoktu benim için.

Rahmetli babam ve annem hakkın da hiç nalı mülkü severdi dendiğini, yada kötü bir şey dendiğini duymadım. Onu tanıyan yaşlı insanlarla ettiğim her sohbette onlar için güzel şeyler söylediler her daim.

Yüksel abim için; bilirim birkaç densiz çok içerdi diyecek. Ama bilirim ki onun arkasından da kötü söylenecek hiçbir şey söylenemeyecek.

Yerin dolmayacak sayın abim.

Ö Z L E N E C E K S İ N.

Hayat kısa ama “Geniş”…

 

Fedai Çakır

9 Kasım 2015, İstanbul

SİTEM ETME HABERİ YOK SEVDANIN…

Ben Sevdimse Buna Kim Karışır

Sevmek yeterli olmalı iki insanın bir araya gelebilmesi için, gel gör ki ne mümkün.

Aile arkadaş çevresi derken iki insanın hayatına musallat olan binlerce tavsiyeler binlerce önermeler, yargılamalar, sorgulamalar sıralanır.

Ne mümkün sen sevdinse kim karışır.

Sanki hayat, yaşam çok  adil ve dört dörtlükmüş gibi beklenir iki insanın beraberliğinde dört dörtlük her şey.

Uyum için de olmalı;

Boy pos endam güzellikleri ile yakışmalı iki insan birbirine,

Sosyal etrafları, yaşantıları, aile ve çevre kültürleri birbirine yakın olmalı iki insanın,

İlla yaşıt olmalı hadi erkek biraz büyük oldu diyelim kadın büyük olmamalı iki insanın,

Erkek büyük dedikse kızın babası yaşında demedik illa olmalı bir arkadaş ve aile çevresinin kabul edeceği bir oranda iki insanın,

Yok yok ben sevdimse buna kim karışın demeyin. Karışan o kadar çok olur ki sevdiğine de seveceğine de pişman eder o iki insanı.

Ne zordur seven iki insanın hayatı, ondan mıdır yeni trend yalnızlık.

Sevişmeye varım diyen kadınlar/erkekler, bir çok sebepten olmaz diyen kadınlar/erkekler.

Ben Sevdimse Buna Kim Karışır: Çevre, toplum, aile, arkadaşlar, karşı komşu, yan apartmandakiler, sokaktaki esnaf, annenin arkadaşı, babanım kuzeni, en yakın arkadaşın, ……

Halbuki ne çok yakışır benim soy adım sana.

Fedai Çakır

13 Mart 2015, İstanbul