Bizler genelde anlatılan veya okuduğumuz hikayeleri dinlerken o hikayeye konu olan kahramanları düşüncelerimizde nedense hep uzun boylu, yakışıklı/güzel, heybetli kişiler olarak canlandırıyoruz.
Neden ?
Bunun tam tersi olamazlar mı ? Ya da açıkça tam tersi görüntüde olan karakterler kahraman olamaz mı ?
Geçenlerde bir yerlerde güzel bir yazı okudum. Hikayeyi yazan arkadaşım da buna benzer satırlar yazmış, hisse güzel olduğu için kendi yorumumla paylaşmak istedim.
Hikayemizin kahramanı Lokman Hekim.
Lokman Hekim kalın dudaklı, siyah derili, bakıldığında diğer insanlardan farklı bir görüntüye sahip olmayan bir zat imiş. Günün birinde oradan geçen bir vatandaş karşısında gördüğü insanın Lokman Hekim olduğunu duyunca gözlerine inanamamış, karşısında öylece kala kalmış. Şaşkınlığını gizleyemeyen adamı gören Lokman Hekim hisleriyle aslında neden şaşırdığını anlayıvermiş. Hiç tereddüt etmeden şu konuşmayı yapmış;
– Ne o evlat neden şaşırdın ? Boyayı mı beğenmedin yoksa boyacıyı mı ? Benim ne tenimin renginde ne de dudaklarımın kalınlığında inan hiçbir tesirim olmadı. Onları yaradan öyle yaratmış.
Kıssadan hissemiz burada bitiyor. Fakat hikaye ye bakılırsa geçmiş çağlardan beri insanoğlu hiç değişmemiş. O zaman da önyargılarıyla hareket ediyormuş şu anda da, bizler sevdiğimiz karakterleri düşüncelerimizden farklı gördüğümüz zaman o kişinin başarılarını, kahramanlıklarını hemen unutuveriyoruz.
Önyargılarımızdan kurtulmamız dileklerimle,
Oktay ERDEM