TÜRK HALK MÜZİĞİNİN GÜÇLÜ SESİ

seyda 2

 

Türk halk Müziği’nin yeni güçlü sesi Şeyda Karadeniz şarkıları ve sesi ile gönüllere feth etmeye devam ediyor.

Birbirinden muhteşem seslerin olduğu Türk Halk Müziğin de uzun süredir halkı içten etkileyen bir ses olarak Şeyda Karadeniz müzik otoriterleri tarafından gösteriliyor. Türk Halk Müziğinin muhteşem sesi Şeyda Karadeniz Seyhan Müzikten çıkardığı Vefa albümü ile Türk Sanat müziğine özlem duyan ve sevenlerin gönlüne taht kurdu.

Yurt içinde ve yurt dışında konserler veren Şeyda Karadeniz geçen sene Avusturya’nın Başkenti Viyana’da hemşirelerinin davetlisi olarak konser vermiş ve Karadeniz Müziğinde de “Görele Horonu” türküsü ile varım diyen sanatçılardan.

İlerleyen zamanlarda kendinden ve sesinden çok konuşulacak olan Şeyda Karedeniz;

kapak 1

1987 Samsun’da doğdu. 2009 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Ses Eğitimi Bölümü Türk Halk Müziği Ana Sanat dalından mezun oldu.

2010 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzik Öğretmenliği Ana Sanat Dalında yüksek lisans eğitimini tamamladı.

TRT Yurttan Sesler Korosu Misafir Sanatçı, T.C Başbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi ile Ölümünün 50. Yılında Yahya Kemal Beyatlı Uluslararası Sempozyumu (14–16 Mayıs 2008, Üsküp-Makedonya) THM konseri Solisti, Giresun / Eynesil Ören Belediyesi Dizgine Şenlikleri, Viyana Geleneksel Türk Buluşması gibi etkinlik ve projelerde yer aldı.

Okul hayatında ve mezun olduktan sonra TRT İstanbul Radyosu Türk Halk Müziği Gençlik Korosu, Kültür Bakanlığı İstanbul Türk Halk Müziği Korosu, İTÜ Türkü Türkü Türkiye’m Korosunda yer aldı.

Şu an İstanbul Büyükşehir Belediyesi Orkestralar Şube Müdürlüğü Türk Halk Müziği Topluluğunda Ses Sanatçısı olarak görev yapmaktadır.

 

 

 

SİNEMADA VE DİZLERDE PROPAGANDA

 

çocuklarımız ellerinde oyuncak tabancaları ile birer kovboy olur Kızılderili avlamaya çalışırız. Hiç sorgulamayız o beyaz adam’ın ne işi var Kızılderililerin vatanından, o beyaz adam neden soyunu kurutuna kadar öldürmüştür o insanları. O insanlar ki doğa ile iç içe barışık yaşayan ihtiyacı dışında avlanmayı bile kendine yasak etmişlerken.

Sinema ve Televizyon dünyası işte böyle bir şey, ister ise size masum barışçıl insanları vahşi olarak gösterir ve siz onların ölümüne acımaz hatta çocukken onları avladığınızı düşünürsünüz. Bu da gayet normal gelir sizlere.

Hitler Almanyası ile Kızılderilileri kat eden Amerika tarihi arasında işlenen suç anlamında hiç fark yoktur, hatta Amerikan tarihi bu konuda daha acımasız ve kanlıdır. Hal böyle iken Amerikan halkı bu katliamları yapanların ataları hakkında hiç bir soy kırımı suçlaması ile karşılaşılmaz. Karşılaşılmaz çünkü Hollywood sineması bu olayları sempatikleştirmiş neredeyse Amerikan halkına bu yaptıkları için şükran duyulmuş, teşekkürler edilmiştir.

Tarih değişmez lakin Tarih yazarları olmasaydı. Tarihe olan bakış açısıda değişmezdi ah şu senaryo yazarları, yapımcılar, yönetmenler olmasaydı.

Senaristlerin, yönetmenlerin bakış açıları aslında güzel işlerin çıkmasına insanların bakış acılarının değişmesine farkındalıkların oluşmasına neden olur çoğu zaman.

Günümüzde en çok köşe yazarları kalemlerini bir silah gibi kullanırken, Tarihçi olduğunu söyleyene tetikçi yazarlarda tarihin geçmişini farklı yönlere çekmeyi iyi becermekteler. Bu yazarların içine senaristlerin ve yönetmenlerin kameralarını silah olarak kullanmaya başlaması da toplumun bakış acısının değişmesi için gereken yönlendirmeyi vermektedir.

Propaganda amaçlı filmlerin çekilmesi dünya tarihinde çok etkin olarak kullanılmıştır.  Siyasiler de halkın bu şekilde kendi istediği gibi bakmasının yolu yakalanmış olur.

Türkiye’de de geçmiş dönemlerde çeşitli propaganda amaçlı filmler ve diziler çekilmiş ama hiç biri günümüz TRT dizileri kadar başarıyı yakalayamamıştır. TRT’nin kuruluş amacı halkın haberleri bağımsız şekilde ulaşabilmesidir. TRT en ücra köşede ki insanımıza ulaşabilen tek kanal olma özelliğini yıllarca sürdürdürmüştür.

TRT bir devlet kurumu olarak aslına bakarsanız propaganda amaçlı işler yapmaması gerekmektedir. Lakin hiç bir zaman böyle olmadı. Bugün ki iktidarlar öncesinde de her daim iktidarın politikaları yönünde propaganda kokan yayınlar yapmıştır ve yapmaya da devam etmektedir.

TRT’nin özellikle tarihi dizi olarak çektiği Diriliş dizisinin başarısının dan sonra bu dizinin verdiği başarıyı Osmanlı padişahları içerisinde en çok tartışılan Abdülhamit’i çekmesi oldukça zamanlama açısından manidardır. Fatih filminin gişede yeterli başarıyı yakalaması ile Fatih dizinin çekilmesi de buna benzer bir nedenle olmuştur. Fatih dizisi reyting kurbanı olmuş unutulan diziler arasında yerini almıştır.

İzleyici olarak seyrettiğimiz sahnelerden zevk alalım ama Tarihi karıştırmayalım. Sonra masum kızıldereliye acımayan vicdansız insanlara katılmayalım.

Sadece Dünya sineması, dizilerinin propaganda gazına gelmediğimiz gibi yerli propaganda filmleri ve dizlerinin de gazına gelmeyelim.

Fedai Çakır

20 Şubat 2017, İstanbul