Ülkemizde yaşayan Suriye’li sayısı 2 milyonu geçti. Savaşı yaşamayan yeni nesil olarak herkes onlara sinirlenmeye hatta küfür etmeye başladı. Ama bence kızanların hiç birisi neden kızdığını bilmeden öfkelendi durdu.
Şimdi sormak istiyorum bu öfke sahiplerine;
Sen bu kış gününde evinin dışında kalmak istermisin ?
Artık empati yapmayan bir topluma dönüştük. Büyüklerimizden dinlediğimiz güzel, yardımsever insanlarımızın gerçekten var olduğu bir dünya varmıydı ? Yoksa hepsi uydurulmuş birer hikayemiydi ?
Ben yaşım itibarı ile o hikayelerdeki insanların yaşadığını son anda da olsa görmüş şanslılardan biriyim. Şimdi yetişen nesile baktığımda yardımı bile ellerindeki telefonlardan “beğen” tuşuna basarak yapmayı biliyorlar.
Meşhur lafı söylemeden edemeyeceğim;
“Eğitim Şart”
Ne eğitimi mi ?
Sevgi, Hoşgörü ve yardımsever insan olma.
Biz insanlara ne zaman diline, dinine, ırkına, yaşına, parasına, huyuna, suyuna bakmadan sadece insan olduğunu bilerek bakmaya başladığımız gün asıl o zaman insan olmaya başlamışız demektir.
Avcılık tamamen içgüdüsel bir davranıştır. Hatta reflekstir. En basit örnek yakından tanıdığımız yarı-evcil hayvanlar; kediler…. Doğuştan avcı reflekslerine sahiptirler. Yavru kedileri oyun oynarken hemen hepimiz görmüşüzdür. Hoplar, zıplar, şekilden şekile girerler. Bu hareketler onların kas gelişimi ve beyin senkronizasyonu için olmazsa olmaz davranışlarıdır. Bu davranış onların fiziksel olarak gelişimini sağladığı gibi aynı zamanda sezgilerini de güçlendirir. Avının bir sonraki hamlesini tahmin edip ona kontra hareket geliştirme, refleks üretme becerisi, otomatik olarak hazırlanırlar… Neye ? Genlerinde yazılı olan alın yazılarına; “ AVCI “ olmaya…
Avcılık insanoğlunun da geçmişinde çok uzun bir süre, varlığını sürdürebilmesi için ona rehberlik etmiştir…Hem başarılı bir şekilde “ AVLANMAK “ için hem de “ AV “ olmamak için …Yani içimizde biryerlerde az ya da çok bir avcılık içgüdüsü taslağı mevcut… Bizlerin içgüdüleri toplumsal yaşamın gereklerine, geleneklerine ve yaşam tarzına ters düştüğü oranda terk edilmiş, genlerimizden zamanla silinmiştir… Ama kazınmamıştır… Kimi insan hala atalarının bu zamanının en önemli içgüdüsüne hala diğerlerine göre biraz daha fazla sahiptir…
Şimdi bazılarınızın “ Olur mu öyle şey, insan avlanmayı öğrenemez mi yani “ dediğinizi duyar gibiyim..Öğrenir, duyar, okur, taklit eder ve yapmaya çalışır… Bir çoğunuz şahit olmuştur ki, kişi senelerdir avlanmaktadır fakat bir türlü belli bazı basit avların ötesine geçemez… Kapasite o kadar… İçinden gelmiyor, temeli yok, yapısı bu yani… Elli kere “ bak şu av şurda, şöyle pozisyonda, böyle yaparsan gelir “ diye bilgi paylaşırsınız ama o yine o avı beceremez …Tamam; bilgi önemli, şans yabana atılmayacak bir faktör, tecrübe de öyle ama bunların hepsini toplasanız bazen nafile…
Eğer avın gibi düşünemiyorsan, nerde yer, nerde gezer, ne gibi durumlarda savunmasızdır, nelere meraklıdır, bunları yaşayamıyorsanız, yani; bu elbiseyi üzerinizde tam size göre taşıyamıyorsanız avda başarı şansınız şansa kalmıştır… Unutmayın ki karşınızdaki avınız olacak canlı yeryüzünde var oluşundan bu yana hem av, hem de avcıdır insanın tersine… Yani uyanık değilse yaşama şansı yoktur, kimse önüne iki lokma koymaz ya da kimse acımaz, yem olur… Uyanık kalmak için aklını ve zekasını kullandığını düşünelim… Birgün bu istemli hareketinde yorulsa, bir an boşluk oluşsa canlının sonu gelmiştir… Peki bu boşluğun oluşması nasıl engellenmiştir .. El – cevap ; “ İÇGÜDÜ “ Avınızın bu denli kuvvetli bir silahı varken siz sadece şansınıza, bilginize yada tecrübenize güvenirseniz yaya kalırsınız… Şartlar, su , sıcaklık, nefes tutabilme, mera, ekipman falan hepsi tamam ama av yapamadık… Dışardan kendimize bir bakalım balık gözüyle, acaba sualtı canlılarının kabul edebileceği makullükte sessiz, acelesiz ve rahatlıkta mıyız , ortamla bütünleşip, ortamda eriyip yok olabiliryor muyuz, yoksa ortalığı talan etmeye geldiğimiz her halimizden belli oluyor mu? İşte burada avcı refleksi devreye giriyor, gizli kimliğimiz, yani avcı olmak değil, avcı doğmak gerekliliği.
Bir leopar düşünün… Av kokusu aldığı anda siner , yavaş, temkinlice sessizce avına yaklaşır… Yeterince yaklaşana kadar avı onun varlığından habersizidir ve birden müthiş bir hızla atılır… Ya timsahlar? Avı; bir parçasının onun ağzında olduğunu fakettiği anda timsahın varlığını öğrenir… Av sırasında doğa kanunları geçerli olduğuna göre bizler de bu kanunlara tabiyiz… Bir leopar yada timsah misali sessiz, gerektiğinde çok yavaş ama gerektiğinde de şimşek olup çakabilmeliyiz…
Av şnorkelden nefes almaya başladığımız anda başlar ta ki maskeyi yüzümüzden çıkarana kadar devam eder… Ve usta avcı; avcı doğup, şans, tecrübe ve bilgisini bunun üzerine bina edebilen insandır. Bu avlanmanın gerekliliğidir. Mükemmel avcı ise usta avcının mertebesine ek olarak av yaptığı ortamın bir parçası olabilen, avına ve doğaya saygısı olan insandır…
Merhaba dostlar bugün sizlere elimden geldiğince sabun yapımını anlatacağım.
Kendi evinizin mutfağında yaratıcılığınızı kullanarak yapacağınız dekoratif sabunlarla ek gelir sağlayabilirsiniz.Sabun yapımı denilince bir çoğunuzun aklına zeytinyağı çiçekyağı,kostik vs. geliyordur.Her aşamasını sizin yönettiğiniz bu sabun yapımı biraz zahmetlidir.Üstelik malzeme oranlarını tutturamazsanız sonuç hüsranda olabilir.
O nedenle yeni başlayacaklar için daha pratik bir yöntemden bahsetmek istiyorum.
Evde yaptığınız sabunlardan para kazanmak istiyorsanız öncelikle dekoratif olmasına özen gösterin.
Çünkü butik sabunlar kullanılmak için değil, görüntü ve kokularının cazibesi için satın alınır.Evet gelelim hangi malzemeleri kullanacağımıza, öncelikle farklı ve ilginç silikon kalıplar elde etmemiz gerekiyor.Yaptığınız sabunların diğerlerinden ayırt edilebilmesi için ihtiyacınız olan ilk şey fark yaratan silikon kalıplardır.
KOKULU SABUN VE KOKULU TAŞ KALIBLARI
Bu tip değişik modellerdeki kalıpları kullanabilirsiniz.
Tüm malzemeleri buradanbulabilirsiniz.
SABUN BOYASI:Sıvı olarak veya gıda boyası kullanabilirsiniz.
ESANS:Çeşitli kokulardan dilediğinizi seçebilirsiniz.Ancak modele ve renge uygun seçmelisiniz.Örneğin gül modellerinegül kokusu ,bebek modellerine pudra kokuları kullanabilirsiniz.
ALKOL: Alkol veya kolonya kullanabilirsiniz.
NASIL YAPILIR: Sabun bazını önce küçük parçalara bölün ocakta benmari usulü veya mikrodalga fırını kullanabilirsiniz. Benmari usulü eritirken kapaklı bir kapla eritin cam kapak olursa içini görebilirsiniz .(bunun sebebi sabunlar sonradan terleme yapabiliyor bunu önlemek içindir) kaynatmamaya dikkat edelim erime olur olmaz ocaktan alın uzun süre sıcakta bekletmeyin yoksa sabunlarınız sonradan küçülme yapar.
Sabun bazı 60 C derecede erir.Fazla sıcaklığa gerek yoktur .Sabununuzu erirken kaynatmayın . Sabun bazını erittikten sonra sabun boyasıyla renklendirin.Sabun boyası kullanıyorsanız damla damla ilave edin dilediğiniz renge ulaşana kadar ,Ama gıda boyasını sakın direk sabun bazına karıştırmayın ayrı bir kapta esansla birlikte önce karıştırın sonra sabuna katın bu işlemleri çabuk yapmalısınız. Zira sabununu donmaya başlar. Renklendirme ve esans işleminin ardından silikon kalıplara kolonyanızdan bir iki kere sıkın
(Esans oranını eriyen sabun bazınızın %1 ila % 4 oranını geçmemesine dikkat edelim)
sabunu boşaltıp üzerinede bir iki kere sıkın böylece hava kabarcıklarını engellemiş olursunuz.Döktüğünüz sabun kalıplarının büyüklüğüne ve hava sıcaklığına göre 5 ila 15 dakika arasında donacaktır. Kalıpları taşırmamaya dikkat edin.
Bundan sonra sabunlarınızı satacak müşteri bulmak olacaktır.Mis kokulu sabunlarınızı sevdiklerinize hediye edebilir veya evinizde dekoratif amaçlı kullana bilirsiniz . İnanın yapımı çok zevkli ve bir o kadarda kolay .
ÖNEMLİ NOTLAR : Bazen sabunlar terleme yapabiliyor bunu engellemek için suyla durulayıp kuruduktan sonra streçleyin eğer gene terleme oluyorsa , tekrar eritmek çok iyi değil ama eritmek zorunda kalırsanız ,sabun bazınız tamamen eridikten sonra içine bir miktar %2 ye kadar su ilave edin fazla etmeyin yoksa sabun yumuşak kalır sertleşmez, böylelikle terlemeyi engellersiniz. Nemli bir ortamdaysanız sabununuzu kalıptan çıkardıktan sonra iyice kurumasını bekleyip hemen streç film ile paketleyin. Sabununuzu buzdolabında bekletmeyin ,dondurmayın . Direk güneş ışıklarına maruz kalmasın en iyi bekletmek ambalajlamaktır.