KORKMAYIN

Bir arkadaşım sosyal medya’da şu satırları paylaşmış; “Sokak hayvanlarını korumak için caba göstermeyin. İnsanı insanın zûlmünden koruyamadıktan sonra hepsi boş!..”

 

Belli ki arkadaşım da insanın insana reva gördüğü zulümden gına gelmiş.

 

Ülke’de yaşayan akıl baliğ olmuş her insanın psikolojisi bozulmuş durumda. Komşu ülkelerden fışkıran şiddet ülkemizde bitmek bilmeyen şiddet ile birleşince daha da artar oldu.

 

Kadın cinayetleri, çocuklara uygulanan şiddet, tecavüzler, uyduruk bahanelerle çatışan, birbirini vuran insanlar, trafikte sen bana yol vermedin kavgası sonu kötü olan durumlar, adalet sisteminin  yerle bir olduğu geçmişten günümüze adalet mağduru milyonlar ve önümüz ramazan sokakta niye sigara içtin, bir şey yedin diye dayak atılan kadınlar/erkeler.

 

Bir şekilde şiddetten nasibini alan insanlarız kısaca. Yada bir şekilde de adaletten mağdur olmuş adaletsizlikle karşı karşıya kalmış insanlarız.

 

Geçmişte de var idi günümüzde de var; anlayışsızlık, hoşgörüsüzlük, adaletsizlik. Ama hiç bu kadar korku ile yaşadığımızı bu topraklarda hatırlamıyorum, hiç bu kadar toplum olarak çaresiz ve kötü hissettiğimizi hatırlamıyorum.

 

“Gelen gideni aratır” ata sözü hiç bu kadar gerçek olmamıştı bu topraklarda…

 

Bir canlıyı sevmek ile başlar…. Hayatı; barış  ve huzur içinde yaşamanın yolu.

 

Mutfakta kendine yol bulup kırıntıları taşıyan karıncaları sevmekle, camın pervazına yuva yapmış bir çift kumru için pervazı kapatmayıp, cama yaklaşamayıp kumruların yavrularını büyütmesini beklemekle başlar sevgi, balkona koyduğunuz çiceklere her gün izleyip solmamsın diye bebek gibi bakmaktır sevgi.

 

Mahalleye girdiğinizde kuyruğunu sallayarak size koşan, başını eğerek size tam teslimiyet gösteren sokak köpeğini sevmektir, Bir kedinin sırnaşıp size kendisini sevdirmesidir yaşam/mutluluk.

 

 

Korkmayın; trafikte yüzünüze bağıran kendini kaybetmiş  görgüsüzden, korkmayın sokak hayvanlarına bir kap su mama verdiniz diye sizi tehdit eden sevgi yoksunu insanlardan, korkmayın sizi hapis edecekler diye düşünmekten, korkmayın kalabalıkta canlı canlı kendini birileri patlatacak diye. YAŞAYIN

 

Doğrudur bu coğrafya’da İnsanın insana acımadığı. Lakin bu coğrafya’da ada yaşamaktan korkmayın.

 

KORKMAYIN sevgi kazanacaktır.

 

 

Fedai Çakır

24 Mayıs 2017, İstanbul

BENİM ANNEM YOK… BENİM ANNEM YOK…

anneler günü

Ölüm yakaladığında sevdiklerinizi, geri dönüşü olmayan bir yalnızlık başlar ölen kişi ile sizin aranızda kalan hatıralarla, sonra yıllar geçtikçe başlayan özlemle dolar zaman zaman gözleriniz.

 

Hiç ummadık olmadık yerde sizi yakalar anılar ve sevdiklerinizi kaybetmenin zorluğu.

 

Bir kaç parça kıyafet almış mağazanın kasasında önümdeki kişinin işini bitirmesini beklerken sessizce kendi iç dünyama dönmüştüm. Önümde ki işleri toplantılarımı, neleri konuşup konuşmama gerektiğini zihnimde canlanırken kasiyer kız aldıklarımın üzerinde bulunan alarmları söküyor sonra barkot okuyucusundan geçirip özenle katlayarak poşete yerleştiriyordu.

 

Bir iki bu işlemleri yaparken son parça kalan kemeri özenle doladı ve poşete yerleştirdi. Birden arkasına döndü bir kutuyu kaparak pat önüme koydu.

 

Annenize anneler günü hediyemiz dedi.

 

Kasiyer kız bir şey dememi beklercesine bana baktı,

 

Dondum kaldım, boğazıma bir yumru oturdu. Kıza bakıyor ama konuşamıyordum…

 

İçimden ama benim annem yok… Annem öldü benim… demek ve ağlamak geçiyordu…

 

 

Tuhaf bir durumdaydım… Çaresizce kıza baka kalmıştım…

 

Kredi kartımı çıkardım ödemeyi yapıp  poşeti alıp çıktım…

 

Kapıdan çıkarken içimde ses hala;

 

“benim annem yok… Benim annem yok..” diyordu…

 

Fedai Çakır

13 Mayıs 2014, İstanbul