KARADENİZ’DE GÜZEL ŞEYLER OLUYOR

16-26 Ağustos 2017 tarihleri arasında “Gençlik ve Spor” temasıyla bu yıl ilki düzenlenecek olan Trabzon Uluslararası Film Festivali (TUFFEST) gün sayıyor.

TUFFEST_Logo_15x8

İstanbul Trabzon Federasyonu (İTF) Başkanı Dursun Çağlayan ve Anadolu Eğitim Kültür ve İrfan Derneği (ANADER) Başkanı Asım Aykan‘ın cesaret edilemeyene cesaret edip sanat adına öncelikle Karadeniz’i bir Uluslararası Film festivaline kavuşturdukları için içten tebrik ediyorum.  sanat adına kendim adıma çok mutluyum.

 

Mavi Karadeniz’in Nadide İllerinden Samsun’un Şirin ilçesi Bafra’da 20-23 Temmuz 2017 tarihleri arasında kamp konaklamalı olarak düzenlenecek olan, “Uluslararası Kapıkaya Outdoor Extreme Festivali” de Karadeniz’de kendi alanında bir ilk olacak. Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin ve Bafra Hava Sporları ve Gençlik Kulübü Başkanı Burhan Apayadın‘ın özverili çalışmaları, ileri ön görüleri ile gerçekleşecek.

KAPIKAYA-max-px-

Karadeniz adına sevindirici olan bu iki festivalin Ülkemizin tanıtımı, şehirlerimizin, bölgemizin tanıtımını Uluslararası alanda başarı ile duyuracaktır.

 

Böylesine önemli Her iki festivalde beni Festival sözcüsü, Basın sözcüsü gibi önemli temsil noktasına getiren sevgili başkanlara şahsım adına teşekkür ederken, bu zorlu görevde beni yalnız bırakmayan başta Adil Elmas ve takım arkadaşlarıma da çok teşekkür ederim.

 

Festival sözcüsü, Basın sözcüsü olarak sevgili Ülkemizde yaşayan dostları 20-23 Temmuz 2017 tarihlerinde Samsun’un Bafra ilçesine, 16-26 Ağustos 2017 tarihleri arasında ise Trabzon’a bekliyorum/bekliyoruz. Sizleri aramızda görmek bizleri onurlandıracaktır.

 

Görüşmek üzere, Hoşça kalın.

 

Fedai Çakır

19 Haziran 2017, İstanbul

 

Not: geniş bilgi: Trabzon Uluslararası Film Festivali (TUFFEST) için www.tuffest.org, “Uluslararası Kapıkaya Outdoor Extreme Festivali” KapıkayaFest için www.kapikayafest.com ziyaret ediniz.

 

Tedavi Ettikleri Oklu Kirpiyi Doğaya Saldılar – Kirpi Eve Büyük Bir Sürprizle Döndü

tmg-article_tall

Spikey ismindeki bir oklu kirpi, Güney Afrika’nın Hoedspruit yakınlarında bir tuzağa yakalandı.

Çiftçilerden biri, bir hayvanın mahsullerini yediğini farketti ve tuzak kurdu. Oklu kirpi yakalayacağı aklına bile gelmezdi. Spikey henüz yavruydu. Tuzağı kuran çiftçi de eğer tedavi edilmezse oklu kirpinin fazla yaşamayacağının farkındaydı.

Oklu kirpiyi salmak yerine çiftçi hemen Daktari Bush School and Wildlife Orphanage yetkilileriyle temasa geçti.

oklu kirpi.1jpg

 

Daktari, Güney Afrika’da yaralanmış veya anneleri tarafından terkedilmiş hayvanlara yardımcı oluyor.  Ayrıca yerel halka, hayvanlara ve çevreye karşı duyarlı olmayı öğretiyorlar.

Ian ve Michele Merrifield de Daktari’de gönüllüydü ve Spikey’i sahiplenmeye karar verdi.

tmg-article_tall_(5)

Ian ve Michele daha önce hiç oklu kirpi beslememişlerdi. Oklu kirpiler hakkında daha fazla bilgi edinmek için kitap okumaya başladılar.

oklu kirpi

Başta Spikey’i biberonla beslediler. Bir süre sonra ise normal yiyecekler yemeye başladı. Yemek yemeye bayılıyordu!

oklu kirpi.2jpg

Spikey kısa sürede ünlü oldu. Genelde yemek yiyor ve uyuyordu. Ancak çocuklarla oynamayı da ihmal etmiyordu.

Spikey sarılmaya bayılıyordu. Sanki yavru köpek gibiydi. İnsanların kucağına oturmayı da çok seviyordu.

tmg-article_tall_(4)

Zaman geçti ve Spikey büyüdü. Oklu kirpiyi bir yıl besledikten sonra Ian ve Michelle, kirpiyi doğaya salmaya karar verdiler.

Doğaya salsalar da belli noktalara yemek koyarak Spikey’i beslemeye devam ettiler. Sık sık Spikey’i gözetliyorlardı ve durumu iyiydi.

Sonra hiç beklenmedik bir şey gerçekleşti. Spikey eve bir sürprizle döndü.

Spikey eve döndüğünde yanında yavrularını da getirmişti.

Ian, Michele ve stajyerler sürprize bayıldılar. Hepsi Spikey’nin erkek olduğunu sanıyordu.

tmg-article_tall_(8)

Ian ise Spikey’nin yavrularını onlara göstermek için geri döndüğünü düşünüyor.

Ian, The Dodo’ya “Spikey’i böyle mutlu görmek çok güzel. Artık bir ailesi de var. Sanki torunum olmuş gibi sevindim” dedi.

Yürekleri ısıtan bir hikâye. Spikey’nin artık kendi ailesi var. Umarız ki yavrularını, annesinin kendisini bıraktığı gibi bırakmaz.

Spikey’nin hikâyesi sizi de mutlu ettiyse paylaşın.

 

HOŞGÖRÜ OLMALI ELBETTE

CHP’li Başkan paylaştı… ‘Makiniste teşekkürler’

 

Bu haber başlığını okuduğumda farklı şeylerden dolayı başkanın teşekkür ettiğini düşündüm işin aslı tamı tamına şöyleymiş;

 

“İzmir’in Karşıyaka ilçesinde yol kenarına park eden minibüs sürücüsü, tramvay hattının kenarında namaz kılmaya başladı. Bu sırada sefer yapan tramvay hat üzerinde durdu ve makinist namazın tamamlanmasını bekledi. Görüntüler sosyal medyada hızla yayılırken, Karşıyaka Belediye Başkanı CHP’li Hüseyin Mutlu Akpınar da Twitter hesabından, “Makiniste teşekkürler” mesajını paylaştı.”

 

Ve başkan sosyal medya hesabından, “Her fırsatta dini siyasete alet edenlerin, İzmir ve Karşıyaka’nın hoşgörüsünden öğreneceği çok şey var. Makiniste teşekkürler..” mesajını yayınladı.

 

İzmirlilerin hoş görüsünden, İzmirlilerin insani yanlarından, din konusunda da laik düşünceye sahip olduklarından hiç kimsenin şüphesi yok olamazda.

 

Lakin;

 

Namaz vakitli kılınırsa doğru olacağı aşikardır, hoş görü dini olan Müslümanlık da  bir çok konuda yumuşak kurallara sahip olduğunu az çok din bilgisi olan herkes bilir. İşinden dolayı Namaz vaktini kaçırmak hiç de öyle katı kurallara sahip dini vecibe değildir.

 

Ben videoyu izledim gördüklerimi  aynen şu şekilde;

 

Kırmızı bir minibüs yolun sol şeridinde dörtlülerini yakmış ve bir adam tamda tramvay yolunun kenarında (tramvay geçmeye kalka adama yandan çarpabilir gibi)  namaz kılıyor.

 

Be adam bu kadar hoş görüşü bir dinin mensubu olarak, trafiği ve o trafikte yol alan insanların hayatını sol şeritte durarak tehlikeye atarsın (Birileri videodan yola çıkarak trafik çok az orada diyebilir ama bu gün onu yapan başka zamanda her yerde aynı şeyi yapabilir),  Tramvay yolunun kenarında bir şoför olarak en iyi senin bilmen gerekmez mi ki namaz kılacak başka yer yokmuş gibi orada kılarsın.

 

Bir insanın bunları yapabilmesi için ruhsal durumunun çok da iyi olmaması gerekiyor. Ruhsal durumu iyi olan bir insan her şeyden önce kendi hayatını ve başkasının hayatını tehlikeye atacak şekilde davranmaz. İlla ki bir yada bir kaç km sonra aracını güvenle park edebileceği ve  namazını kılabileceği bir yeşil alan bulabilir. Kaldı ki ülkemizde her yerde cami bulmak mümkün kavur ellerde değilsin ya.

 

CHP  ve CHP’de görev alan bazı vatandaşlarımız buna başkan da dahil Din konunda nasıl davranmaları gerektiğini hala bilemiyorlar maalesef. Bu olay hiçte hoş görü ile bakılacak bir olay değil, bu olay yolcu taşıyan o minibüs şoförünün taşıdığı yolcuların akıbeti içinde olsa psikoteknik testlerden geçirilip ehliyetinin devamına karar verilip verilmeyeceği bakılmalı.

 

Makinist; insan canına verdiği önemden ve görevi icabı beklemek zorundadır zaten.

 

Din ve İnanan insanlara karşı hoşgörü ve anlayışı elbette elden bırakmayacağız. Namaz kılan, oruç tutan ve inancından dolayı hiç kimseye saygısızlık elbette yapılamaz yapamazsınızda. Müslüman yada başka dine mensup olması da bunu değiştirmez.

 

Ama kendi hayatını ve başka insanların hayatını da tehlikeye atan, kaldı ki namaz vaktini kaçırınca telafi namazı ile vazifesini yerine getirebilecekken bunu yapana sırf namaz kılıyor diye de olayı başka yerlere çekmenin manası yoktur.

 

Sayın başkan da dini siyasete alet etmiştir hem de yanlış şekilde.

Namaz  kılan şoförün namazını da “Allah kabul etsin”

 

 

 

Fedai Çakır

1 Haziran 201, İstanbul