cihat tarafından yazılmış tüm yazılar

HAYATTA ARKALARA DOGRU İLERLEMEYELİM BAYLAR/BAYANLAR

Toplu olarak bir arada sıkışmış tıkış tıkış bir toplum olarak yaşıyoruz.

Bizler; Akıllı telefonlar da Internet hizmeti sunması ile toplumumuzda birçok insan sürekli sosyal paylaşım sitelerine yada oyunlara bağımlı oldular. Aynı ortamda oturan kişilerin bile birbirleriyle iletişim kurmaktan uzaklar, hatta sanal ortamdan bir iletişimin gerçekleştiğine çok sıklıkla gördüğümüz sahnelerden birisi haline gelmedi mi?.

Toplu taşıma araçlarında, banklarda, sıra beklerken, çalışırken kısacası her an sürekli bir şeyleri takip etme ve sanal ortamda olma çabamız, özellikle Internet oyunlarında görülen belirli zamanlarda bağlanma mecburiyeti getiren oyunlar bu bağımlılığın gün geçtikçe artmasına sebep olmaktadır.

İnsanlar Internet üzerinden hayvan besliyor, çiftlik kuruyor, çiçek ekiyor, kedi besliyor, hasat yapıyor, gerçek hayatın benzeri bir sanal gerçeklikle birey sanki çiftçilik ediyor gibi gece yarısı bir vakitte kalkıp tarlayı suluyor veya hayvana yem veriyor.

Film, dizi, müzik sohbet, gibi sosyal yaşamın olmazsa olmazları da internet üzerinden oluşmaya başlaması tamamen a sosyal insanların, bireylerin kalabalıklaşmasından çok tekilleşmesine neden oldu.

Sosyal medya ile güzel düşünceleri olan insanların bu güzel düşüncelerine ulaşmak da daha kolaylaştı. Bu güzel insanlar hayatta olan yada olmayan güzel insanlar. Bu konuda bir makale kaleme alan Fedai Çakır, sosyal medyayı eleştirirken güzel insanları tanımanın ve fikirlerini öğrenme açısından faydasına da değiniyor. Sevgi ve saygıyı ön plana çıkaran Çakır makalesin de;

“Mesela bir çok insanın yaşam tarzı ile hayranlık uyandıran Uruguay Cumhurbaşkanı Jose Mujıca’ı Türkiye’de tanımayan yok. Bir zamanlar ülkeye girmesi yasak olan, vatan haini ilan edilen Nazım Hikmet’in düşüncelerini sayfalarda görmek ve en çok beğenileri de aldığına şahit olmak kaderin bir oyunu gibi.

Cemal Süreya’nın, Özdemir Asaf’ın ve daha bir çok şairin dizlerinden öğreniyoruz aşk’ı.

“İnsan kötüydü, kitaplara sığındım” diyen Cemil Meriç ile sanki kitapları tekrar keşfediyoruz.

Dizlerinde saf aşk’ı temsil eden şairlerin paylaşılan şiirlerini sözlerini hayran hayran okurken bir taraftan da saf olmayan ilişkileri yaşamakta nerden çıktı.

Uruguay Cumhurbaşkanı Jose Mujıca’ın hayat felsefesi olan dünya malına tamah etme, ihtiyacın olan kadar ile yetin kalanını paylaş felsefesine hayran hayran okurken, sabahın köründe kalkıp daha büyük bir ev, daha lüks bir araba için geçe gündüz demeden çalışma da neden?
Nazım’ın aşk ve vatan üzerine dizlerini okurken kendinden geçen bu toplum, vatanın kutuplaşıp bölünmesine sessiz kalacak kadar da duyarsızlaşmış. Hani nerede vatan sevgisi, toprak aşkı…

Mevlana, Hacı Bektaş Veli ile tanışan yepyeni bir toplum ile karşı karşıyayız. Sayfanızda Mevlana’nın bir sözünü paylaşın beğenileriniz tavan yapıyor. Peki sevgi tohumları ile yüklü olan Mevlana, Hacı Bektaş Veli öğretilerine karşın insanlar akrabalarını bile düşüncelerinden dolayı facebook’dan silmeler küsmeler, kin gütmeler neden?

İşte tam burada susup düşünüyorum manasız anlamazsız gelen bu davranış şeklinin karşısında susup sadece düşünüyorum… Din ile yatıp kalkan bir kesim, sanat ve edebiyattan bi haber bir kesim, Milli değerlerini hiçe sayan kendi kurucunsa küfürler eden bir kesim. V.s.” (1)
A sosyal bir yaşamın gelecek ve bu günkü hayatımızda ne kadar bizleri insanlığımızdan uzaklaştırdığını düşünme zamanı geldi de geçti bile değil mi? Elbette internete teknolojiye karşı değilim olmayalım da fakat hayatın gerçek tadlarını da unutmayalım.

Bir dolmuş da yaşıyor gibi tıkış tıkış yaşamamalı insan, “Hayatta arkalara doğru ilerleyemeyelim” beyler / bayanlar.
Rakibe Dere
Kaynakça: (1) www.fedaicakir.com (GÜZEL İNSANLARIN, GÜZEL DÜŞÜNCELERİ)

ZEYTİNYAĞI ÜZERİNE AMERİKAN OYUNLARI

Bu gün adana kültür derneğinin siteside .Dr.Halil Atılgan’ın bir yazısını okudum ,yazının başında yok canım bu kadarda olamaz dedim ,yani inanmak istemedim ama yazıyı tamamen okuyunca kesinlikle doğru olduğuna inandım.

Bizler çocukluk ve gençlik yıllarımızda margarinle büyüdük,hatta margarin alabilmek için kuyruklara girdik, o zamanlar zeytinyağı neden kullanmadığımızı hiç düşünmemiştim. Bunda’da  amerikanın parmağı varmış meğer.

Dr.Halil Atılgan’ın izni olmaksızın bu yazıyı kopyalayıp paylaşmak istedim çünkü bu gerçekten bilinmesi gereken bir konu ve ne kadar çok kişi bu gibi bilgileri paylaşırsa halkımız o kadar çok sömürgecilerin oyunları hakkında bilinçlenecektir buradan Halil beye teşekkür ediyorum.

(Tek bir kelimesine dokunmadan yayınlıyorum mutlaka okuyun!!!!!)

ZEYTİNYAĞLI YİYEMEM,BASMADA FİSTAN GİYEMEM

Doğrusu bu türküyü duyduğum günden beri hep düşündüm. Zihnimde sorular cirit attı. Beni çok rahatsız eden soru: Halkımızın yaşama mücadelesinin dile ve tele yansımasını sağlayan türkülerimiz nasıl olur da: “Zeytinyağlı yiyemem / Basmada fistan giyemem” diyebilirdi. Diyemezdi… Çünkü: Zeytin ve fistanının ham maddesi pamuk, halkımızın yaşama mücadelesinde öne çıkan önemli iki unsur. Bu iki unsur Anadolu halkının geçim kaynağı. Çukurova’da pamuk, Ege ve Marmara’da özellikle Bursa – Gemlik – Gaziantep ve Nizip zeytiniyle ünlü yerleşim birimleri. Çukurova denince pamuk, Bursa, Gemlik, Nizip denince akla zeytin gelir. O zaman bu halk nasıl olur da: “Zeytinyağlı yiyemem / Basma da fistan giyemem” der. Demesine demez. “Devlet malı deniz / Yemeyen domuz. Pire itte, bit yiğitte bulunur” sözünü de demez. Pekiyi bunları kim der? Seni yok etmek isteyen güçler, sömürmek isteyen, varlığından rahatsız olanlar der. Altıncı kol faaliyeti dediğimiz güçler der. Kısacası: Ham meyveyi kopardılar dalından diyen halkım: “Zeytinyağlı yiyemem / Basmada fistan giyemem” diyemez. Böyle bir türkü yakmak, bestelemek bindiği dalı kesmek demektir. Halk yiyeceğini, ne alıp ne satacağını iyi bilir. Yediğini içtiğini türkülerle de dile getirir. Süt içitim dilim yandı / Kara erik çağala / Ye ki yaran sağala diyen halkım: “Zeytinyağlı yiyemem / Basmada fistan giyemem” demez. Diyemez. Demeyeceğine göre birileri dedi. O halde kim dedi. Ya da dedirttirdi? Nasıl ve ne zaman ortaya çıktı? Kim besteledi? Ya da bestelettirildi? En ünlü türküler arasında yerini aldı.

Cevap: Kadim dostumuz Amerika. Gülmeyin… Sakın ha… Nasıl olur da demeyin? İşte cevabı…

Yıllardır dinlediğimiz türkü: Amerika tarafından sipariş verilerek bestelettirilmiş. Bende bir dostumun gönderdiği ileti sayesinde öğrendim. Gelen iletiyi okuyunca başıma bir bomba düştü. Günlerce düşünsem aklıma gelmezdi. Hayret ettim. Okuduğuma inanamadım. Amerika’nın, Türkler zeytinyağı yemesin / Basma fistan giymesin diye türkü bestelettireceği şeytanımın bile aklına gelmezdi. Ama Amerika’nın aklına gelmiş. Art niyetle bestelettirilen türkü anonimmiş gibi repertuvar kurulundan geçerek, ülkemizin en ünlü türküleri arasında yerini almış, yıllardır da çalınıp söyleniyor. Allah Allah… Allah Allah…

Diyeceksiniz ki “Amerika türkülerimize de mi el altı.” Maalesef el atmış. Şimdi dostumdan gelen iletiyi sizlerle paylaşmak istiyorum. İleti “Zeytinyağlı yiyemem aman / Basmada fistan giyemem aman” diye başlıyor ve devam ediyor:

“Bursa yöresine ait bu türkü 2 Kasım 1954 tarihinde İhsan Kaplayan’dan Muzaffer Sarısözen derlemiş. THM Repertuvar Sıra No: 1133.’tür. Şimdi türkü ile ilgili Prof. Dr. Kenan Demirkol’un tespitlerine bakalım.”

Marshall Planı 2. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948–1951 yılları arasında yürürlüğe konan ABD kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca ABD’den ekonomik kalkınma yardımı almıştır (wikipedia). ABD geçmişten beri dünyanın en büyük mısır üretici ülkesidir. ABD birikmiş olan mısır dağlarını eritmenin bir yolu olarak mısırözü yağı ihracatını keşfetmiştir. Marshal yardımının koşullarından biri Türkiye’nin ABD’den mısırözü yağı almasıdır. (Yeni Sömürgecilik Açısından Gıda Emperyalizmi, Osman Nuri Koçtürk, Toplum Yayınları, 1966). Buna koşut olarak Türkiye’de ilk margarin fabrikası kurulur. Yine aynı dönemde yüz binlerce zeytin ağacı sökülerek bir katliam yapılır.

Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bölümü ABD tarafından Dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı TL karşılığı satılır. Türk insanı zeytinyağından soğutulur ve mısırözü yağı ile margarine alıştırılır . Bu amaçla zeytinyağı ısınırsa kanser yapar gibi yalanlar uydurmaktan da geri kalınmaz. Hâlbuki zeytinyağı halk ağzındaki deyişiyle dumanlaşma derecesi en yüksek (en zor yanan) sıvı yağlardan biridir. Bununla da kalınmaz, kötülemek için tıpkı bugün yapılan halkla ilişkiler endüstrisi çalışmaları gibi “Zeytinyağlı yiyemem aman / Basmadan fistan giyemem aman…” diye türkü sipariş edilir ve ülkenin en popüler türküsü yapılır. Katı yağa / Margarine mahkûm edilen halk, 20–30 yıl içinde bir kaşık yağa bile muhtaç hâle getirilir. Basma giyen kadınlar da plastik giysilerle tanıştırılır’ diyerek türkünün nasıl ortaya çıktığını, Amerika’nın şahsi menfaatleri için türkü bestelettiği gerçeğini ortaya koyuyor. (Prof. Dr. Kenan Demirkol’a ait yazıyı noktasına virgülüne dokunmadan sizinle paylaştım.) Bugün ise gelinen noktada, Amerika’nın ülkemizdeki emperyal amaçlarını gerçekleştirmesi için türkü sipariş etmesine gerek
var mıdır ?” sorusuyla Uzman İnşaat Mühendisi Nizamettin Biber yazısını bitiriyor.

Yazıyı okuduktan sonra yüzlerinizde ki hayret ifadesini görür, olamaz dediğinizi duyar gibiyim. “Olmadık yok da duyulmadık çok” diye bir tabiri vardır Çukurova’nın. Bu da onlardan biri. Amerika şahsi menfaati için binlerce kilometrede öteden gelecek, türkü bestelettirecek, benim insanımın duygularını sömürecek. Hem de Bursa da. Gemlik’te… Zeytinin en çok yetiştiği yerde ünlenen türkü dalga daga Anadolu’ya yayılacak ve en ünlü türküler arasında yerini alacak. Sonra yöre insanı türküye bir de hikâye yazacak… Vay benim ülkem vay…

Türkünün hikâyesi:

“Zeytinyağlı yiyemem diğer adıyla: Gelin Nazlanması olarak da bilinen bu halk türküsü isminden de anlaşılacağı üzere bir gelinin nazlanmasını anlatır. Hangi köy ya da beldede geçtiği ve şahıslar bilinememekle birlikte bursa yöresine ait olduğu bilinen türkü zengin iyi yerlerde yetişmiş okumuş bir genç kızın dağ yöresinde bir köye gelin olarak verilmesiyle başlar. Gelin kız yaşamaya başladığı yeni çevreye ve insanlara uyum sağlayamaz. Onlar gibi basmadan elbiseler giyemeyeceğini damak tadının onların yemeklerine uymadığını böyle bir yere gelin gittiği için yaptığı çeyizlerin boşa olduğunu söyler. Duman içi dağlarda yalnız kaldım diyerek eski yaşantısına duyduğu hasreti dile getirir. Evlendiği insanın kendisine uygun olmadığını söyleyerek ona efendim diyemeyeceğini, hakir görerek dengi biri olmadığını söyler. Kendine uygun bir eş isteyerek verin bana yârimi (bana uygun olan insanı) annemden izin aldım diyerek söylenir. Türkünün diğer bir kısmında ise yaşadığı yerin özelliklerini anlatarak kara üzüm bağlarının olduğunu ve insanların yeşil yazmalar taktığını söyler. Fakat her nakaratta da kaldım duman içi dağlarda sevgili yârim nerelerde diye üzüntüsünü de dile getirir diyerek hikâye bitiyor . Böylece Amerika’nın sipariş vererek bestelettiği türkü uydurulan bir hikâye ile yeni bir kimlik kazanarak hikâyeli türküler arasına katılıyor . Beste olduğu halde repertuvar kurulundan geçiyor. Bizlere ulaşıyor, ünlü türkülerimiz arasında yerini alıyor. Bu gerçek… Ama çok acı bir gerçek.

İşte ben bu gerçeğin sırrına yeni vakıf oldum. Türk halkının “Zeytinyağlı yiyemem / Basma da fistan giyemem” demediğini yıllardan sonra öğrendim. Beynimdeki sorular netleşti. Bu işte bir “Ali Cengiz oyunu “ var demiştim. Düşüncem gerçek oldu. Sorun çözümlendi. Ama ben buna rağmen işin peşini bırakmadım. İnternet ortamında ne var ne yok diye türkünün adını yazarak Google girdim. Türküyle ilgili tespitlerimin doğru olduğunu, benden önce konuya vakıf olan kişilerin kadim dostumuz Amerika’yı bu meseleden ötürü kınadıklarına tanık oldum. Konuyla ilgili yazıları ibretle okudum. Gücün nelere kadir olduğunun bir kez daha farkına vardım. Sonra… Sonra türkünün TRT sanatçılarının dışında kimler tarafından okuduğunu tespit ettim. Candan Erçetin , Zara, Tülin Karataş, Deniz Toprak, Kubat, Vildan Turan, Dilek Karadağ karşımıza çıkan ilk sanatçılar oldu. Bunları araştırırken türkünün Yunan Sanatçılar tarafından da okunduğunu gördüm . Müzik aynı, dil farklı. Araştırmaya devam ettim. Yunan alfabesiyle yazılmış sözler karşıma çıktı. Sözler aşağıdaki gibi:

Artist: Glikeria
Language: Grek
Giati thes na figeis” lyrics:

Γιατί θες να φύγεις, που θα πας
αφού σ’αγαπώ και μ’αγαπάς
Γρήγορα θα πληγωθείς
θα γυρίσεις μα δεν θα με βρεις.

Γιατί θες για πάντα να με χάσεις
και πικρά πολύ πικρά να κλάψεις.
Θα πονάς για μένα θα πονάς
μές’το κλάμα θα μ’αναζητάς
Τη κάλη μου τη ψυχή
θα θυμάσαι βράδι και πρωϊ

Yunan Alfabesini Google vasıtasıyla Türkçeye tercüme ettirdim. Sözler hiç zeytinden – zeytinyağından bahsetmiyor. Yunanca: (Γιατί Θες Να Φύγεις (Γιατι Θες Να Φυγεις) başlığın Türkçesi: Gitmek istiyorum çünkü / Neden ayrılmak istiyorsun. Diğer sözlerin tercümesi ise aşağıdaki gibi.

Sanatçı: Glikeria
Dil: Greek

“Giati thes na figeis” lyrics:

Neden gitmek istiyorsun sen gidecek
Seni seviyorum ve beni sevdiğini çünkü
Yakında incinecek
Geri gelecektir ama beni bulamayacaksın

Neden hep beni kaybetmek isteyeyim
Ve çok acı çığlığı acı
Bana zarar vermek için acıyor
Mes’to ağlama m’anazitas olacak
Ruhumun iyi
Akşam ve sabah hatırlar

Bu tespitlerden sonra zihnimde sorular yeniden şekillendi. Amerika: Yunanca var olan ezgiye Türkçe sözler yazdırarak mı piyasaya sürdü. Yoksa yeni bestemi yaptırdı. Yunan Sanatçı Glikeria’nın klibinde oyun da oynanıyor. Klip, Yunan oyun müziğinin Amerika tarafından Anadolu’ya transfer edildiğini doğrular mahiyete.
Ayrıca Yunanca verdiğimiz türkünün sözlerinde Zeytinyağlı yiyemem / Basma da fistan giyemem dizelerinin olmayışı tezimizi daha da güçlendiriyor. Kanaatime göre: Müzik Amerika tarafından Anadolu’ya intikal ettiriliyor. Var olan müzik Zeytinyağlı yiyemem / Basmada fistan giyemem sözleriyle piyasaya sürülüyor. Marshall Planı marifetiyle bestelettirilen türkü Bursa’nın en ünlü türküleri arasında yerini alıyor. Sonra konu gazetelere intikal ediyor. Can Aksın, 22. 01. 2013 tarihli Sabah Gazetesinde konuyla ilgili “Ah Marshall Planı ah ” diyerek duygularını dile getiriyor.

“Şimdi siz 60 yıl hatta daha öncesinin Marshall Planı da nereden çıktı?” demeyiniz. O Marshal Planı yok mu? O neler yaptı neler, hâlâ da onun yaptıklarını çekiyoruz.”

(…) “Hepiniz bilirsiniz, hele Ege yöresinin insanları çok daha iyi bilir. Bir türkümüz vardır, bir zamanlar ha bire söylenip dururdu. Zeytinyağlı yiyemem aman / Basma da fistan giyemem aman. İşte Marshall Planının bugünkü sıkıntıların sahibi olması, bu noktada devreye giriyor. Wikipedia’ya göre, Marshall Planı. 2. Dünya Savaşı sonrasında, 1947 yılında önerilen, 1948–1951 yılları arasında yürürlüğe konan Amerikan kaynaklı bir ekonomik yardım paketidir. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 16 ülke, bu plan uyarınca Amerika’dan ekonomik kalkınma yardımı almıştır. Buraya kadar her şey iyi gözüküyor ama Amerika bu yardımı bizim karakaşımız, kara gözümüz için hibe olarak vermemiştir. Borç olarak vermiştir. Amerika dünyanın en büyük mısır üreticisi ülkesidir. Elinde birikmiş olan mısır dağlarını eritebilmek için, mısırözü yağı ihracatını keşfedivermiş, Türkiye’ye yapılacak Marshall yardımının koşullarından birini de, Türkiye’nin Amerika’dan mısırözü yağı ithal etmesi olarak belirlemiştir.

İTALYA’DA30,ÜLKEMİZDE2LİTRE

Amerika para verir, Türkiye kendi güzelim zeytinyağı varken, Amerika’dan mısırözü yağı ithal eder. İthalatın kesintisiz sürmesi için, Türkiye’de ilk margarin fabrikası kurulur. Yine aynı dönemde ‘Bunlar bir işe yaramaz’ denilerek yüz binlerce zeytin ağacı sökülüp neredeyse bir zeytin ağacı katliamı yapılır. Kalan zeytin ağaçlarından elde edilen zeytinyağının büyük bir bölümü Amerika tarafından dolar karşılığı alınır ve mısırözü yağı Türk Lirası karşılığı satılır. Türk insanını zeytinyağından soğutup, mısırözü ve margarine alıştırmak için hayâsızca yalan söylentiler çıkarılır. ‘Zeytinyağı ısınırsa kanser yapar’ yalanı bunlardan biri. Oysa zeytinyağı halkın deyimiyle dumanlaşma derecesi en yüksek, yani en zor yanan sıvı yağlardan biri. Biz, Zeytinyağlı yiyemem aman türküsünü söyledikçe Türkiye’de zeytinyağını tanıyanların sayısı hızla azalır. Doğu bölgesindeki insanlarımızın çoğu zeytinyağının adını duymuş ama görüp tanımamıştır. Bugün İtalya’da kişi başı zeytinyağı tüketimi yıllık 25–30 litre arasında iken, Türkiye’de bu rakam 1.5–2 litre arasındadır. Önce ülkemizde bir seferberlik halinde zeytinyağının tanıtımını yapmalıyız. Tanıtımda aksayan yanlarını görmeliyiz. Geniş halk kesimlerinin kullanabileceği ambalajlarla zeytinyağını halkın ayağına götürmeliyiz. Ambalaj masrafından kısıp halka ucuz satmalı ve zeytinyağının yararlarını anlatmalıyız. El ele verip Marshall Planı’nın 60 yıllık etkisini silip atmalıyız” diyerek yazısını bitiriyor. Marshall Plânı münasebetiyle Zeytinyağlı yiyemem / Basmada fistan giyemem dedirten kadim dostumuz Amerika: “Ak bıçak kara bıçak / Babam dükkân açacak/ Evlenmeyin bekârlar / Naylon kızlar çıkacak diyerek naylon kızları da piyasaya sürüyor.

Vay benim ülkem vay… Zeytinyağı yeme. Basma fistan giyme. Kucağında naylon kızlar. Ah Amerika… Vah Amerika… Yuh Amerika…

 

Dr.Halil Atılgan‘dan ALINTIDIR

UNESCO B.M.E.K.Ö.nün ATATÜRK tanımlaması.

UNESCO 1981 yılında, 100. Doğum Yıldönümü nedeniyle Atatürk’ü “Ulusal Mücadele ve Çağdaşlaşma Lideri” olarak evrensel niteliklerini ortaya koymuştu. Bu karar doğrultusunda, Atatürk’ün doğumunun 100. yılı bütün dünyada, “1981 Atatürk Yılı” olarak kutlanmıştı. Bu uygulama, dünyada ilk ve tektir. 27 Kasım 1978 Tarihli UNESCO Genel Kurulu kararında aynen şunlar yazıyordu: “UNESCO Genel Konferansı; Uluslararası anlayış işbirliği ve barış yolunda çalışmış üstün kişilerin gelecek kuşaklar için örnek olacakları inancıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün doğumunun 100. Yıldönümü’nde, 1981 yılında anılmasını kararlaştırmıştır.
UNESCO 1981 yılında, 100. Doğum Yıldönümü nedeniyle Atatürk’ü “Ulusal Mücadele ve Çağdaşlaşma Lideri” olarak evrensel niteliklerini ortaya koymuştu. Bu karar doğrultusunda, Atatürk’ün doğumunun 100. yılı bütün dünyada “1981 Atatürk Yılı” olarak kutlanmıştı. Bu uygulama, dünyada ilk ve tektir. 27 Kasım 1978 Tarihli UNESCO Genel Kurulu kararında aynen şunlar yazıyordu: “UNESCO Genel Konferansı; Uluslararası anlayış işbirliği ve barış yolunda çalışmış üstün kişilerin gelecek kuşaklar için örnek olacakları inancıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün doğumunun 100. Yıldönümü’nde, 1981 yılında anılmasını kararlaştırmıştır.
Olayı kısa anlatam. Alınan kararda “Bugün UNESCO’nun üzerinde çalıştığı bütün projelerin isim babası Mustafa Kemal’dir.” denmektedir. Birden İsveç delegesi ayağa kalkar ve şöyle söyler: “Ne yani dünyada bu kadar devlet adamı var hepsinin doğum gününü böyle kutlayacak mıyız?” şeklindeki kinayeli sözlerine, Rus delegesi ayağa fırlar yumruğunu masaya vurur ve 152 ülkenin delegelerine aynen şöyle söyler; ”Genç delege arkadaşım hatırlatmak isterim ki ATATÜRK öyle dünyadaki herhangi bir lider değildir, bırakın onu bir yıl anmayı her ülke her problemimizde çare olarak aramalıyız” der. Sonra ne mi olur? UNESCO tarihinde ilk ve tekdir hiç negatif oy yok, hiç çekimser oy yok 152 ülke şu metne imza atar; hani İsveç delegesi demişti ya “ne yani” diye. O İsveç delegesi bu imzanın atıldığı gün mikrofona gelir ve aynen şunları söyler; ”Ben ATATÜRK’ü inceledim bütün ülkelerden özür diliyor ilk imzayı ben atıyorum” diyecektir.
Alınan Kararda Şunlar Yazmaktadır: “ Atatürk kimdir; Atatürk ululararası anlayış, işbirliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir inkilapçı, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayırımı göstermeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu”
UNESCO B.M.E.K.Ö.nün 152 ülkesinin OYBİRLİĞİ ile yapmış ve dünyaya dağıtılmış Atatürk tanımlaması.
Metnin İngilizcesi
Atatürk is: An outstanding person who devoted himself for the development of international understanding cooperation and peace a revolutionist who realized extraordinary reforms the first Leader who fought against imperialism and colonialism. A unique Statesman respectful to human rights pioneer of worldwide peace who never discriminated people according to their color religion or race through out his life founder of Turkish Republic.
UNESCO (United Nations Educational Scientific and Culture Organizations)
Sonuç Olarak: UNESCO’nun ilgilendiği tüm alanlarda Atatürk’ün olağanüstü bir reformcu olduğu göz önünde tutularak, özellikle sömürgecilik ve emperyalizme karşı en önce açılan savaşların ilk liderlerinden biri olduğu kabul edilmiştir. Atatürk’ün dünya ulusları arasında karşılıklı anlayışın, sürekli barışın kurulması için çalışmaları olağanüstü bir örnektir. Tüm yaşamı boyunca insanlar arasında hiçbir renk, din ve ırk ayrımını gözetmeden, bir uyum ve işbirliği çağının doğacağına olan inancını anımsatarak, eylemlerini her zaman barış uluslararası anlayış ve insan haklarına saygı yönünden yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Atatürk’ün kişiliğini ve eserinin çeşitli yönlerini ortaya çıkarmak üzere, 1980 yılında yapılan sempozyum hazırlıkları için Türk Hükümeti ile UNESCO’nun işbirliği yapmasına karar verilmiştir.”
Alıntı

WİN 10 NASIL YÜKLENİR

Bildiğiniz gibi windows yeni sürümünü piyasaya sürdü,win7 ve win 8 sürümlerinizi 10 a yükseltmek için yapmanız gereken basit bir işlem var.

Yanlız  windows işletim sisteminiz eğer crack li ise  bence biraz bekleyin 10 için crack çıkınca yapın .

  • Denetim masası -windows update bölümünden windows 10 güncellemesini bulun ve güncelleyin.

 

EVDE AVİZE YAPIMI,nasıl yapılır (resimli anlatım )

www.bilgblog.com

Evde basit ama güzel bir avize yapımı için sizlere bir fikir vermek istiyorum .

Gerekli olan malzemeler sadece bir balon ,ip ve tutkal.

İlk önce yapmanız gereken kullanacağınız elektirik duyunun capını ölçmek.

Balonunuzu şişirip kalemle altına ve üstüne iki daire çizin bu dairelerden üstte olanı duyun capında diğeri ise ampul takmak için elinizin girebileceği büyüklükte olmalı.

1

Artık ipinizi cizdiğiniz iki dairenin üzerinden geçmeyecek şekilde balonunuza sarın bu sarma işleminde her hangi bir düzen oluşturmaycak şekilde yapmalısınız hatta değişik rekli iplerde kullanabilirsiniz .

2

İpi arasından işik çıkabilecek şekilde aralıklı olarak sarmalısınız sarma işlemi bittiğinde sadece çizdiğiniz iki daire içinde ip olmamalıdır.

Bu hazıraldığınız balonun üzerine iplere  bir fırça yardımı ile tutkal sürün ve kurumaya bırakın kuruduktan sonra ise balonu söndürüp iplerin içinden çıkartın.

null

Duyunuzu hazırladığınız deliğe takıp asabilir veya abajur olarakta tasarlıyabilirsiniz.

Kolay gelsin.

NOT: Uğraşmak istemeyenler çeşitli avize modellerini buradan inceliyebilir.

OSAKA-500x500

LUMION-500x500

TYRON pembe-800x800

ALFA sarı-800x800

TÜRKİYE ve BANGLADEŞ’te BAYRAM TATİLİ

Yılardır bayram tatillerinde   ölümlü trafik kazaları nedeni ile  onlarca bazen yüzlerce insanımızı kaybediyoruz fakat hala bir düzelme yok. Eskiden otomobilerin bakımsız olduğundan yollardan bahsederdik ama şimdi trafikte eski araç kalmadı, yollar çift yönlü yapıldı yinede sonuç değişmiyor.

Yaptığım gözlemlerde insanlarımızın çoğunluğu büyük şehirlerde çalışıp bir otomobil aldığı zaman ilk imkan bulduklarında memleketlerine giderek dost ve akrabalarına arabalarını göstermek istemesi ,bu imkanıda daha çok bayram tatilerinde bulması en büyük tehlikeyi oluşturuyor .

Yeni sürücü olmuş veya uzun yılar sonra uzun yola çıkmış insanlarımız şehir trafiğinden kurtulunca ,şehirler arası yolların şehire nazaran tenha ve geniş olması dikkatlerinin azalmasına saatler süren yolun sıkmaya başlamasıda tehlikeyi en üst sınırlara taşıyor .

1970 li yıllarda aynı hatayı yurtdışında çalışan gurbetçilerimiz yapıyor bu yüzden çok kazalar yaşanıyordu  . Gurbetçilerimiz artık uçakla gelmeyi tercih ettiğinden bu olaylar bitti, ülke içinde şehirden şehire giden vatandaşlarımızda uçak veya tren ile yolculuk etme alışkanlığını elde ederse bu kazalarda en aza indirgenir.

Dünyanın 8 . kalabalık ülkesi olan Bangladeş %90 ı müslüman olması sebebi ile bayram trafiği yaşayan bir ülke onlar bile resimdeki şekilde yolculuk yapmalarına rağmen oran olarak bizden daha az insanını kaybediyor .

174983-gununfotograflari banglades

 

EVDE DUVAR STİCKERİ YAPIMI (duvar panosu nasıl yapılır.)

STİCKER  Evinizde duvarlarınızı süsleyecek bir sticker yapmak için gerekli malzeme sadece bir kıl testeredir.

kıl testereTabiiki birde sabır ve dikkat gerekli.

İlk önce yapmanız gereken yapacağınız modelin resmini bulup hangi ölçüde yapacaksanız ölçülü olarak  o büyüklüğe getirip 3 mm. kalınlığında istediğiniz bir renkte mdf malzemenin arkasına çizmeniz.

Çizim işlemi bittikten sonra  kıl testere ile çalışabilmek için çizgilerin 2 veya 3 cm kadar dışından kabaca malzemeyi kesin eğer büyük bir  pano düşündüyseniz bunuda 3 hatta 4 e bölerseniz çalışırken kolaylık olur.

Artık sabır ve dikkat isteyen kısmı başlamıştır ,gayet dikkatli ve temiz olarak malzemeyi kırmadan kıl testere ile çizgilerden kesmeniz gerekiyor.

En zor olan kısmı kesim kısmıdır bu işlemi bitirdikten sonra mdf malzemenin rengine göre kesim yerlerini ince bir fırça ile o renge boyayın ve silikon ile taşırmadan duvarınıza yapıştırın .

Not: Burada yazması kolay ama bitene kadar epey zorlandım ,hatta başladığıma pişman bile oldum .Bitince bu sıkıntıları unutuyor insan.

ağaç-ve-kuşlu-duvar-sticker-modelleri Bebek-odası-duvar-ayıcık-ve-kalp duvar-sticker-modelleri-5 içerik

DUVAR PANOLARINI BURADAN SATIN ALABİLİRSİNİZ

BİODİZEL NASIL YAPILIR ,organik yağlardan mazot yapımı

Çiftcilerimizin üretim maliyetlerinde yüklü bir yer tutan mazotun ucuza elde edilmesi kazançlarını artırır .

Çiftçilerimiz, özellikle ayçiçeği yetiştiricilerimiz için ucuz yağ bulmak gayet basittir, şehirde yaşayanlar ise ancak kullanılmış yağ ile ucuza  biyodizel yapabilirler.

Tarif 10 lt. yağ içindir daha çok veya az yaparken ölçüleri orantılı olarak değiştirebilirsiniz.

MALZEMELER

10 LT BİTKİSEL YAĞ

2 LT METANOL

50 GR KOSTİK

1 ADET DERECE

YAPIMI

50 gr subkostik ( boncuk kostik olarakta bilinir marketlerde satılan lavabo açıçılarının % 95 NaOH olanı işinizi görür.) metanole karıştırılır ve eritilir yanlız bu maddeleri cildinize ,gözünüze deydirmeyin eldiven ve gözlük kullanın .

10 LT yağımızı 100 dereceye kadar ısıtıp içindeki suyun buharlaşmasını sağlayıp tekrar 60 dereceye düşünce  hazırladığımız karışımı yavaşça yağa katın ve iyice karıştırın ,az mitarda yaparsanız mikserle karıştırabilirsiniz fakat fazla olunca kolunuza kuvvet.(Tahmin ediyorum büyük varillerde yaparsanız motorlu tırpanlarla yorulmadan karıştırabilirsiniz.)

Karıştırma işi bitince 8 saat kadar bekletin yağın dibine çöken kısım gliserindir bunu almayın çünkü gliserin enjektörleri tıkar ve pompayı bozar üstte kalan kısımı ise sifolayarak alın.Varille yaparsanız varilin altından 20 cm kadar yukarıdan bir çeşme takın dibini almadan biodizeli ayırmış olursunuz.

Bunu 1 veya 2 gün havalandırın böylece içindeki metenol uçacaktır yine dipte bir miktar gliserin çökmüş olabilir ,yukarıdada sabunsu yapılar olabilir bu yüzden tekrar sifonlayarak alttaki çökeltiyi almadan bir tülbentle süzerek biodizelinizi alın ve kullanın.

Biodizel kullanmaya başladıktan 1 hafta sonra mazot filtresini değiştirmeniz gerekir çünkü biodizel depodaki eskiden kalma pislikleride sökecektir ilk kullanmadan sonra depoda temizlenmiş olur.

Ben aracımda kullandım çekişte bir sorun olmadı fakat kızarmış patates kokusu biraz rahatsız edici, birde 6 ay kadar sonra mazot pompasının lastik contalarını değiştirdim çünkü yağın mazota oranla daha asitli olması contaları bozdu ve  damlatmaya başladı. Tabii ki o kadar kar ettikten sonra bu hiç önemli değil.

KOLAY GELSİN

GİRDİĞİM SİTE GÜVENLİ Mİ

Alış veriş yapmak için veya bilgi paylaşımında bulunmak için girdiğiniz sitelerin bilgilerinizi ne kadar güvende tutuğunu merak ederseniz, sitede bilgileri paylaştığınız sayfada yani kredi kartı bilgilerinizi verdiğiniz bağlantının adres çubuğunda kilit işareti https://www.siteismi.com yazdığını kontrol edin. Eğer böyle bir yazı yoksa direk www.siteismi.com yada http://www.siteismi.com yazıyorsa bu sitenin alışveriş için güvenli olmadığını anlarsınız.

https ve kilit işareti bu sitenin ssl sertifikası olduğunu gösterir ve güvenlidir.

FİLM NASIL İNDİRİLİR ( resimli anlatım )

İnternetten film veya dizi indirmek isterseniz ilk önce ”internet download manager ” isimli programı indirmeniz gerekir bunun için tarayıcınıza” idman indir” yazın ve indirin

idman idman.jpg1

İndirdiğiniz programı aşağıdaki resimdeki gibi kurun .Program gayet kolay kurulur çalıştırı seçtikten sonra ileri tuşları ile kurabilirsiniz.

idman.jpg3

Program kurulduktan sonra mozilla firefox tarayıcısını kapatıp tekrar açın eklentiyi aktif etmek için sizden onay isteyecektir izin verin.

Artık herhangi bir film sitesine veya dizi sitesine girip istediğiniz filmi açınca film penceresinin yanında resimdeki gibi buton çıkacaktır.

idman.jpg4

İşaretli butonu tıklatınca ise ,sizden ne formatında ve hangi kalitede indirme yapacağınızı seçmeniz gereken bir pencere açılır .

idman.jpg5

Televizyonda , bilgisayarda veya telefonda izleyecekseniz üstteki resimde işaretlemiş olduğum MP4 seçeneklerden birisini seçebilirsiniz, kalitesi yüksek olanı seçerseniz dosya boyutu daha büyük olacaktır, tabii ki görüntü kaliteside daha iyi olur,  internet hızınıza ve zevkinize göre bir seçim yapabilirsiniz.

 

idman.jpg6

Üsteki resimde indirmeye başlamadan indirmeyi nereye yapacağını gösteren bir işaretli bölüm var siz oradaki yeri değiştirebilirsiniz ,daha sonrada indirmeyi başlatabilirsiniz .

Bu program ücretsizdir ve her sitede çalışır .