Etiket arşivi: Mevlana

HAYATTA ARKALARA DOGRU İLERLEMEYELİM BAYLAR/BAYANLAR

Toplu olarak bir arada sıkışmış tıkış tıkış bir toplum olarak yaşıyoruz.

Bizler; Akıllı telefonlar da Internet hizmeti sunması ile toplumumuzda birçok insan sürekli sosyal paylaşım sitelerine yada oyunlara bağımlı oldular. Aynı ortamda oturan kişilerin bile birbirleriyle iletişim kurmaktan uzaklar, hatta sanal ortamdan bir iletişimin gerçekleştiğine çok sıklıkla gördüğümüz sahnelerden birisi haline gelmedi mi?.

Toplu taşıma araçlarında, banklarda, sıra beklerken, çalışırken kısacası her an sürekli bir şeyleri takip etme ve sanal ortamda olma çabamız, özellikle Internet oyunlarında görülen belirli zamanlarda bağlanma mecburiyeti getiren oyunlar bu bağımlılığın gün geçtikçe artmasına sebep olmaktadır.

İnsanlar Internet üzerinden hayvan besliyor, çiftlik kuruyor, çiçek ekiyor, kedi besliyor, hasat yapıyor, gerçek hayatın benzeri bir sanal gerçeklikle birey sanki çiftçilik ediyor gibi gece yarısı bir vakitte kalkıp tarlayı suluyor veya hayvana yem veriyor.

Film, dizi, müzik sohbet, gibi sosyal yaşamın olmazsa olmazları da internet üzerinden oluşmaya başlaması tamamen a sosyal insanların, bireylerin kalabalıklaşmasından çok tekilleşmesine neden oldu.

Sosyal medya ile güzel düşünceleri olan insanların bu güzel düşüncelerine ulaşmak da daha kolaylaştı. Bu güzel insanlar hayatta olan yada olmayan güzel insanlar. Bu konuda bir makale kaleme alan Fedai Çakır, sosyal medyayı eleştirirken güzel insanları tanımanın ve fikirlerini öğrenme açısından faydasına da değiniyor. Sevgi ve saygıyı ön plana çıkaran Çakır makalesin de;

“Mesela bir çok insanın yaşam tarzı ile hayranlık uyandıran Uruguay Cumhurbaşkanı Jose Mujıca’ı Türkiye’de tanımayan yok. Bir zamanlar ülkeye girmesi yasak olan, vatan haini ilan edilen Nazım Hikmet’in düşüncelerini sayfalarda görmek ve en çok beğenileri de aldığına şahit olmak kaderin bir oyunu gibi.

Cemal Süreya’nın, Özdemir Asaf’ın ve daha bir çok şairin dizlerinden öğreniyoruz aşk’ı.

“İnsan kötüydü, kitaplara sığındım” diyen Cemil Meriç ile sanki kitapları tekrar keşfediyoruz.

Dizlerinde saf aşk’ı temsil eden şairlerin paylaşılan şiirlerini sözlerini hayran hayran okurken bir taraftan da saf olmayan ilişkileri yaşamakta nerden çıktı.

Uruguay Cumhurbaşkanı Jose Mujıca’ın hayat felsefesi olan dünya malına tamah etme, ihtiyacın olan kadar ile yetin kalanını paylaş felsefesine hayran hayran okurken, sabahın köründe kalkıp daha büyük bir ev, daha lüks bir araba için geçe gündüz demeden çalışma da neden?
Nazım’ın aşk ve vatan üzerine dizlerini okurken kendinden geçen bu toplum, vatanın kutuplaşıp bölünmesine sessiz kalacak kadar da duyarsızlaşmış. Hani nerede vatan sevgisi, toprak aşkı…

Mevlana, Hacı Bektaş Veli ile tanışan yepyeni bir toplum ile karşı karşıyayız. Sayfanızda Mevlana’nın bir sözünü paylaşın beğenileriniz tavan yapıyor. Peki sevgi tohumları ile yüklü olan Mevlana, Hacı Bektaş Veli öğretilerine karşın insanlar akrabalarını bile düşüncelerinden dolayı facebook’dan silmeler küsmeler, kin gütmeler neden?

İşte tam burada susup düşünüyorum manasız anlamazsız gelen bu davranış şeklinin karşısında susup sadece düşünüyorum… Din ile yatıp kalkan bir kesim, sanat ve edebiyattan bi haber bir kesim, Milli değerlerini hiçe sayan kendi kurucunsa küfürler eden bir kesim. V.s.” (1)
A sosyal bir yaşamın gelecek ve bu günkü hayatımızda ne kadar bizleri insanlığımızdan uzaklaştırdığını düşünme zamanı geldi de geçti bile değil mi? Elbette internete teknolojiye karşı değilim olmayalım da fakat hayatın gerçek tadlarını da unutmayalım.

Bir dolmuş da yaşıyor gibi tıkış tıkış yaşamamalı insan, “Hayatta arkalara doğru ilerleyemeyelim” beyler / bayanlar.
Rakibe Dere
Kaynakça: (1) www.fedaicakir.com (GÜZEL İNSANLARIN, GÜZEL DÜŞÜNCELERİ)

Bir kadın için yaşadığı bu topraklar “MAYIN TARLASI” olmuş

Canlılar arasında kutsallık mertebesi verilseydi sanırım bu mertebeye en çok kadınlar layık olurdu.

Bir erkek olarak kadınların yaşadığı hayatı yaşamak onların verdiği mücadeleyi vermek beni tam manasıyla yorardı. Hele de çalışan bir kadın ise yaşamı daha da zor.

Ev ahalisi için de evde en son yatan ve en erken kalkan bir anne düşünün. Evin tüm temizliğini, çocuğun bakımını, eşinin giyiminden kuşamından tutunda tüm fantezilerine karşılık veren bir kadın.

İşe yetişip işinde verilen görevi neredeyse kusursuz yapan bir kadın. Bu ve buna benzer kadınlar etrafımızda çok. Belki eşimiz, belki kardeşimiz, ablamız, belki de annemizdir şu an. En kötü ihtimalle akrabamız yada komşumuzdur bu kadınlar. Ne kadar cefakar ve fedakar yaratıklardır bu kadınlar.

Neredeyse kusursuz olan bu kadınların toplum için de eğitimli yada eğitimsiz olmasına bakılmak sızın şiddete maruz kalması nedendir?

Hepinizin bir şeyler mırıldandığını, nedenler söylediğini duyar gibiyim. Ama hepimizde şiddete karşıyız diyoruz değil mi? Peki kim bu kadınlara neredeyse kutsal sayılabilecek annelere, bacılara, ablalara şiddet uyguluyor.

Erkek egemen toplum olan bizleri için de son zamanlarda kadına yönelik şiddet olayları o kadar arttı ki artık ortam mekan demeden devam etmektedir. Allah’ın en kutsal mekanı olan Cami avlusunda kadın döven mi ararsınız, sokak ortasın da kadını defalarca bıçaklayanı mı ararsınız, yoksa adliye kapısında kadına bir şarjör mermi sıkanı mı ararsınız. Saymakla bitmeyen bu olayları en az sizler de benim kadar takip etmektesiniz.

Evlerde yaşanan ve bizlerin duymadığı o kadar çığlık var ki.

20 yaşın da Özgecan’ı vahşice katleden evli ve kız çocuğu sahibi olan katilini de bizler yetiştirdik. Vahşetin boyutunu tekrar yazıp sizlerin psikolojisini tekrar tekrar bozmak istemiyorum ama bu kızımızın annesinin şu sözlerini söylemek zorunda kalamayacağımız bir toplum olmak için hepimiz üzerimize düşeni yapalım diyorum.

İnsanlık; Bir annenin “Çok acı çekmiştir kızım, keşke kurşunla öldürselerdi.” dediği zaman bitmiştir.

Unutmayın ki “Vicdan İnsanın İçinde ki Tanrıdır.”

Tüm dünya coğrafyasında ki acılara ortak ağlayalım acının dili birdir. Ateş düştüğü yeri değil hepimizin içini yakmalı. İşte o zaman bir birimize dini, dili, ırkı ne olursa olsun hoş görü ile bakmaya başlarız. Yolunuz ve felsefeniz Mevlana’nın yolu ve felsefesi olsun.

Barış ve sevgi yolu, yolumuz olsun.

 

Fedai Çakır

16 Şubat 2015, İstanbul