BEYAZ PERDENİN PATİLERİ ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUKLARLA BULUŞTU

ozel cocuklar 5

Sponsorluğunu bir sigorta firmasının yaptığı, Yağmur Çocuklar Rehabilitasyon merkezinin özel gereksinimli çocukları; “Sokak Köpekleri Bal ile Betty” filminin yıldızı “Bal ve Betty” isimli sevimli patiler ile buluştular.

ozel cocuklar 2

Sokak köpeklerinin dramını ve hayvan sevgisini konu alan  Filmin kahramanları olan köpekler çocuklar tarafından bol bol sevildiler.  Bir süre köpekleri seven çocuklar sonrasında filmi izlemek için sinema salonuna geçtiler. Çocukların beklenenin aksine çıt çıkarmadan filmi izlemesi öğretmenlerini şaşırttı.

Daha önce Samsun Bafra’da yapılan galaya 10 özel gereksinimli çocukları davet ettiğini söyleyen yönetmen Fedai Çakır; “Bafra galamıza özellikle 10 tane özel çocuğumuzu davet ettik.  En arka tarafa oturan bu çocuklarımızın gala gösterimi sırasında özellikle film de rol alan köpekler ve çocuklarla beyaz perde üzerinden iletişime geçtiğine şahitlik ettim. Bu gün burada bir özel gösterim yaptık. Öğrenim bozukluğu olan ve dikkatini toplamakta güçlük çeken bu çocukların çıt çıkarmadan filmi baştan sonuna kadar izlemesi hem öğretmenlerini hem de beni şaşırttı. Bir kez daha anladım ki, hayvanlara dokunmak, onlarla beraber olmak ve hayvan sevgisinin yapamayacağı bir şey yokmuş. Bu gün burada bu çocuklara köpekelrimiz sevgileri ile dokundu ve bu çocuklar bu sevgiyi sonuna kadar sol yanlarına aldılar”

Bu gün vizyondan kalkacak olan film’in Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tavsiye edildiği, söyleyen Çakır;  “Bu öğretim yılında yeterince öğrencilerimize ulaşamadık, okulların kapanmasına denk geldik. 2017 öğretim yılın da bütün ülke genelinde okullarda ücretsiz oynatılması için çalışmalarımız devam ediyor, sponsorluk için büyük kuruluşların ilgi beklemekteyiz. Bu sevgiyi daha fazla çocuklarımıza ulaştırmalıyız.” Dedi.

İstanbul’un ilk rehabilitasyon merkezlerinden olan Yağmur Çocuklar Rehabilitasyon merkezlerinin kurucusu Adnan Çakır; “Daha önceden merkezlerimize Golden cinsi köpekleri olan bir dernekten destek almış terapi amaçlı köpekler ile çocukları bir araya getirmiştik. Bu gün burada bu film ile  bir kez daha anladık ki köpeklerin çocuklar üzerinde çok etkisi bulunuyor. Kurum olarak sosyal sorumluluk projelerine sıcak bakmaktayız, bu gün velilerimiz, öğretmenlerimiz ve çocuklarımızla burada olmaktan mutluyuz. Sokak köpeklerini çok sevdik” dedi.

ozel cocuklar 3

“Sokak Köpekleri Bal ile Betty” filminin oyunculardan Göknur Paslı, Haydar Dulkadiroğlu ,Yönetmen yardımcısı Doğuşhan Çakır ve Yönetmen Fedai Çakır film arasın da çocuklarla köpekler hakkında sohbet ettiler.

Çekimleri Samsun’un Bafra ilçesinde yapılan film, sokaktan alınıp sahiplenilen iki köpeğin yaşamını, bu köpeklerin, kendilerini sahiplenen üç kardeşle ve mahalledeki diğer çocuklarla ilişkilerini konu ediniyor.

Yapımcılığını Adil Elmas’ın yaptığı, filmin yönetmen koltuğun da Fedai Çakır bulunmaktadır. Sinem Göz, Yiğit Türken, Esila Sönmez’in çocuk oyuncu olarak yer aldığı filmde, yetişkin rollerini ise Toygun Ateş, Göknur Paslı ve Yeliz Ateş üstleniyor.

ozel çocuklar 1

ÜÇ YUMURTANIN İKİSİ

yumurta

Başka toplumlara benzemez biz Türk aile yapısı. Bizler de erkek eğemem olan yapı erkek çocuklar için doğduğu andan itibaren bir ayrıcalık getirir.

Kendim den örnek vermem gerekirse evin en küçük çocuğu ve bide erkek olmam nedeniyle rahmetli annemim, babamın gözdesi olarak yetiştim. Gözdesi derken şımartılan çocuğu yani.

Sofram istediğim saatte hep hazırlandı, yatağım annem yada ablalarım tarafından toplandı, çamaşırlarım yıkandı ütülendi, bir erkek çocuk olarak bana düşen ise daima hayatı keyfince yaşamak kaldı.

Sonra bir kadın ile hayatımı birleştirdim, o kadına sırtımı dayadım, yine yemek yapmayı bilmeyen ben, çamaşır yıkamaz, ütü yapmaz,  ev toplamaz, dağınık erkek bir adam olarak uzun süre evli kaldım.

Aslında itiraf etmeliyim eşim biraz şanslıydı, askerliğin verdiği bazı şeyleri öğrenmiştim, ütü yapmak temizlik gibi ama evde bir kadın varken genel olarak erkek yetişme kültürü olarak pek yaptığım söylenemez di tabi.

Günlerden Temmuz ayı idi ve ben boşanmaya karar vermiştim.

Kararımı aldım ve uyguladım.

Dışarıdan yemek yemeye ne bütçe dayanıyor nede devamlı olarak yemek yeniliyordu, üç yumurtanın ikisini tavaya tutturamadığım o günlerden sonra yemek yapmayı öğrenmiştim, çamaşır makinesine uzun uzun baktıktan sonra eve temizliğe gelen kadını arayıp bu makine nasıl çalışır sorusu ile çamaşır yıkamasını da öğrenmiştim, ütü de yapıyordum ama hala alışamadığım evi baştan aşağı dip köşe temizlemek bana en zor geleniydi.

İnsanın erkek olması ile değil yapmak istemesiyle alakalıymış hayatta ki bazı şeyler. Birde kedim Cahnel benimle kalmıştı.

O tembel, iş bilmez hımbıl adam olmaz yapıdan tam bir ev erkeğine dönen ben, kedim ile beraber tam bir anne moduna girmiştim.

Kendim için harcayamadığım son paramı kedimin aşıları, mamaları için harcar,  gidilen tatiller kedimin bunalıma girmesi nedeniyle yarılarda kesilir, bir karar verilirken önce kedim ne olacak diye planlar yapılır, kendi kıçını toplayamayan ben onun kumunu temizler suyunu mamasını devamlı kontrol eder hale gelmiştim.

İşte bunların hepsinin tek suçlusu vardı: SEVMEK

Çocuğu gibi seviyor evde ki o kediyi insan. Sevmek ise o insana her şeyi yaptırıyor. Sevince onun pisliği de gözünüze batmıyor, sevdiniz mi onun verdiği zararlarda sizi kızdırmıyor, öfkelendirmiyor, sevdiniz mi onun için yaptığınız fedakarlıklarda gözünüze batmıyor.

Küçücük bir kedi bize anlatır ki, yaşamın, aile olmanın en güzel yanı SEVMEK. Sevmek; Karşılıksız, özveri ile sevmek, yardımlaşma ile bir arada yaşamak, fedakarlıklarla yaşamak, ortak yaşam alanı kurmak AİLE olmanın temelini oluşturuyor.

Tabi ki saygı da.

Kedi babası.

 

Fedai Çakır

12 Haziran 2016, İstanbul

 

YÖNETMEN FEDAİ ÇAKIR’A ÇEVREYE KARŞI DUYARLILIK PLAKETİ VERİLDİ

fedai cakir plaket

“Sokak Köpekleri Bal ile Betty” filmi ile gündeme gelen Yazar – Yönetmen Fedai Çakır, Filmin çekimlerini tamamladığı Bafra’da Dünya Çevre haftası nedeniyle bir plaket ile ödüllendirildi.

 

Bafra Kaymakamlığı tarafından Bafra için yaptığı çalışmalar, çevre ile ilgili yazdığı makaleler ve  yaşamında çevre, doğa, hayvanlara karşı gösterdiği duyarlılıktan dolayı bu plakete layık görüldü.

 

Bafra Kaymakamı Halis Arslan ve Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin’den plaketi alan yönetmen Fedai Çakır, tören alanını dolduran çocuklara  hitaben yaptığı konuşmada “Çocuklar ben sizlerin yaşındayken tüü der sakızları yere atardım, eminim ki sizlerin içinde de bunu yapanlarınız vardır. Kuş cennetine sahip olan Bafra’nın çocuklarına sakızın kuşlara için zararlı olduğunu” anlattı.

 

Sokak Köpekleri Bal ile Betty filminin vizyona girdiğini, Bafra’nın çocuklarının da filmi izlemeye akın akın gittiğini vurgulayan çakır, Bafra halkına teşekkür edip bu plakete kendisini layık gördükleri için gurur duyduğunu söyledi.

PATİLER, BEYAZ PERDE ÖNCESİ HAYRANLARI İLE BULUŞTU

PATİLER BEYAZ PERDE ÖNCESİ

HAYRANLARI İLE BULUŞTU

3 Haziran’da bütün Türkiye’de vizyona girecek olan “Sokak Köpekleri Bal ile Betty” filminin İstanbul Galası Eyüp Belediyesi ve Bafra Belediyesinin katkıları ile Vialand’da yapıldı. Bir çok siyasinin, ünlünün ve iş adamlarının katılmasına rağmen galanın gözdesi sokaktan alınıp sahiplenilen iki köpek “Bal ile Betty” oldu.

Film’in küçük oyuncularından Yiğit Türken “Bu filmde rol almam önemli ama ben filmde yaşadığım gördüklerimle artık sokaktaki köpekleri daha çok seviyorum” dedi. Diğer baş rol 7. sınıf öğrencisi Sinem Göz ise “Filmin çekimleri sırasında sokak köpeklerini sevmeye başladım” dedi.

Yönetmen Fedai Çakır’ın galada yaptığı konuşma esnasında duygusal anlar yaşayıp yaşattı. Konuşmasın da “İnsanların biraz empati yapması, vicdanlarının sesini duymasını, merhamet duygusunun içlerinde oluşmasını, insanın insana saygılı olmasını savunurken bunun hayvanlara da saygı olması doğaya da saygı olarak gelişmesini için bir film çektik.”  Ve “Bu canlara yasayacak ne bir toprak parçası ne bir ağaç altı bırakmadık… Sığındıkları sokak ve mahallelerde istemedik… Ayak altında olmasınlar diye ormanlara, kırsal alanlara ölüme yolladık… Oysa onların dünyada kapladıkları yer sadece bu ufacık bir alan ve tek istedikleri bizlerle beraber yasamak.. Bir kap yemek bir kap su…” dedi.

Çevresinde tek barınağa sahip olması nedeniyle Samsun’un Bafra ilçesi sokağa terk edilen köpek sayısı her yıl binlerle ifade edilmektedir. Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin ise “Bu gün burada aylarca üzerinde Bafralı 39 çocuğun ve Bafra halkının gönüllü olarak destek verdiği bir filmi izlemeye geldik. Bizler Sokak Hayvanlarına yaşam hakkı vermek için çalışıyoruz” dedi.

Çevremize yada toplumumuza baktığımız zaman birçok sorunun doğal dengesinden uzaklaşmış olmasından kaynaklandığını vurgulayan Eyüp Belediye başkanı Remzi Aydın “Hayvanlar ve bitkiler Allah’ın bize bir emaneti ve bizler yaratılan her şeyi yaratandan dolayı sevmek durumundayız. İnsanların kendisinin dışında olan varlıklarla bir dengede ilişkisi var. Dengeli ilişkinin kaybolması beraberinden sevmemeyi de getiriyor. Bu dengenin kaybolması başka ilişkiden kaynaklanan başka olumsuzlukları da meydana getiriyor. Şehir hayatının getirdiği sorunlar köpeklerimize ve diğer sokak hayvanlarımıza olan yaklaşımlarımızı da etkiliyor” dedi.

Eyüp Belediye başkan yardımcısı Şengül Koçabaş “Biz Sokak köpeklerine, hayvanlarına yaşam hakkı vermek için en çok yatırım yapan belediye olarak Bafra belediyesiyle bu tecrübelerimizi paylaşacağız” dedi.

Yapmcı Adil Elmas ise “komedi filmi çekecektik ama son anada bu çocuk filmini çektik, iyi ki de çekmişiz” dedi

Galaya bir çok ünlü, iş adamı, sivil toplum örgüt temsilcikleri yanı sıra, hayvan severler ve çocuklu ailelerin ilgisi yoğundu.

Kokteyl sonunda Bafra Belediye Başkanı Zihni Şahin, Eyüp Belediye Başkanı Remzi Aydın ve İş adamı Kaya Aşçı’ya sokak hayvanlarına verdikleri destek için teşekkür plaketi verildi.

Filmin özel gösterimi öncesi konuklar ile bir araya gelen sokak köpekleri Bal ile Betty en çok çocuk hayranlarının ilgisini çekti. Kokteyl boyunca İstanbul Vialand Palace Hotel’in terası Patilerin ve çocukların koşuşturma alanına döndü. Konukların ve çocukların yoğun ilgisiyle karşı karşıya kalan köpeklerin mutluluğu yüzlerinden okunuyordu.
Filmin özel gösterimi öncesi konuklar ile bir araya gelen sokak köpekleri Bal ile Betty en çok çocuk hayranlarının ilgisini çekti. Kokteyl boyunca İstanbul Vialand Palace Hotel’in terası Patilerin ve çocukların koşuşturma alanına döndü. Konukların ve çocukların yoğun ilgisiyle karşı karşıya kalan köpeklerin mutluluğu yüzlerinden okunuyordu.
fotograf 2
Filmin özel gösterimi öncesi konuklar ile bir araya gelen sokak köpekleri Bal ile Betty en çok çocuk hayranlarının ilgisini çekti. Kokteyl boyunca İstanbul Vialand Palace Hotel’in terası Patilerin ve çocukların koşuşturma alanına döndü. Konukların ve çocukların yoğun ilgisiyle karşı karşıya kalan köpeklerin mutluluğu yüzlerinden okunuyordu.
Çocuklar Bal’ı severek ona dokunarak korkularını yeniyorlar.
fotoğraf 3
Kokteyl sonrası oyuncularla toplu fotoğraf çekildi.

İÇİMDE HİPPİ OLMA İSTEĞİ

images

Liseyi bitirip de büyük iş adamı olma hayali ile Cağaloğlun’da ofis açıp matbaa işleri yaptığım dönemlerdi.

Şimdilerde olduğu gibi matbaalar komplike değiller.  Baskı makinesi var ama kalıpçısı farklı yerde, film çekimi yapan başka yerde, grafik desen bambaşka yerde. Yani anlayacağınız bir broşür bastıracaksanız kapı kapı dolaşıyorsunuz oldukça zahmetli meşe katli bir iş yani.

Benim de çalıştığım matbaa (sadece baskı makinesi olan yer)  Sultanahmet’ten aşağıya yürüyorsun Cankurtaran semtinde, bu matbaanın kalıpçısı da Baba-ı ali yokuşunda (İstanbul’u bilenler için söyleyelim İstanbul valiliğine yakın).

Öyle 70×100 ebadında baskı yapacak makinesi olan da sayılı, benim çalıştığım yer Allah’tan diyorum 50×70 baskı yapıyor. Matbaa kendi basacağı işin kalıbını gelip kalıpçıdan almıyor iş senin ya sen gidip takip edip alacaksın o kalıpları matbaaya teslim edeceksin. Neyse konuya gelelim.

İşte ben sık sık bu kalıpçıdan kalıpları alıp o uzun meşakkatli yolu elimde 50×70 ebadında kurşun kalıpları taşıyarak Sultanahmet meydanından aşağıya yürüyordum. Benim için en güzel tarafı meğer her insana nasip olmayacak “Hippi” denilen o güzel insanların arasından geçmekmiş meğer.

Onlar kızlı erkekli Sultanahmet meydanının etrafını çeviren parlarda gece gündüz demeden yatıyorlar, eğleniyorlardı.  Bazen gece çalışmak zorunda kaldığım da onların neşeli hayatlarına daha çok şahitlik ediyordum.

Türk basının da o zamanların masa başı haberciliği dediğimiz  haberler çıkıyor, komik haberlerin yanında bu insanları kötüleyen bir çok haberlere de yer veriliyordu.

Kurşun kalıpların ağırlığından sık sık durup dinlendiğim de yorgunluğumu onları seyrederek giderirdim. O zamanlar bilememiş onların yaşama bakışında ki güzelliği.

Şimdiler ise içimde HİPPİ olma isteği.

Hippi: “yaşam tarzı, aslında bugünkü mutlak retçiliğin temellerini atan bir oluşumdur. Dünyanın, üzerindeki tüm bitki, hayvan ve insanlara ait olduğunu kabul eden apolitik bir görüştür. Kendilerine asla sınır koymayan, var olan tüm yetkilileri reddeden, komün hayatını savunan özgürlükçü bir harekettir.” (1)

Fedai Çakır

20 Mayıs 2016, İstanbul

 

1- https://tr.wikipedia.org/wiki/Hippi

 

 

 

Sokak Köpekleri Bal ile Betty Filmi 27 Mayıs’da sinemalarda

Sokak Köpekleri Bal ile Betty 27 mayıs tarihinde bütün Türkiyede vizyon da
Sokak Köpekleri Bal ile Betty 27 mayıs tarihinde bütün Türkiyede vizyon da

Sokak Köpekleri Bal ile Betty Çocuk filmi 27 Mayıs 2016 tarihinde bütün Türkiye’de sinemalarda vizyona girecegi açıklandı. Film için okullara indirimli bilet imkanı özel olarak sağlanıyor. Bunun dışın da film’in köpeklerini ve oyuncularınıda okulunuza davet edebiliyorsunuz.

OKULLARDAN TOPLU GÖSTERİM VE İNDİRİMLİ BİLET

Okulların toplu gösterime gitmek ve özel indirim talep etmeleri için aşağıda ki telefonlardan arkadaşlara ulaşabilirler.


Dr. Haydar Dulkadiroğu: 0542 310 61 34
Doğuşhan Çakır: 0532 573 41 28
Koordinasyon / Watsapp: 0538 453 98 68

İHTİYAÇ SAHİBİ 100 ÇOCUĞU SEN SİNEMAYA GÖTÜR

oKULLARDAN TOPLU SİNEMAYA GÖTÜRME

Bize ulaşmak için:

Dr. Haydar Dulkadiroğu: 0542 310 61 34
Doğuşhan Çakır: 0532 573 41 28
Koordinasyon / Watsapp: 0538 453 98 68

Sokak Köpekleri Bal ile Betty Fragman

Sokak Köpekleri Bal ile Betty Çocuk Filmi Afiş

Sokak Köpekleri Bal ile Betty Afiş
Sokak Köpekleri Bal ile Betty Afiş
Sokak Köpekleri Bal ile Betty Afiş
Sokak Köpekleri Bal ile Betty Afiş

YAŞLI DEMEK ELDEN AYAKTAN DÜŞMÜŞ DEMEK DEĞİL

Fotoğrah temsili olarak internet ortamından alınmıştır.
Fotoğrah temsili olarak internet ortamından alınmıştır.

Toplu taşıma aracına binenler bilir araçlarda sık sık olmasa da ara ara bazı anonslar yapılır. “İnenlere yol verin” “Yaşlı ve hamile kadınlara öncelikli yer verilmesi” gibi.

Bu anonslara eklemek mi gerekir acaba yaşlı demek “Elden ayaktan düşmüş, hareket edemeyen demek değildir” diye.

Çocukların yetişmesinde annenin tavır ve davranışları çok önemli. Son yıllarda toplu taşıma araçlarında gözlemlediğim konulardan biri. Kadınların kendilerine oturacak yer edinmesi ve yanında ki çocuğuna yer edinmesi durumunda büyük erkek yada kadın gelmiş olsa da çocuğuna “kalk yavrum büyüğün otursun” kelimelerini kullanmadıklarını üzülerek görüyorum.

Mecidiyeköy’den  bindiğim otobüste 50’li yaşlarda ve 50’li yaşların üstünde bir çok kadın ve erkek ayakta seyahat ederken, 15 – 30 yaş arası bir çok genç oturmaktaydı.

Ben annem ve babamın yanında asla otobüste oturamazdım, illa yaşı büyük insanlar olurdu otobüste, hem o zamanlar bu kadar lüks, rahat edebileceğin toplu taşıma araçları da yoktu. Ben oturmaya kalksam başta annem sonra babam bana kesinlikle kızarlardı.

Peki ne odluda gençlik bu kadar duyarsız, umursamaz ve görmezden gelen tavırlar içinde.

Bir arkadaşım anlatıyor. “En arka koltuk da bir kadın yanında çocuğu ile oturuyor. Başka kadın oturacak bulamıyor ve ayakta insanlar olduğu için kadına yaklaşıyor  diyor ki; “çocuğu kucağınıza aslanızda otursam” diğer kadından cevap “ama burası iki kişilik”.

Günümüz gençlerimizin bu halde olması biz yetişkinlerin marifeti olduğunu düşünüyorum. Sadece toplu araçlarda değil ki her konuda gençlerimizi yetiştirirken eksiklerimiz es geçtiğimiz yönlerimiz var. Bizler çocuk yetiştirmeyi;

  • Çocuğunun karnının doyması
  • Cep telefonunun faturasını ödemek yada kontür almak,
  • Cebine harçlık koymak,
  • Yarış atı gibi sınavlara girmesi için gerekli eğitim denen eğitimsiz düzene adapte etmek gibi algılamışız.

Ahlak nedir?, Örf ve Adet nedir? ve Saygı nedir? bilmeyen bir gençliğin varlığı “Türk Varlığına” armağan olsun.

Toplu taşıma araçlarında sürekli konuşup, bütün araç içinde olanların o konuşanın dertlerini yada geyik muhabbetini dinlemek zorunda kalmasına ne demeli. Bir anons da bu görgüsüz, kural bilmeyenler  için de yapılmalı.

Toplu taşıma araçlarında mecburi, acil bir durum olmadığı zamanlar telefonla konuşmak araçtaki insanlara saygısızlıktır” diye.

Saygıyı uzakta arama, saygı önce aile içinde başlar sonra toplumun diğer katmanlarında devam eder.

Sevgi ve saygı ile kalın.

Fedai Çakır

29 Nisan 2016, İstanbul

ZENGİNİN AKBİLİ

istanbulkart-2

İstanbul gibi metropol şehirlerde yaşamlarının nasıl geçtiğini ve nasıl insanların yaşamları olduğunu bir çoğumuz bilemeden yaşar tüketiriz.

İstanbul çok çok fakir insanları da bulundururu bünyesin de ve başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz minti milyonerleri de. Ne zengin fakirin farkındadır pek, nede fakirin zengin. Her insan sanki kendine biçilmiş bir yaşam hikayesini yaşamak için bir şeyler yapıp gider bu şehirde. Belki de birbirinin farkında olsaydı bu insanlar daha yaşanır olurdu şehir.

Zenginin parası züğürdün çenesini yorar” ata sözüne örnek olacak bir hikaye anlatacağım size. Biraz çenemiz yorulsun diye.

Geçenlerde ülke adı vermeyeceğim İstanbul’a ziyarete gelen bir Avrupa devletinin şehircilik bakanı ile yine başka bir Avrupa devletinin Cihangir yokuşun da bulunan konsolosluğunda bir davete gittim.

İçerisi zenginlik kokan, beyaz perdede dünyanın en lüks otomobillerinin logosunun yansıdığı bir ortama girmiştim. Önden iki sıra protokol’e ayrılmıştı. Bende ikinci sıraya yerleştim. Birinci sıra dolmuş ama ikinci sıra dolmamıştı. Arka sıralar tamamen dolu zaten belli sınırlı sayıda davetlinin olduğu bir etkinlikti.

Ön sırada protokollerin arkasında kredi kartı gibi bir şey yerde duruyordu, dikkatlice baktım. Tekrar baktım.. İçimden.

  • Yok ya değildir
  • Hadi canım değildir
  • Ama o be valla o her gün kullandığından
  • Gerçekten ona benziyor tanıdık dost bu

Eğildim yerden aldım ve yüzünü çevirdim. İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin toplu taşıma için sattığı “İstanbul Kart” (Eskiden Akbil) değil mli?

Ne yapacağımı bilemeden şöyle bakındım, o sırada görevli gençlerle göz göze geldim ve onlara dönerek gayri ihtiyari “bu kimin diye de sorulmaz ki şimdi” dedim. Gençlerden biri valla sorulmaz dedi bir kahkaha attı sessizce diğeri de içi dolumudur onun dedi.

Çaresizce kartı ceketimin iç çepine koydum.

Birkaç saat sonra Eminönü’nde çok güzel bir lokantada heyet olarak yemek yedik ve ben heyetten ayrıldım. Otobüs durağının yolunu tuttum. Tam İstanbul kartımı çıkarıp basacaktım ki aklıma geldi. Hemen ceketimin cebine gitti elim. Çıkardım bastım.

Dit dit gulu gulu ses çıkardı ve rakam yazıldı.

Kalan bakiye: 82 TL

Bir kez daha anladım ki hayat adil değil, hayat ve yaşam hakkı hiçte eşit değil, gelir düzeyi de hiçte birbirine yakın değil.

Fakir 5 TL 10 TL doldurup ay sonunu getirirken, zenginin Akbil’i de zengin.

Birazdan bu yazımı yazıp gazeteye mail attıktan sonra çıkıp biraz dolaşacağım. Zenginin Akbil’ine Dit dit gulu gulu ses çıkardıracağım.

Fedai Çakır

25 Niasan 2016, İstanbul

balilebetty

 

 

HER ŞEYİ ABARTMAYA MEYİLLİYİZ

Bafra sokaklarından kutu içinde dünyalar güzeli bir can

Malum siyaset, futbol deyince toplum olarak abartılı bir taraftarlık, siyasi görüş belirtmeler, en çok da ben bilirim havası toplumun her kesimine yaygın şekilde hakim olduğunu herkes ufak bir gözlemleme ile anlar.

Neden ise düşüncelerimizin sahibi biz olacağımıza sanki düşünceler bizim sahibimiz gibidir. Futbolda takım tutmanın fanatikliği belli oranda anlamaktayım Çocuklukta gelişir Galatasaraylı olmak (Galatasaraylı olduğumdan direk bu takımı telaffuz etmemde yazının bire bir anlamak istediğini işaret ediyor). Fakat siyaset öylemi çoğu zaman gençlik yıllarında yada daha sonrasında bizlerin düşüncelerinde hasıl olur ve benimsediğimiz görüşü savunuruz. Lakin ne olursa olsun siyasette yanlış olan görüş ister kendimize yakın olan görüşte olsun yada başka görüşte olsun insanlar yanlışa karşı ortak duruş sergileyeceğine tam tersine siyasi görüşüm emretti diye o görüşün yanında savunmaya geçmektedir. Fanatizm gibi siyaset yapılmaktadır.

Bilenler bilir ben uzun zamandır siyaset yazılarını yazmayı bıraktım, bu yazımda bir siyasi yazı değil anlatmak istediğim işte bu takım tutma ruhu ve siyasi parti tutma ruhunun ayrımcı yapısı hayvan severler tarafında da oluşmuş durumdadır.  Hiçbir konuyu sağ duyu, akıl ve vicdanla bakmadığımız gibi bu konuda da bir taraftan bakmaya devam ediyor adete hayvan sevme konusunda da bir eksi artı oluşmuş nötr ortak buluşma noktası oluşmamış maalesef.

Bunun en güzel örneğini siyasi ve futbol örneklerinin sergilendiği sosyal medyada görmek mümkün.  Nasıl A partinin paylaşımına B partidekiler küfür hakaret ve acımasızca eleştiriler de bulunuyorsa, nasıl bir futbol takımın taraftarı diğer futbol taraftarını acımazsıca eleştirip, hakarete varan yazılarla söylemlerle karşılık veriyorsa hayvan severler arasıda da bu durum böyle olmuş.

Bir evcil hayvan grubunda bir paylaşımda bulunuyorum. Kutu içerinde tavukçunun önünde uyumuş bir köpeğin fotoğrafı. Not yazıyorum paylaşımda “Kutu kutu pense bu bi güzel yense.. Bafra sokaklarından tavukçunun önü. Tavukçunun bakımı ve himayesinde.Tek gözle de beni seyrediyor.” diye

13043343_1754992521411302_5799013873204077152_n

Bir yorum geliyor altına şu şekilde yazıyor. “Yapıyorsun bi iyilik hakkini ver bari. Çok mu? zor güzel bi yuva hazırlamak. Yinede Allah razı olsun.”

Bu güzel köpeğe yuva hazırlamak elbette zor değil lakin köpek tavukçuyu ve orada ki esnafı zaten kendine yuva bellemiş oradan yıllarca ayrılmıyor. Kaldı ki köpeğin doğasında bir yeri mekan bellemek ve orayı koruyup kollamak var.

Yukarıda ki yorumu yazan arkadaş aslında yorumda bana göre gereksiz ama yinede acımasız olmayan bir yorum yazmış. Bir çok kişi sadece kişisel duygu yüküyle acımasız yorumlar da bulunabiliyor. Bunun da nedeni bana göre sosyal medyada çok fazla hayvanlara şiddet videolarının yer alması. İnsanlar sokakların hayvanlar için tamamen güvenilir olmadığı yönde düşünüyor. Halbuki bütün insanlar esnaflar kötü değil ve sokaklarda bu canlarla yaşayan, onlara bakan güzel insanlar var.

Kişisel olarak sokak hayvanları konunda;

  • Kısırlaştırmaya karşı değilim, aşırı üremenin daha çok telef olan sokak hayvanlarına yol açaçagını düşünüyorum. Tabi ki bu üremenin tamamen olmasın soyları tükensin anlamında anlaşılmasın.
  • Barınaklara da karşı değilim, ama bu barınakların hepinsin düzgün olduğu her barınakta düzgün işler yapıldığı anlamına gelmiyor. Barınakların iyileştirilmesi, mümkünse gönüllülerle ortak işletilmesi,sadece rehabilitasyon ve tedavi amaçlı olması bir hayvan hapishanesi olmamsının sağlanmasının gerektiğine inanıyorum.
  • Hayvanların sahiplendirilmesine karşı değilim, aslında özellikle köpeklerin serbest alanlarda istedikleri gibi özgürce yaşamsı taraftarıyım. Bir apartman dairesin de hapis olmuş köpekler yerine sokaklarda temiz sağlıklı koşullarda yaşam hakkı verilmiş, toplum tarafından kabul görmüş hayvan sevgisi ile ortak yaşamamız gerektiğinden yanayım. Var olan koşullarda elbette sahiplenip sokaklarda şiddet yada ölümlerle karşı karşıya kalmamsı için apartmanlara bile razıyım.

 

“Bir film çektim ve sloganımız şu olmuştu. “Sokak hayvanlarını sevmeyebilir siniz ama onlara yaşam hakkı  vermelisiniz.”

 

Sokaklarda hayvanların insanlar ile yaşayabilmesi, özgürce sağlıklı ve beslenme imkanlarını sağlanması için önce birbirimizi sevmekle, sonra hayvanları ve bütün canlıları sevmekle olacaktır. Ama öncesin de birbirimize hoş görü, saygı ve eleştirmeden de anlamaya çalışmakla olacaktır.

 

Fikirlerinize katılmıyor olabilirim, sizde bana katılmıyor olabilirsiniz ama en az sizin kadar sokak hayvanlarını seviyor ve onlara yaşam hakkı verilmesi için mücadele ediyorum.

 

Son söz Goethe’den gelsin; “Bir semtin sokak hayvanları, sizden kaçmıyorsa orada yaşayın. Çünkü komşularınız güzel insanlardır.”

 

 

Fedai Çakır

18 Nisan 2014, İstanbul

 

 

GÜLMEKTEN BAŞKA ŞEY SEYRETMİYORUZ

sokak kopekleri bal ile betty

Ağustos ayında çekimlerini tamamladığım “Sokak Köpekleri Bal ile Betty” filminin mayıs ayının son haftasın da vizyona gireceğini sizlere müjdelemek isterim. Film için daha geniş bilgi almak ister iseniz internet sitemizi ziyaret edebilirsiniz. http://sokakkopekleribalilebetty.com

Çalışmanın emeğin sonucuna inanan ben, film’in jeneriğini hazırlarken fark ettim ki Film’e çok insanın eli değmişti. Ve bu insanların hiç biri menfaat gözetmeden bu işi yapmıştı ki bu çok öneli bir konu. Menfaat kayırmadan bu kadar çok insanın bir araya gelmesi artık Türkiye’mizde hemen hemen imkansız gibi bir şey.  Eskilerin imece usulü dedikleri bu olayı biz çocuklar ve hayvanların etrafında toplanarak bu filmde yapmışız.

Ben bir çocuk filmi çektim, Türkiye’de bir ilki de yaptım film de başrollerde hayvanlar ve çocuklar var. Yetişkinler aslında yardımcı rollerdeler. Peki seyredilir mi? Bekleyip göreceğiz. Tabi bekleyeceğiz derken biz film çekimi sırasında yaptığımız gibi bu aşamada da imece usulü çalışmaya devam edeceğiz. Özellikle ana sınıfları ve ilk öğretim sınıflarının bu filme toplu gösterime gitmeleri için çalışacağız. Toplu gösterimlere giden okullara köpeklerimizle ziyarete gideceğiz. Tabi bizi kabul ederlerse. Hayvan sevgisini, arkadaşlık, dostluk, paylaşma ve aile olma sevgisini ülkenin her yerine taşıyacağız. Yada taşımaya çalışacağız.  Bu imece’nin içerinse sizleri de bekliyoruz. Hadi bir EL de siz atın filmimize.

Bizim filmimiz konusunun değişikliği, Türkiye’de bir ilk olması ve kimsenin ticari kaygılarla çocuk sineması yapmamsı gibi nedenlerden dolayı vizyona girme şansı yakaladı. Lakin bir çok güzel iş ya vizyona girme şansı yakalamıyor yada gişede batıp gidiyor.

İşin içine girince şahitlikleriniz artıyor. Benim de öyle oldu. Bol bol seviyeli seviyesiz komedi filmleri çekilme furyasında olan bir Türk sineması var. Sinema sektörünün içinde olan kişiler sinema izleyicisinin KOMEDİ dışında hiçbir şey izlenmiyor sanıyor. Bu nedenle herkes bir komedi filmidir tutturmuş gidiyor.

Bir dönemler salonlar kapanmış, sinema ülkemizde bitme noktasına kadar gelmişti. Bu noktanın öncesinde de seviyesiz seks komedileri almış başını gidiyordu. Önce izlendiler sonrasında ise var olan kaliteli sinema izleyicisini de küstürdüler.

Sinemadan vazgeçmeyecek bir izleyicinin olduğunu kabul etmek gerek, lakin bu izleyicisi de şu an küsme noktasındalar. İstedikleri kalitede olan filmler salonlarda yer bulamıyor bulanlar ise birkaç gün içinde gösterimden kalkıyor.

Tamam gülelim gülmesinde sonrasın da sinema izleyicisini bu kalite yoksunu filmlerle küstürüp kendi acınası halimize gülmeyelim.

Kabule etmek lazım çok kaliteli komedi filmleri de var ama sırf izleniyor diye kalite yoksunu komedi filmi çekimleri hayli çogaldı.

Sanmayın ki izleyici “Gülmekten başka şey seyretmiyor.”

 

Fedai Çakır

11 Nisan 2016, İstanbul

balilebetty

 

Bilginin Buluştuğu Adres