Etiket arşivi: seçim

YURT DIŞINDA YAŞAYANLAR TÜRKİYE İÇİN OY KULLANMASIN

Hayda nerden çıktı bu  dediğinizi duyar oldum. Başlık biraz sert olmuş olabilir, yazının okunması ve bu konu üzerinde düşünmeye teşvik olması bakımından bu başlık önemliydi elbette.

Bir ülkenin yöntemi için oy kullanmak o ülkenin yönetiminde söz sahibi olmak demek, sizi temsil edecek partinin ürettiği siyasete bakarsınız, sizi temsil edecek liderlerin söylemlerine ve bölgenizi temsil edecek milletvekili adayının kişiliğine vs bakarsınız. Yada bakıyor olmalısınız.

Netice olarak bu parti, lider ve kişiler meclise gelip sizin yaşadığınız coğrafyayının yaşanacak yer yapmasını beklersiniz. Netice olarak onlar; sizi ekonomik, sosyal hakları olan, adaletli ve güven için de yaşayacağınız bir ülke isteğinizi yerine getirecek üç saç ayağı oluşturmaktadır. (parti, lider ve vekil)

Bu üçlünün seçilmesin de yani bizi yönetecek parti, lider ve vekillerin seçilmesin de, bu ülkeye yılda on – on beş gün gelip tatil gibi gezen insanların da söz sahibi olup oy kullanması ne kadar doğrudur.

Bu insanların bir çoğu maalesef işleri, pozisyonları, ekonomik nedenlerinden dolayı yılda bir kere bile gelemediğini de unutmak lazım.

Sosyal medyanın yaygınlaşması ile yurt dışın da yaşayan akrabalarımızın yaşamlarından ve düşünce yapılarının nasıl olduğunu yaptıkları paylaşımlardan haberdar olur olduk.

Kilometrelerce uzakta taaaa Amerika’da yaşayan kuzenlerimin yaşadığım ülkenin sorunlarından bi habersiz ülkemi eleştirmesine mi yanayım yoksa benle aynı hakka sahip olup da kendisinin yaşamadığı ama benim yaşadığım ülkenin siyasetinde söz sahibi olup benim aynı haklara sahip olmasına mı yanayım.

Birkaç yıl da Türkiye’ye izne gelen, otoban, köyünün ve kasabasının dışın da bir yer görmeyen Almanya’da yaşayan kuzenlerimin Türkiye’yi güllük gülistanlık sanmasına mı yanayım yoksa onunda bu ülkenin yönetimin de benimle aynı haklara sahip olmasına mı yanayım.

Hele Avrupa’nın özgülük dünyasın da özgürlük oksijeninden sarhoş olup benim yaşadığım toprakların da özgür, yaşanır sanan ve Türkiye üzerinde ahkam kesen bir kesimimin varlığını unutmak istiyorum.

Protesto hakkını Avrupa topraklarında özgürce kullanan Türk toplumu, Türkiye’de de bu  haklarını insanların kullanıldığını sanıyor, Avrupa mahkemelerin de hakkını arayan bu toplum Türkiye’de yapılan devasa adalet sarayların da adalet var sanıyorlar.  Belli elit kesimin yaşantısını anlatan dizleri EURO kanallarından izleyip bir çok insanın 300 Euro’dan aşağıda çalıştığını bilmiyor ve  Türk ekonominsin süper olduğunu sanıyor.

Yurt dışın da yaşayanlar oy kullansınlar seçme ve seçilme hakları olsun. Lakin bu haklar hangi ülkede ikametgah ediyorlar ise o ülkede olsun. Çünkü onlar o ülkede yaşıyorlar ve o ülkede verecekleri oylar onların yaşamlarını doğrudan etkileyecek.

Avusturya’da sağcı ırkçı tabir edebileceğimiz bir partinin oylarının arttığı anketlerde ve bir önceki seçimlerde aldığı oy ile biliyoruz.  Avusturya’da yaşayan 300 bin Türk’ün orada yaşamını doğrudan etkileyecek olan bu gelişmeye karşı orada yaşayanların duyarsız kalmayıp gidip oylarını kullanmalılar. Gelecekte orada yaşanacak olumsuzluklardan Türkiye’de yaşayanlar değil orada yaşayanlar etkilenecektir.

İşte senin verdiğin “oy” ile ben etkileniyorum, benim nasıl yaşamam gerektiğine karar verecek oylamada  “oy”’u ben vereyim.

Üstelik yurt dışın da yaşayanların hepsi işçi olarak gitmemiştir, içlerinde bu ülkeye düşman kesilmiş baya bir kesim de var.

Yurt dışın da yaşayanlar oy kullansın yada kullanmasına okuyucular olarak sizler karar vereceksiniz. Yasal olarak zaten oy kullanılıyor. Sadece dikkat çekmek istedim.

Şöyle düşünün birde ben Türkiye’de İstanbul’da yaşıyorum ama aslen Giresunluyum, Giresun belediyesinin başkanı kim olacak söz sahibi olamıyorum, neden çünkü Giresun asıl yaşam yerim değil.

Yazdıklarımı doğru bulmayabilir, katılmayabilirsiniz, farklı görüşlerde olabiliriz, sizlerde fikirlerinizi söyleyin beni ikna edin yada yazıyı okunca siz ikna olun yada olmayın.

Son söz Cenap Şahabettin’in den gelsin.

“Niçin mi fikir değiştiriyorum? Çünkü ben fikirlerimin sahibiyim; kölesi değil!”

 

Fedai Çakır

7 Ekim 2015, İstanbul

HER İNSANA İKİNCİ BİR ŞANS VERİLMELİ Mİ?

Önümüzde seçimler var ve yine vatandaş takım tutar gibi parti tutup ülkenin kaderini aman benim takımın yensinde 1-0 olsun benim takımım olsun mantığı ile oy kullanmaya gidecek.

seçim2

“ben fikirlerimin değil fikirler benimdir”

Bırakın artık bir şeyler sizin sahibiniz olmasın siz bir şeylerin sahibi olun, düşüncelerinizle, fikirlerinizle, taviz vermeksizin namustan ahlaktan bir şeyleri değiştirin artık. Gelecek çocuklarımızın unutmayalım.

Siyaset yapmadan, parti gözetmeden bu güzel ülkem de olması gerekenleri sıralamaya çalışacağım, belki unuttuklarım da olacaktır artık onları da siz ekleyin lütfen.

Benim hayalimde olması gereken Türkiye’m:

  • Seyahat özgürlüğümüz olmalı ve bunun önünde engel olan petrol fiyatlarını düşürmek gerekiyor. Bunun için ne gerekiyorsa yapılmalı. Toplu taşıma ücretleri 50 kuruşu aşmamalı. Unutmamalı devletin amacı halkı işine, evine, okuluna vs ulaştırmakla mükelleftir. Otobüslerin tamir ve yenileme masraflarını karşılayacak kadar bir ücret almalı yani ticaret yapmamalı. İnsanların mecburen bindiği toplu ulaşımdan devlet ticaret yapmamalı.
  • Taşeron işçi çalıştırılmasına son verilmeli. Her çalışan ihaleyi başka bir şirket kazanınca işini kaybetme korkusu ile yaşamamalı, aynı işi başka işverende (yada devlette) çalışanın yarısı bir maaş ile çalışmamalı, sosyal haklarını, sendikalaşma haklarını elerinden almamalı. Fakat çöplerin toplanamayıp da taşeron işçi çalıştıran belediyeler de olduğu gibi yönetim zaaflarının da önüne geçilmeli. Başta belediye ve devlet dairelerine kolay işçi alımın yolu açılmalı siyasi kadrolaşmalardan da uzak durarak tabi.
  • Emeklilik yaşının en az bir 5 yıl daha erken yaşa çekilmeli ve insanların emekli olduğun da biraz rahat yaşamalarının önü açılmalı, günümüzde emekli olanların çoğunun hastane kapılarında sağlık sorunları ile uğraştığını hepimiz şahit oluyoruz. Çağdaş ülkelerin emeklileri dünya turuna çıkarken bizim emeklimiz bir şehirden diğer şehirdeki torunlarına gidecek parayı bulamıyor. Emekli maaşlarının yüksek olmasının önü açılmalı.
  • Eğitim sisteminden siyasi ellerin hemen geri çekilmesi ve mümkünse siyasilerin veli olarak bile okullara adım atmasının önü kesilmeli. Eğitim kaliteli, hedefe yönelik olmalı, örgencinin çok zamanının yok olmasının önüne geçilmeli, örgenciye okul dışında sosyal yaşam için zaman kalmalı bunun için eğitim sürelerinin daha az ama yeterli olması sağlanmalı. Mezun olunan bölümlerin direkt iş bulmaya yönelik olmalı mezunları kurs, sertifika ve sınavlara sokmanın olmamsı gerekmektedir.
  • Tarım, hayvancılık için gerekli yatırımların önü açılmalı, gerekirse devlet kamulaştırma ile yeniden mera alanlarını oluşturmalı, hızla tarım alanlarına yapılan yapılaşmanın önüne geçilmeli, kendi kendine yeten ülke durumuna yeniden geri dönülmeli.
  • Adalet sisteminde yıllardır olan adaletsizliğin önüne geçilmeli. Adaletsizlik duygusu toplumun huzurunu, devletine güveni yok etmektedir. İnsanlar kendi adaleti kendi arar olmamalı.
  • Konut, barınma özellikle büyük şehirlerde büyük sıkıntı olmaya devam ediyor ve aileler kazançların neredeyse 1/3 ünü kira için harcıyor. Birden fazla evi olanların ve bu kişilerin konut almalarının önüne ağır yaptırımlar olmalı, vergilerle ağırlaştırılmalı. Konut ihtiyaç için alınmalı yatırım olma durumundan çıkarılmalı. İnsanların en büyük kaygısıdır; barınamamak, açık da kalmak yada sağlıksız koşullarda aileleri ile yaşatmak.
  • Su, elektrik, yakıt (doğalgaz, kömür vs) bunlar insanların yaşamak için mecbur oldukları olmazsa olamazlarıdır. Devletin bu giderlerden mümkünse hiç para almamalı yada almak zorunda ise vergi yada özel sektör kazazsın diye hizmet bedeli almamalı. Bunlar vatandaşın en doğal hakları olmalı.
  • Eğitim tamamen ücretsiz olmalı, ilk öğretimden tutun da üniversiteye kadar tüm eğitim eşit şekilde tüm gençlere, çocuklara verilmeli. Okullar arasında ki kalite farkının yok olması gerekmektedir. Her örgenci kendine yakın okulda aynı kalitede eğitimi almalıdır. Servis ve yolda geçen zamanı örgencinin sosyal yaşamı, kitap okuması, arkadaşlarına ve ailelerine kalmalıdır.
  • Askari ücretle çalışan yada vasıfsız dediğimiz insanların üzerinden gelir vergisi vs gibi vergiler alınmamalı, bu insanlar daha hızlı, çabuk iş bulması için bunların gerekirse sigorta gibi bedelleri devlet tarafından karşılanmalı. Böylece daha hızlı iş imkanları olacaktır aç ve açık da kalmayacaklardır.
  • Devlet içinde müdürlük, makam saltanıta son verilmeli, devlet en büyük tasarrufu yapmalı, yerli malzeme, yerli araç kullanımı teşvik edilmeli, özel ayrıcalıklı statüler kaldırılmalı.
  • Küçük esnaf’tan hiçbir vergi alınmamalı, zaten satışlarından kdv vs adı altında alınıyor. Stopaj, gelir vergisi adı altında vergiler alınmamalı. Böylece esnafın daha hızlı yaşamasına büyük kurumlar altında ezilip dükkanının kapatmasının hatta kapattıktan sonra ise vergi borçları ile cebelleşmesinin önüne geçilmeli.
  • 12 Eylül ihtilallinden sonra asker sorgusu nerden buldun demeden silahları halktan toplamıştı, yine toplum barışı için genel af çıkarılmalı. Soru sorulmadan silahların teslim edilmesi sağlanmalı. Fakat bunu yapmadan öncede bu aftan sonra ağır cezaların yasalarının da çıkması lazım. Yani aftan sonra tekrarlayanlara ağır cezalar olmalı. Yaralar sarılmalı.
  • Vergi, elektrik, su vs aklınıza gelen tüm borçların silinip hayatın yeniden başlanmasını sağlanmalı. Batmış zor durumda olan her insana yeni bir şans verilmeli.

Ülke olarak her şeyde sıfırdan başlamalı, açılarımız, yaralarımız sarılmalı. Her alanda her insana yeni ikinci bir şans verilmeli/vermeliyiz.

Sayfalar yetse; o kadar çok yazılacaklar var ki, bu kadarını bile yapabilsek Türkiye’m de her şey daha güzel olacak…

 

 

Fedai Çakır

19 Nisan 2015, İstanbul