Etiket arşivi: Tarih

BİR KİŞİ DE OKUSA ÖNEMLİDİR EVLAT

Zaman zaman bunalıp da bu şehirden kaçsam gitsem dediğiniz elbette olmuştur. Çok daha bunalınca bu ülkeyi terk etsem mi? dediğiniz de olmuştur. Sizin olmadıysa da benim olmuştur.

Nedir yaşadığımız bu şehirden yada ülkeden gitsem dedirten duygular.

  • Ekonomik sebepler,
  • Hayat pahalılığı,
  • Ülkenin politik durumları,
  • Bir arada yaşadığın insanların davranış ve hareket şekilleri.

Bu şehirden gitmeme neden olan duygularımın başında en çok da “Bir arada yaşadığın insanların davranış ve hareket şekilleri.” Etken oluyor. İkinci neden ise hayatın pahalı olması. Lakin iş konusundan bağımlı olduğum şehrimi terk edemiyorum tabi.

Ama zaman zaman öyle hey heylerim geliyor ki bütün gemileri yakıp gidesim geliyor bu ülkeden. Ülkeden evet şehir değiştirmek beni rahatlatmayacak hal alıyor.

Yaşadığımız alanı şekillendiren biz insanlarız. Öncelikle yaşadığımız evimiz de başlar şekillendirme. O evde yetişen çocuklar sokağa çıkıp mahallenizi şekillendirir, sonrasında ise şehri şekillendirmeye ve son olarak da ülkemizi şekillendiririz.

Yani kısaca yaşamın da ülkenin  de temelini insan oluşturuyor, bu da insan davranışlarından ibaret.

Bu ülkeden girmeme en çok da tabi ki bir arada yaşadığım toplumda ki insanların davranış şekilleri ve siyasi otorite etken oluyor.

Peki nedir beni bu kadar rahatsız eden ve doğup büyüdüğüm, köklerimin olduğu bu ülkeyi terk ettirecek kadar olan nedenler?.

  • Hoşgörüsünü kaybetmiş bir insanlar sürüsü,
  • Adalet olmayışı,
  • Kutuplaşmaların artması ve öteleştirmeler,
  • Para kazanmanın her manevi ve ahlaki duygudan önce gelişini düşünen insanlar,
  • Maddiyatçı ve ahlaki değerlerini yitirmiş insanlar,
  • Kendinden başka hiçbir canlıya yaşam hakkı vermeyen toplumsal yapının çoğunluğu,
  • Tarihi çevreye, doğal çevreyi korumayan ve talan eden anlayış,
  • Sanatı, edebiyatı, Tiyatroyu önemsemeyen olmasa da olur diyenler,
  • Okumayı red eden sadece televizyon ağız ile sürekli yorum yapıp konuşan çok bilmiş insanlar,
  • Sürekli din odaklı konuşup hayatın sadece din ve çevresinde olduğunu düşünen ama yeterince din’i bilgisi olmayan insanlar,
  • …… saymakla bitmeyen bir çok neden

Peki gidebiliyor muyum bu ülkeden elbette hayır.

Üniversitede okuyan oğlum baba ben yurt dışına gidip yerleşmek istiyorum dediğin de bu yazdıklarım aklıma gelmişti nasıl cevap vermeliydim. Hem kendime hem de oğluma bir cevap bulmalıydım gitmemek için bu toprakları terk etmemek için bir sağlam bir neden var mıydı?.

Gitmek çözüm değil oğul, çeker gidersin gittiğin yerde mutlu olursun yada olmasın ama gitmemelisin. Bu topraklar bizim topraklarımız, bizim yurdumuz, bu insanlar da bizim insanlarımız. Mücadele edeceğiz oğul cahilliklerle de mücadele edeceğiz, bizleri ayrıştırıp/kutuplaştırıp her birimizi bir tarafa atmaya dağıtmaya çalışana anlayışlarla da mücadele edeceğiz.

Sen gidersen, o giderse, bu giderse  bir gün geri dönmek istediğimiz de ana vatanı bulamayız evlat. Hem unutma ki yaşadığımız yeri cennete çeviren de biz insanlarız cehenneme de döndüren biz insanlarız.

“Mücadele edecek alan mı bıraktılar baba, nasıl mücadele edelim baba”

Azına çoğuna bakma, elinden geleni yap az yada çok fark etmez evlat. Benim de çok yapabileceğim bir şey yok elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum evlat.

“sen diyorsun baba okuyan mı var?”

Bir kişi de okusa önemlidir evlat.

 

Fedai Çakır

13 Nisan 2015, İstanbul

Reading_newspaper

 

Tarih Kokan Diyarbakır

Geçenlerde bir iş seyahati için Diyarbakır’ı ziyaret etmem gerekti.

Gittim.

Neden bu güne kadar gitmediğime inanın pişman oldum. Bizler özellikle Büyükşehirde yaşayanlar bizlere televizyonda sunulanın haricinde hiçbir fikrimiz olmadan yaşıyoruz ve ahkam kesiyoruz.
Ben tüm Türkiye’yi karış karış gezmiş biri olarak neden hiç Diyarbakır’a uğramadığımı anlamadım. Bu bizlere sunulanlarla alakalı olabilir miydi ?
Bence öyleydi.
Şimdi diyorum ki hata yapmışım.
Bilmeyenler için birkaç bilgi paylaşmak istiyorum.

Bir keresinde şehir (eski şehir, şu anki merkez) tamamen surlarla çevrili, yani bildiğiniz surlarla kaplı şehrin etrafı. Surlar Bizans döneminde 349 yılında yapılmış, oradaki halkın anlattıklarına göre yapımı 300 yıl sürmüş ve Çin seddinden sonraki en uzun surlarmış, şehre havadan baktığınızda da surlar kalkan balığı şeklinde tasarlanmış, surlardan şehre giriş çıkış 4 kapıdan yapılıyor. Yeni Kapı, Urfa Kapısı, Mardin Kapısı ve Dağ kapısı,

Şehir bir çok medeniyete ev sahipliği yaptığı için her medeniyetten kalma kalıcı eserleri görebilmeniz muhtemel, ben bunlardan fırsat bulup gezebildiklerimi yazmak istiyorum.
Saint George Kilisesi, Arslanlı Çeşme, 27 Sahabe Türbesi, Hz. Ömer döneminde yapılan Ulu Cami (özellikle tavsiye ederim muhteşem), Hasan paşa Han, 4 sütün üzerinde duran Minare ve Ziya Göklap’in evi, tabiki birde surlar üzerine çıkıp şehri izleme şansım oldu.

Benim gördüklerim deve de kulak, şehrin her tarafı tarih kokuyor. Bastığınız her yer medeniyetlerden kalma taşlar vs. Tarihe meraklı olanların özellikle gidip ziyaret etmesi gereken bir bölge,

Yemeklerine gelince hiçbir şey söylemeye gerek yok, esnaf lokantasından en lüks restaurant a kadar en önemli özellikleri çok iyi et kullanıyor olmaları,
Ben gurme değilim fakat şunu söyleyebilirim ki etleri gerçekten muhteşemdi.

Bu şehrin sanayiye ihtiyacı yok,
Bu şehir elinde bulundurduğu değerlerle zaten en büyük potansiyele sahip gözüküyor. Asıl sorun oralara gidemeyenlere Diyarbakır’ı karışık ve kötü gösteren zihniyetlerde, bu şehrin elinde bulundurduğu paha biçilemez turizm değerlerini sağda solda tanıtıyor olsa bu şehre dış ülkelerden ve kendi ülkemizden sayısız insanlar güzellikleri görmek için ziyarete gelirlerdi. Bu konuda Belediye’ye, yerel yönetimlere ve tabiki Diyarbakır lı iş adamlarına büyük rol düşmektedir.

Diyarbakır insanı görebildiğim kadarıyla her Anadolu insanı gibi gayet dürüst ve mert, onların da ortak sıkıntısı bu şehir hakkında servis edilenler, şehir çok fazla göç alıyor bu sebeple Diyarbakır lı bu göçten rahatsız ve bu karışıklığı yapanların göçle birlikte gelenler olduklarını söylüyorlar.

Eğer biraz daha yorum yapmaya kalkarsam iş siyasete girecek bunu da ben istemiyorum. Bu nedenle bu yazıyı okuyan tarihe meraklı ve oraları görmemiş insanlara tek söyleyebileceğim şey;
Korkmayın, gidin gönül rahatlığıyla gezin, dolaşın, afiyetle yiyip için,

Bu şehir ve bu ülke hepimizin,

Oktay ERDEM