Etiket arşivi: cinsel

İçi Boş Spot KAMU SPOTU

Uydu üzerinden yayın yapan yüzlerce yerli kanal mevcut, bunların kimisi o bölge ve yöreye ait olan yerel kanallar, kimileri ise nereye ve kime ait olduğu belli olmayan televizyon kanalları. Kime ait olduğu belli olmayan bu kanallar genelde müzik yayını ve Türk filmleri oynatıyor. Düz mantıkta bakınca sıkıntı yok, ama ticari açıdan bu yayınları yapabilmesi için belli bir miktar bütçeye sahip olmaları gerekmiyor mu ? Peki bu bütçeleri nereden buluyorlardır acaba diye insan düşünüveriyor.

Türkiye’nin büyük televizyon kanallarını izlerken zaman zaman reklam arasında veya programlar başlamadan önce devlet tarafından hazırlanmış “Kamu Spotu” adı altında zorunlu tanıtım yayınları var. Bu yayınların amacı halkı bilinçlendirmek için yapılmaktadır. Sonuç olarak Devletimiz bizlere insan olarak değer verdiğini göstermek için bizi bilgilendirmeye çalışıyor.

Mesela onlardan bir tanesi şöyle;

“Sigarayı bırakmak için televizyonda yayınlanan bir reklam üzerinden haplardan aldım. Tam geçiyormuş derken aslında ……” diye devam eden gerçekte iyileştirmekten çok vücut fonksiyonlarını bozan ilaçlar satılıyormuş.
Kime ait olduğu belli olmayan ve bütçeye ihtiyacı olan bu kanalların nereden bu bütçeyi yarattığı ortaya çıkıyor.

Şimdi bunlarla ilgili şu sorular aklıma geliyor.

Peki bu ilaçların Türkiye ye sokulmasında sağlık bakanlığının rolü ne kadar ?

Kimler neden onay veriyor ?

Eğer onay veriyorsan da insanların bu ilaçları kullanmasında bir sakınca olmadığı anlamına gelmiyormu ?

Diyelim ki onay vermedin neden bu kanallar bu tür cinsel gücü arttırıcı, sigarayı bıraktıran, insanları zayıflatan bu hapları satabiliyorlar ?

Bunlara yayın yasağı getirilemiyormu ?

Benim fikrim bu meselenin de meclise taşınması ve hakkında meclis kararı alınarak bunların üzerine gidilmesidir. İnsanlarımız bazıları para kazansın diye bu ülkede her gün ölümle burun buruna getirtiliyor. Bu kişi ve kurumlar kimse devlet bir an önce onlara ulaşmalı onlara insanların sağlığı ile oynadıkları için gerekli cezai işlemleri uygulamalıdır. “Kamu Spotu” hazırlamayla bu işin önüne geçemezsiniz. Onu hazırlamanı sağlayan ürünleri ülkemize sokmaz isen zaten bu spotu hazırlamana gerek de kalmayacaktır.

Artık bilinçli bir toplum olalım. Bu tür yayın yapan kanallara ve bu ilaçları satanlara pirim vermeyelim. Daha sağlıklı bir nesil yetiştirelim. Tabi bunu yaparken de devleti yanıbaşımızda hissedelim.

Oktay ERDEM

BİR ANNE: “Çok acı çekmiştir kızım, keşke kurşunla öldürselerdi.”

Erkeklerin askerlik anılarını anlatmaya başladığın da bitmek bilmez anılar çıkar. Bir erkeğin askerliği, hayatından alınan en önemli zamanlardır. Hiç tanımadığınız insanlarla bir arada yaşamaya ve çevreniz de var olan insanlara da katlanarak askerliğinizi tamamlamaya çalışırsınız. Asker arkadaşınızı seçme şansınız yoktur, sadece nereye düşmüş iseniz orada olanlarla arkadaş olmak zorundasınızdır.

Benim garip bir askerliğe başlama olayım vardır. Bunları anlatarak sizlerin kafasını şişirmeyeceğim ama uzun süreçten sonra deneme seyirleri yapan bir gemide askerlik yaptığımı söyleyebilirim. Gemimiz yangın söndürme, römork ve torpido toplama görevi olan bir gemiydi. 12 asker 5 astsubay ve 3 subaydan oluşan bu gemide zaman zor geçiyor akşamları olduğunda sohbetler oluyordu.

Okumuş olduğumdan her okumuşu yaptıkları gibi beni de geminin sorumlu çavuşu yapmışlardı. Mersin Tarsuslu bir askerimiz vardı. Adı bende saklı kalsın. Diğer askerler bu askerimize sık sık nasıl eşek kovaladığını anlattırır ve gülerek eğlenen bir topluluktuk o zamanlar. Tabi siz şimdi eşek kovalamanın neresi komik diye düşünebilirsiniz. Bu arkadaş eşek ile cinsel ilişkiye girmek için kovaladığını söylersem farklı düşünmeye başlayacaksınız. Elbette çocuk sayılacak yaşlarda olan bizler için bu gülünecek bir şey gibi geliyordu lakin hiç de gülünecek şeyler olmadığını aklınız yetmeye başladığında anlıyorsunuz.

20 yaşın da genç bir kızın vahşice tecavüz edilip uzuvlarının kesilip yakılmak istenmesi gibi bir vahşeti okuyunca Mersinli asker arkadaşım gözlerimin önüne geldi. Bu arkadaşımız bize o dönemde eşek ile cinsel ilişkiye girmiş olsa bile saf ve masum gelirdi.

Aslında düşündüğün de Türkiye’de cinselliğin tabu oluşu ve bu tip sapkınlığı normalleştirmeye başlamış sanırım. Sanırım diyorum kafalar herkesin karışık belli ki. “Psikiyatri Kliniği” adı altında bir televizyon programı yapıyordum bir zamanlar. Bir profesör psiyatr canlı yayında dağ başında kadın bulamayan cinsel ilişki yaşayamayan bir insanın eşek ile cinsel ilişki yaşaması sapıklık değildir, ama evde eşi var iken eşek’e giden ise ağır hastadır tedaviye ihtiyacı vardır ve toplumdan izole edilmesi gerekir demişti. Tabi bunların canlı yayında denmesi o zamanlar programın hazırlayıp sunan benim için baya zor anlar olmuştu.

Özgecan’a kıyan caninin evli ve kız çocuk babası olduğunu okuyunca işte bu kategoride olan bu caninin toplumdan izole olması gereken ağır sapkınlık da olduğu bellidir.

Peki sapkın olan bu insanları izole etmek yeterlimi yada yaşanan bu olay üzerine toplumun idam cezasının geri getirilmesini istemesi yani idam edilmesi toplumun bu sorunlarını çözecek midir. Elbette çözülmeyecektir.

Toplumun beyinsel yapısını düşünce tarzını değiştirmediği sürece bu ve buna benzer olaylar devam edecektir. Cinselliğin tabu olarak öğretildiği toplumda kadınlar ve erkekler cinselliği yaşayamadığı sürece eşek’e de gider ve içlerinden de bu kadar büyük vahşi sapkınlıkları yapacak insanlar da çıkar.

Elbette ben bir sosyolog, psikiyatr değilim bu sapkın kişilerin ruhsal hallerini bilemem, neden yaptığını da bilemem ama bildiğim bir şey var ki bu tip insanların yetiştiği toplumda aynı ortamda yaşamak istemediğim. Aynı havayı solumak istemediğim. Kanunların yetersizliğinden dolayı suç işlemelerin teşvik eder gibi kanunların olduğu bir ülkede yaşamak istemediğim.

13 yaşında kızla nikah mümkündür diyen insanlarla, bu ABD’de ve Avrupa’da da oluyor diyerek yaşanan vahşeti küçümseyen inanlarla aynı oksijeni de solumak istemiyorum.Acıları siyasallaştırıp bir acıya ağlayan bir acıya sevinen insanları da görmek duymak istemiyorum.

Ben vicdanlı, acıları içinde yaşayan her acıya ortak ağlayan ortak feryat eden bir toplumda yaşamak istiyorum.

İnsanlık; Bir annenin “Çok acı çekmiştir kızım, keşke kurşunla öldürselerdi.” dediği zaman bitmiştir!

 

Fedai Çakır

15 Şubat 2015, İstanbul

KADIN ERKEK EŞİTSİZLİĞİNİN DİLLERDEKİ GÖSTERGELERİ

Kadin ve erkeklerin eşitsizliği bazı toplumlarda daha diller oluşurken kendini göstermeye başlamıştır öyleki , kadının ve erkeğin dokunabileceği nesneler için ön ekler oluşturulmuştur. Örnek olarak Fransızca kullanılan “le , la” ” ve Almanca da kullanılan “der , die ,das ” gibi ön ekler dil bilimciler tarafından bu duruma bağlanmaktadır.
Fransızca da erkek özellik taşıyan nesnelere “le” ,dişi özellik taşıyan nesnelere ise “la” ön eki kullanılır.Bu toplumdaki cinsel iş bölümünün bir sonucu olmalıdır. Ayrıca ünvanlarda ve isimlerde kullanılan “-nese ,-es,-e gibi eklerde bunun göstergesidir.(kont-kontes,baron-barones,dük-düşes).Arapça isimlerdede aynı durum söz konusudur (sabri-sabriye , nuri-nuriye ,ali -aliye)
Çoğu Avrupa ve Hint Avrupa dilerinde durum böyledir ve hatta , üçüncü tekil sahıs ifadelerinde bile cinsellik söz konusudur. (he ,she – his,her ) Kadınların evli veya bekar olmasına görede ayrım vardır (miss,mrs – matmazel,madam -sinyorite,sinyore)
Avrupa,Orta doğu ve uzak Asya da kadın – erkek ayrımı kültürel bir olgudur ki dillerine bile yansımıştır.
Gelelim Türkçe de bu durumun nasıl olduğuna ,Türkçede nesneler dişi ve erkek olarak ayrılmaz.
Kadın -erkek için özel eklerde yoktur,bu bizim tarihten gelen kütürümüzün kadın -erkek eşitliğinin bir göstergesidir.
İslammiyet öncesi türklerde kadın erkeğin tamamlayıcısıdır ,Hakanın buyrukları “Hakan ve hatun buyuruyor ki ” ifedesi ile duyurulurdu, yabancı elçilerin kabulünde hakan ve hatun birlikte bulunurdu .Şölen ve törenlerde hatun hakanın solunda oturur siyasi veya idari konularda fikirlerini beyan ederdi, hatta Mete hanın Çin ile ilk barış antlaşmasını hatunu imzalamıştır.
12. yüzyıl tarihçilerinden ibn Cübeyr, Türk ülkelerinde kadına gösterlen saygıyı hiçbir yerde görmediğini söyler.Arap gezgini ibn Arabsah ” erkekler gibi savaşıyor,kafirlerin üzerine dörtnala at sürüyorlardı.” der.
10. yüzyılın coğrafyacısı al-Balhi kitap al-had va’l-tarih adlı eserinde Türklerde kadının erkeğe eşit olduğunu ,yaşamın her alanında varlığını sürdürdüğünü ve hatta beğendiği erkeğe evlenme bile teklif edebilecek kadar özgür olduğunu yazar.
Buradaki tespitlerimizden Türk toplumundaki kadın erkek eşitliğinin islamla birlikte gerilediği çıkmasın çünkü İslammın indiği toplumda kadın bir mal gibi alınıp satılıyorken hatta kız çocukları diri diri gömülüyorken İslamla birlikte bunlar düzeltilmiştir ,bu düzelme 4 halife zamanında da devam etmiş fakat Muaviye ile birlikte (ki sonrada oğlu Yezit‘i halife yapmış halifeliği krallığa çevirmiştir.)Arap kültürü islamın önüne geçmiştir şu anda da İslam adına Arap kültürü bütün islam alemine Dindenmiş gibi empoze edilmektedir. Okumayan hurafelerle yaşıyan islam toplumları her konuda geri kalmaktadır,ana kaynağımız Kuran’ı anladığımız dilde okunmadığımız için ağzı laf yapan konuşmalarına iki üç çümlede arapça katan her sakallıyı alim zannediyoruz.Onalrda bu avantajlarını rahatça kullanabilmek için” sen anlamasın okuma , aman Kuran‘a elleme çarpılırsın ” gibi hurefelerle toplumu kokutuyor.
KURAN’IN İLK AYETİ İLE YAZIMA SON VERİYORUM.
OKU YARATAN RABİNİN ADI İLE OKU..