NASIL OLUR DEMEKTEN KENDİMİ ALAMIYORUM

Güray Tezgider

Bu gün gencecik bir arkadaşımın (32 yaş) vefat ettiğini sosyal medya üzerinden yazan arkadaşımın paylaşımından öğrenmiş oluyorum.

Ölüm nedeni kalp krizi diye açıklanmış. Nedeni ne olursa olsun cinayet, kaza vs gibi olaylar dışında olan ölümlere tıp doğal ölüm diyor. Soruyorum size bunun, 32 yaşın da kalp krizi geçirip ölmenin neresi doğal.

Ülke psikolojisinin iyice bozuk olduğu şu dönemlerde kendi namına düşen gencecik arkadaşımın kaybetmenin travması ile iyice kendimden geçiyorum.

İşte doğal olan bu; yani psikolojimin yerle bir olması ve gözlerinin dolması.

Doğal olan, doğal olmayan ama sıradanlaşan o kadar kötü yaşanan olaylar var ki hayatımız da.

Hanginiz şahit olmamıştır ki zamansız gelen ölümlere. Zamansız diyorum çünkü doğal olmayan ölümler bunlar.

Kalp krizi, kanser diyerek açıklanan tıbbi terimler ile doğal ölüm olarak açıklanan ama doğal olmayan bu ölümler de gencecik insanların toprağın altına girdiğine şahit olmayanımız, duymayanımız var mı?

Yok dediğinizi duyuyorum.

Bu gün bir kez daha sorguladım hayatımı.

Mal mülk, para pul, iş vs gibi nedenlerle gelip geçen ömrümüzün ne kadar da basit ve dünya üzerinde arkamızda bırakacağımız şeyler için harcanan ömürler olduğunu fark ettim.

Bir çoğunuz da benim gibi kendinizi sorguladığını, aman dünya malı mülkü için yaşanır mı deyip de bana hak verdiğinizi biliyorum. Bir bildiğim ise; bir gün sonra bu düşündüklerinizi unutacağınızı tabi.

Nasıl oluyor da bizler bir gün sonra hayata hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor ve yanlış olduğunu bile bile yine aynı hayaller ve amaçlar için yaşamımızı yok etmeye devam ediyoruz.

Uzun zamandır kendime yeni bir hayat kurmaya çalışıyorum; para mal mülk odaklı değil yaşamak, sevgi ve doğa odaklı bir hayat.

Daha çok sevgi dolu bir düşünce, daha çok hoş görü, daha çok doğal yaşam, daha çok paylaşımlı bir yaşam, mal mülk odaklı değil yaşamaya dair mutluluğa sevgi dolu bir yaşama yelkenlerinizi açın.

Doğal ölüm denilen ama doğal olmayan bu ölümler sizi yakalamadan.

Nasıl olur demekten kendimi alamıyorum dememek için.

(Güray; Nasıl olur demekten kendimi alamıyorum… Öldüğünü kabul edemeyen bir yanım rahmet diletmiyor sanki dilime. Kabul etmese de bir yanım yokluğunu gerçekler buz gibi yüzüme yüzüme vuruyor bu gün. Allah’ın rahmeti üzerine olsun.)

Fedai Çakır
29 Mart 2015, İstanbul

ELMALI TURTA TARİFİ (nasıl yapılır )

MALZEMELER

1 Yumurta

150 gr tereyağı

2 Çorba kaşığı  yoğurt

1 Su  bardağı pudra şekeri

1 Paket kabartma tozu

3 Su bardağı un

İÇ MALZEMELERİ

5- 6 Adet elma

1 Çay bardağı toz şeker

1 Tatlı kaşığı tarçın

İsteğe göre ceviz veya dövülmüş fındık içi

YAPILIŞI

Önce elmalarımızı soyup rendeleyelim veya küp şeklinde doğrayalım. Bir tavaya alıp üzerine şekeri dökelim orta ateşte elmelar suyunu salıp çekene kadar karıştıralım .Ocaktan indireceğimiz zaman tarçını ve ceviz içini  ilave edelim. Soğumaya bırakıp hamurumuzu yapmaya başlayalım.

Oda sıcaklığında yumaşamış olan tereyağımızı ve diğer malzemeleri genişce bir kapta karıştıralım. Unumuzu azar azar  hamurumuza ilave edelim. (un ölçüsü az bişey değişebilir ) Kulakmemesi yumuşaklığında olanadek yoğuralım. Hamurumuzun yarısından fazlasını ayıralım tezgahımızı unlayım merdaneyle tepsimizin büyüklüğünde açalım yağladığımız tepsimize açtığımız hamurumuzu serelim .Elma harcımızıda üzerine   yayalım , ayırdığımız az olan hamurumuzu , ince uzun şeritler  şeklinde  yuvarlayalım  kafesler şeklinde turtamızın  üzerine koyup .170 derecelik önceden ısıtılmış fırında pişirelim. Fırından alıp ılınan turtamıza pudra şekeri serpip servis edelim.

AFİYET OLSUN

elmalı  elmalı turta1

elmalı turta

 

AKLINIZI BAŞINIZA TOPLAYIN

Yazmaya başladığım ama bir türlü bitiremediğim ilk uzun metrajlı sinema filmimde Şener Şen’in başrolü oynamasını hayal ederek senaryoyu kurguluyorum.  “Kanserliler Çetesi”  adında olacak bu filmde Şener Şen oynar mı? Oynamaz mı? hiçbir fikrim yok. Kendisi ile tanışma fırsatım olmadı. Sinema filmlerinde ki performansına ve hayat duruşuna hayranlığım ile bütün tanışıklığım.

20. TürkAlman Film Festivali sırasında seyircilerin sorularını yanıtlayan Şener Şen, bir seyircinin “Toplumsaleylemlere neden katılmıyorsunuz?” sorusuna “Oyuncunun ödevi, yaptığı filmlere hayat görüşünü yansımaktır. Bilfiil politikanın içinde olma, siyasetin içinde olma başka bir alandır. Bunu da sadece eylem yapan, hayatta başka hiçbir şey yapmayan, güzel film sevdalısı olmayanlara bırakıyoruz” yanıtını vermişti.

Bu cevaptan sonra sosyal medyada bir eleştiri furyası başlamış her kafadan bir ses çıkmıştır.  Hatta hatta bazı kişiler “oda sanatçı mı?” diyebilecek kadar bu eleştirinin dozunu kaçırmış durumdadır.

Yaşam alanlarına, özgürlüklerine, cumhuriyet’in temel ilkelerine müdahale edildiğini düşünen, kendini yoğun baskı altında hisseden ve siyaset üretemeyen muhalefetten de umudunu kesmiş olan AKP’ye oy vermeyen %60’lık bir kesim’in bir nevi çaresizlikten doğan  hissiyatının oluşturduğu hislerle Şener Şen’e bu eleştirilerin dozunun kaçtığı aşikardır.

Toplumun bu kesimi pimi çekilmiş bir bomba gibi. Hoş görü, sağ duyu vs bir kenara atılmış sanki. Köşeye sıkıştırılmış kedi misali tırmalamaya hazır bir şekilde her an tetikte bekler olmuş. Toplumun yükselen tansiyonunun siyasiler tarafından önümüzde ki seçimlerde hızla düşürülmesi gerekmektedir. Kutuplaşmalar, inatlaşmalar toplumu bir bomba haline getirmiş ve psikolojisi bozuk ruh hastaları haline dönüştürmüştür.

Toplum tarafından sevilen, taktir edilen bir sanatçısına “Toplumsal eylemlere neden katılmıyorsunuz?”  sorusuna cevap olarak. Toplumun bu kesimi kendi gibi patlamaya hazır cevaplar versin beklentisi içindeler.  Şener Şen’in de Türkiye’de yaşanan olaylara sert açıklamalarla kınaması, bağırması çağırması bekleniyor.

Gelinen noktaya; Fikirlere saygı göstermeyi bilmemek, illa kendi fikrinde olmaya zorlamak ve olmayanı da aşağılama veya öteleştirme nedeniyle gelinilmedi mi?

Doğru olan fikrini sana inanmayan birini aşağılamak, kuru kuruya eleştirmek, inatlaşmakla kabul ettirilemeyeceğini bilmeyen bir muhalefet ile karşı karşıyayız.

Siz bildiğiniz inandığınız düşüncelerinizi sabır ile anlatacaksınız, sabır ile işleyeceksiniz ve sevgi ile karşınızda ki insanları kucaklayacaksınız.

Kürt, Dinci, Laik, anti laik, alevi, suni, Kemalist, vs tüm ayrılımcı konuşmaları bir kenara atıp önce karşında ki insanı kucaklamayı öğreneceksin sonra fikirlerini anlatacaksın senin fikirlerin gerçekten iyi, insanların refahı ve iyiliğine yarayacaksa her insan doğruyu bulur, kabul eder. Yani tek doğru vardır her zaman.

Unutmayın ki bu gün karşı çıktığınız her şey / düşünce birilerin sabırla insanları ilmek ilmek işleyen bir sistemin yapısının sonucudur. Sevin yada sevmeyin yapılması gereken siyaset üretmek ve sabırla ilmek ilmek dokumaktır toplumu.

Şener Şen’in en son şu açıklamasına da sonuna kadar katılmaktayım.

“Halkına ileri demokrasiyi layık görmeyen iktidarlar yüzünden sıradan vatandaşlar benimle aynı görüşten değilsin diye birbirleriyle kavgaya tutuşuyorlar. Türkiye’de herkesin aklını başına toplaması lazım”

Aklınızı başınıza toplayın.

 

Fedai Çakır

22 Mart 2015, İstanbul

sener-sen-herkes-aklini-basina-alacak-5434895

Yaradan’ın Dilsiz Şahitleri Onlar

Yaradan’ın dilsiz şahitleridir onlar, insanların gerçek dostlarıdır.
Size hiç darılmazlar, bırakıp gitmezler. Beklentileri sadece sevgi, sıcacık bir okşama ve kucaklamadır.
Bir lokma ekmek ve bir kap su karşılığında koşulsuz sadakat ve sevgi verirler. Koruma içgüdüleriyle ölümüne severler sizi, gerekirse de sizin için ölümü göze alırlar.
Bakışlarıyla zaman zaman bir şeyler anlatmak isterler bizlere, eğer onları anlamazsanız “neden beni anlamıyorsun” demezler.

Bu kadar hoşgörüye sahip bir canlının insan olmadığını herhalde anlamışsınızdır. Acaba dillerini anlamış olsaydık hayatın çekişmeler ve kavgalar için ne kadar boş olduğunu, koşulsuz sevgi ve sadakatin ne demek olduğunu, her şeyin para ve pul olmadığını bize anlatırlar mıydı? Belki de kendi dünyalarında bizim düştüğümüz bu acınacak durumu konuşup ne kadar boş yaşadığımızı konuşuyorlardır.

Biz geneline “hayvan” diyoruz bu canlıların. Kızdığımız zaman insanlıktan nasibini almamış iki ayaklı yaratıkları da bu güzel canlıların ismiyle anıyoruz. Ben insan olmanın ne demek olduğunu bilmeyen bu varlıklara “yaratık” veya “cani” diyorum. Bu “yaratıkları-canileri” gören bu insan dostları zaman zaman iyi ki bu iki ayaklı yaratıklardan olmamış da hayvan olmuşuz diyorlar mıdır?

Öteki Dünya’nın hesabını yapan bu “yaratıklar-caniler” şunu da unutmasınlar ki o canlılar sizlerden bu yaptıklarınızın hesabını mutlaka soracaklardır. “Yaratılanı severdiniz Yaradan’dan ötürü” hani? Bu canlıları sizler mi yarattınız da eziyet etme hakkına sahip oluyorsunuz?

Bu yazıyı okuyanlardan bugün bir ricam olacak. Sizler de eminim iyi birer hayvansever olduğunuz için bu yazıyı sonuna kadar okudunuz. İsteğimin daha fazlasını yapıyor olduğunuzdan da hiç şüphem yok. Fakat hayvansever olup da bazen gözden kaçırmış olabilirsiniz diye düşünüyorum. Çünkü zamanında bende gözden kaçırmış ve önemsememiştim. Ne olur bugün sizin için önemsiz fakat onlar için hayati önem taşıyan artan yemeklerinizden bir kısmını bir kabın içinde sokak kapınızın önüne koyar mısınız. Akşam başınızı yastığa koyduğunuzda, hiç olmadığınız kadar huzurlu bir uyku çekeceğinizi garanti ediyorum.

Oktay ERDEM

PUDİNG DOLGULU KAKAOLU KEK TARİFİ (resimli anlatım)

hhhhh

MALZEMELER

3 Yumurta

1 Su bardağı toz şeker

1 Çay bardağı süt

1 Çay bardağı sıvı yağ

2 Tepeleme kaşık kakao

1 Su bardağından biraz fazla un

2 Kaşık dövülmüş fındık

1 Paket kabartma tozu

1 Paket vanilya

KREMASI

2 Paket vanilyalı puding

HAZIRLANIŞI

 Önce yumurta ve  şekeri çırpalım.Diğer malzemelerle  birlikte çırpmaya devam edelim, unu kekin kıvamına göre ilave edelim. Yağladığımız fırın tepsisine( borcam olabilir ) kekimizi boşaltalım .Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında yarım saat kadar pişirelim keki kürdanla kontrol edip fırından çıkaralım. Biraz soğuduktan sonra yuvarlak delikler açalım 1 paket vanilyalı puding yapıp önce açtığımız delikleri doldurup sonra kalan pudingimizi üzerine dökelim. Deliklerden çıkardığımız kekleri robottan geçirip kremalı kekimizin üzerine serpelim.Dilerseniz üzerine damla çikolata veya çikolata sosu dökebiliriz. Birkaç  saat buzdolabında beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

 AFİYET OLSUN

10634318_991719177524120_565662129_n 11081833_991719280857443_1108280757_nhhhhhhhhhhhh ggggg

KAKAOLU ISLAK KEK TARİFİ,ıslak kek yapımı

MALZEMELER
3 Yumurta
1 Su bardağı toz şeker
1 Su bardağından biraz az sıvı yağ
1 Bardak süt
2 Çorba kaşığı kakao
1 Paket vanilya
1 Paket kabartma tozu
3 Su bardağı un
SOSU İÇİN
1 Su bardağı süt
1 Su bardağı toz şeker
Yarım su bardağı sıvı yağ
1 Çorba kaşığı kakao

HAZIRLANIŞI

Önce yumurta ile şekeri çırpalım ,sonra sırasıyla süt ve yağı ilave edelim .(Ben un kakao vanilya kabartma tozunu eleyerek ilave ediyorum.) Hepsini karıştırıp  yağladığımız fırın tepsisine dökelim.Önceden 180 derecede ısıttığımız fırınımızda yaklaşık 30 dakika pişirip ,kürdanla kontrol edelim,  pişen kekimizi fırından alıp  soğumaya bırakalım.Bu arada sosumuzu kısık ateşte tüm malzemeleri şeker eriyene kadar karıştırıyoruz. Ilınan kekimizi kare şekilde keselim  üzerine eşit olarak sosumuzu yayalım. Dilerseniz üzerine dövülmüş fındık veya fıstıkla süsleyebilirsiniz.

AFİYET OLSUN

kakaolu kek

Gurme mi Dediniz Pardonnn???

Bugün uzun zamandır kafama takılan bir konu hakkında yazmak istiyorum.

Neredeyse tüm TV kanallarında ve bazı gazetelerin hafta sonu eklerinde yemek programları ve “gurme” diye adlandırılan insanların yaptığı programlar oldukça revaçta, ilk önce “gurme”nin ne demek olduğunu ve sözlük anlamını paylaşmak istiyorum.

Gurme” yemeklerin, şarap ve kahve gibi içeceklerin tatlarını birbirinden ayırabilen duyarlı damağı olan kişilere verilen isimdir.

O zaman şunu mu anlamamız gerekiyor;
Yediği ve içtiğinin lezzetini, tadını, kıvamını, tuzunu vs. anlıyorsun ve ona göre işletmeye puan veya değer veriyorsun mudur ?

En azından benim internetten bulduğum bu tanımdan anladığım bu sonuç çıkıyor. O şekilde anladığım için de bu yazıyı yazmayı kendime görev edindim.
Bizim “gurme”lerimizi izleyin veya okuyun bugüne kadar gezip, yiyip içtikleri yerler hakkında hiçbir olumsuz yazı veya yayın yapana denk gelmiyoruz. Varsa da ben gözden kaçırmışımdır.
O zaman aklıma şu soru geliyor. Demek bu “gurme” denen insanları bu mekanlara mekan sahipleri davet ediyor ve bu davet karşılığında iyi ağırlandıkları için de kötü bir şey yazamıyorlar. Daha da suyunu çıkarsam demek ki bu insanlar bu müesseselerden ekstra ücret, gazete ve tv‘ler reklam vs. türü işler mi alıyordur acaba ? Yayınları inceleyin hiçbir müessese tuzunu bile fazla kaçırmış olamazmı ?

Onlara uyup bende bazı önerdikleri mekanlara yemek yemeye gittim. Hiç te söyledikleri gibi olmadığını gördüm.

Aslında sorun yapanda değil yaptıranda,

Sevgili yöneticiler;
Bu insanlara bu tür programları yaptırırken hiç bu tür eleştirilerin gelebileceğini düşünmüyormusunuz. Belki de o insanlara bu programları yapmaları için bütçe vermiyorsunuz ki onlarda çözüm bulup bu tür davetlere katılarak bu programları yapmak zorunda kalıyorlardır. Davete icabet etmiş bir insan nasıl eleştiride bulunabilir ki ?
Günün sonunda kandırılan yiyen okuyucu/izleyici oluyor. Tek günahları sizlere inanıp o mekanlara gitmeleri ve günün sonunda mutsuz çıkmaları.

Bu arada bu işi hakkıyla yapanlara sözüm yok,

Yazacak o kadar çok şey varki bu konuyla ilgili ama uzatırsam konunun anlaşılabilirliğini yitirebileceğini düşündüğümden ötürü bugünlük sadece giriş bölümünü yazmak istedim. Duruma göre gelişme ve sonucuna daha sonra devam edebilirim.

Bu arada unutmadan bende bu tür programlar yapmak istiyorum. Zorlanacağımı da hiç sanmıyorum.

Çünkü format belli,

Oktay ERDEM

ÇOCUĞUNUZ NEZLE Mİ GRİP Mİ ?

Grip ve nezlenin sık sık birbirine karıştırıldığını da vurgulayan Çocuk Sağlığı Hastalıkları, Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, soğuk havaların kabusu gripten nasıl korunmak gerektiğini açıkladı.

Havaların soğuk olduğu dönemlerde ortaya çıkan nezle ve gribin genelde birbirine benzer bulgular gösterdiklerini belirten Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, “Grip nezleye göre daha ağır seyreder ve grip sonrası özellikle bakteriyel enfeksiyonların tabloya eklenmesiyle bazı komplikasyonlar ortaya çıkabilir” dedi.
Gribin hem daha ağır seyretme hem de komplikasyonlar geliştirme riskinin olduğu grubu Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, şöyle anlatıyor: “Kalabalık ortamlarda bulunanlar, çocuklar, yoğun seyahat edenler, hamileler ve 60 yaş üzeri kişilerde, savunma sistemi zayıf kişilerde, kronik hastalığı olan kişilerde grip daha ağır geçiriliyor” dedi.
İyileşme Süreci 1-2 Hafta Sürüyor
Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, Gribe yakalandıktan sonra seyreden süreci şöyle anlatıyor: “Grip de ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı, öksürük, kas ağrısı, titreme, halsizlik, yaygın vücut ağrıları olur. Çocuklarda ve yaşlı kişilerde daha ağır seyreder. Grip tedavisinde özel virüs ilaçları ve belirtilere yönelik destekleyici tedaviler uygulanır. İyileşme süreci 1-2 hafta sürer. Etkili bir tedavi ile hastalık süresi kısaltılır ve yaşam kalitesi artırılabilir. Rahatlatıcı tedavi olarak ağrı kesiciler, bol sıvı tüketimi ve yatak istirahati önerilir.” Akgül Akpınarlı Antony,hastalığın buluşma yolları hakkında ise şunları söylüyor: “Hasta olan kişiler ile ayni ortamlarda bulunmak, tokalaşmak, öpüşmek, yakın mesafede konuşmak, hapşırık ve aksırık ile dışarıya atılan vücut sıvılarıyla temas ve yine ellerimize bulasan virüsler ile hastalık yakınımızdaki kişilere kolayca bulaşır.”
Gribin iyi tedavi edilmediğinde zatürree gelişimine neden olabileceğini belirten Akgül Akpınarlı Antony, “Düşmeyen ateş, şiddetli geçmeyen öksürük, nefes darlığı ve öksürükle birlikte sarı-yeşil renkte veya kanlı bir şekilde balgam geliştiğinde mutlaka doktora danışılmalıdır. Gribin ağır seyrettiği grupların başında çocuklar gelir. Astım, egzama gibi alerjik hastalığı olan çocuklarda grip sonrası zatürree, ortakulak iltihabı, sinüzit, bronşit gibi solunum yolu enfeksiyonları ve diğer sistemleri ilgilendiren komplikasyonlar daha fazla görülmektedir” açıklamasında bulundu.

Nezle Kendiliğinden Geçer..
Nezlenin gribe göre daha hafif seyrettiğini belirten Akgül Akpınarlı Antony, “Nezle kendiliğinden geçen halk arasında üşütme olaraktan adlandırılan soğuk algınlığıdır. Virüsler ile oluşur. Virüsler vücuda girdikten birkaç gün sonra hastalık belirtileri başlar. Ani burun akıntısı, hapşırma, burun tıkanıklığı ve boğaz ağrısı, boğazda gıcık oluşması, öksürük, koku ve tat duyumunun azalması, gözlerde kızarma, sulanma ve yanma belirtileri arasındadır. Ateş genellikle normaldir, ama bazı kişilerde hafif yükselebilir. Birçok hastada yorgunluk, keyifsizlik, bitkinlik hali görülür. Baş ağrısı olabilir. Birkaç gün süren belirtiler bir hafta içinde kaybolur” açıklamasında bulundu.
Gripten Korunmak İçin Neler Yapmalıyız?
• Hasta kişilerden uzak durmak
• Hasta kişilerin temas etmiş olabileceği şeylere dokunduktan sonra mutlaka ellerimizi yıkamak
• Ellerimizi mümkün olduğunca gözlerimize, burun ve ağız bölgemize sürmemek
• Öksürme ve hapşırma sırasında mümkünse ağız ve burnumuzun mendille kapatılması ve mendilinde başka kişilere ve ortamlara temasının önlenmesi
• İstirahat
• Bol sıvı
• Kalabalık kapalı ortamlara çok girmemek
• Vitamin acısından zengin olan bol sebze ve meyve ile beslenmek
• Hastalık ağır seyretme eğiliminde olduğunda mutlaka doktora gitmek
• Gripten korunmanın en etkili yolu grip asisi olduğu için kısa girmeden önce grip asisi olmak
Özlem Süer

SİTEM ETME HABERİ YOK SEVDANIN…

Ben Sevdimse Buna Kim Karışır

Sevmek yeterli olmalı iki insanın bir araya gelebilmesi için, gel gör ki ne mümkün.

Aile arkadaş çevresi derken iki insanın hayatına musallat olan binlerce tavsiyeler binlerce önermeler, yargılamalar, sorgulamalar sıralanır.

Ne mümkün sen sevdinse kim karışır.

Sanki hayat, yaşam çok  adil ve dört dörtlükmüş gibi beklenir iki insanın beraberliğinde dört dörtlük her şey.

Uyum için de olmalı;

Boy pos endam güzellikleri ile yakışmalı iki insan birbirine,

Sosyal etrafları, yaşantıları, aile ve çevre kültürleri birbirine yakın olmalı iki insanın,

İlla yaşıt olmalı hadi erkek biraz büyük oldu diyelim kadın büyük olmamalı iki insanın,

Erkek büyük dedikse kızın babası yaşında demedik illa olmalı bir arkadaş ve aile çevresinin kabul edeceği bir oranda iki insanın,

Yok yok ben sevdimse buna kim karışın demeyin. Karışan o kadar çok olur ki sevdiğine de seveceğine de pişman eder o iki insanı.

Ne zordur seven iki insanın hayatı, ondan mıdır yeni trend yalnızlık.

Sevişmeye varım diyen kadınlar/erkekler, bir çok sebepten olmaz diyen kadınlar/erkekler.

Ben Sevdimse Buna Kim Karışır: Çevre, toplum, aile, arkadaşlar, karşı komşu, yan apartmandakiler, sokaktaki esnaf, annenin arkadaşı, babanım kuzeni, en yakın arkadaşın, ……

Halbuki ne çok yakışır benim soy adım sana.

Fedai Çakır

13 Mart 2015, İstanbul

 

VAFIL NASIL YAPILIR ( WAFFLE tarifi)

vafıl

MALZEMELER       (9-10 adet)

4 Yumurta

4 Çorba kaşığı toz şeker

2 Su bardağı süt

Yarım çaybardağı sıvıyağ

100 gr tereyağı

Yarım pk kabartma tozu

1 Paket vanilya

7 tepeleme kaşık un (az  veya fazla olabilir  kıvamı krep hamurundan az koyu olacak şekilde ayarlayın.)

ÜZERİ İÇİN

Kivi muz

Çilek

Bir kavanoz kremçikolata

Fındık fıstık ceviz

Hazır çikolata sosu

YAPILIŞI

Malzemelerimizi derin bir kapta karıştıralım, krep hamurundan cok az koyu kıvamlı olacak. Vafıl makinesi veya tavamızı ısıtıp az yağlayalım.Bir kepçe makinamıza döküp bir iki dakika pişirip alalım. Bu tarifimizle 9 -10 adet vafılımız olur.

Vafılımızın üzerine krem çikolatamızdan sürüp istediğiniz  meyvalar ve dövülmüş fındık fıstık ilave edebilirsiniz, en son çikolata sosuyla süsleyerek servis edelim.

AFİYET OLSUN.