Bir kadın için yaşadığı bu topraklar “MAYIN TARLASI” olmuş

Canlılar arasında kutsallık mertebesi verilseydi sanırım bu mertebeye en çok kadınlar layık olurdu.

Bir erkek olarak kadınların yaşadığı hayatı yaşamak onların verdiği mücadeleyi vermek beni tam manasıyla yorardı. Hele de çalışan bir kadın ise yaşamı daha da zor.

Ev ahalisi için de evde en son yatan ve en erken kalkan bir anne düşünün. Evin tüm temizliğini, çocuğun bakımını, eşinin giyiminden kuşamından tutunda tüm fantezilerine karşılık veren bir kadın.

İşe yetişip işinde verilen görevi neredeyse kusursuz yapan bir kadın. Bu ve buna benzer kadınlar etrafımızda çok. Belki eşimiz, belki kardeşimiz, ablamız, belki de annemizdir şu an. En kötü ihtimalle akrabamız yada komşumuzdur bu kadınlar. Ne kadar cefakar ve fedakar yaratıklardır bu kadınlar.

Neredeyse kusursuz olan bu kadınların toplum için de eğitimli yada eğitimsiz olmasına bakılmak sızın şiddete maruz kalması nedendir?

Hepinizin bir şeyler mırıldandığını, nedenler söylediğini duyar gibiyim. Ama hepimizde şiddete karşıyız diyoruz değil mi? Peki kim bu kadınlara neredeyse kutsal sayılabilecek annelere, bacılara, ablalara şiddet uyguluyor.

Erkek egemen toplum olan bizleri için de son zamanlarda kadına yönelik şiddet olayları o kadar arttı ki artık ortam mekan demeden devam etmektedir. Allah’ın en kutsal mekanı olan Cami avlusunda kadın döven mi ararsınız, sokak ortasın da kadını defalarca bıçaklayanı mı ararsınız, yoksa adliye kapısında kadına bir şarjör mermi sıkanı mı ararsınız. Saymakla bitmeyen bu olayları en az sizler de benim kadar takip etmektesiniz.

Evlerde yaşanan ve bizlerin duymadığı o kadar çığlık var ki.

20 yaşın da Özgecan’ı vahşice katleden evli ve kız çocuğu sahibi olan katilini de bizler yetiştirdik. Vahşetin boyutunu tekrar yazıp sizlerin psikolojisini tekrar tekrar bozmak istemiyorum ama bu kızımızın annesinin şu sözlerini söylemek zorunda kalamayacağımız bir toplum olmak için hepimiz üzerimize düşeni yapalım diyorum.

İnsanlık; Bir annenin “Çok acı çekmiştir kızım, keşke kurşunla öldürselerdi.” dediği zaman bitmiştir.

Unutmayın ki “Vicdan İnsanın İçinde ki Tanrıdır.”

Tüm dünya coğrafyasında ki acılara ortak ağlayalım acının dili birdir. Ateş düştüğü yeri değil hepimizin içini yakmalı. İşte o zaman bir birimize dini, dili, ırkı ne olursa olsun hoş görü ile bakmaya başlarız. Yolunuz ve felsefeniz Mevlana’nın yolu ve felsefesi olsun.

Barış ve sevgi yolu, yolumuz olsun.

 

Fedai Çakır

16 Şubat 2015, İstanbul

BİR ANNE: “Çok acı çekmiştir kızım, keşke kurşunla öldürselerdi.”

Erkeklerin askerlik anılarını anlatmaya başladığın da bitmek bilmez anılar çıkar. Bir erkeğin askerliği, hayatından alınan en önemli zamanlardır. Hiç tanımadığınız insanlarla bir arada yaşamaya ve çevreniz de var olan insanlara da katlanarak askerliğinizi tamamlamaya çalışırsınız. Asker arkadaşınızı seçme şansınız yoktur, sadece nereye düşmüş iseniz orada olanlarla arkadaş olmak zorundasınızdır.

Benim garip bir askerliğe başlama olayım vardır. Bunları anlatarak sizlerin kafasını şişirmeyeceğim ama uzun süreçten sonra deneme seyirleri yapan bir gemide askerlik yaptığımı söyleyebilirim. Gemimiz yangın söndürme, römork ve torpido toplama görevi olan bir gemiydi. 12 asker 5 astsubay ve 3 subaydan oluşan bu gemide zaman zor geçiyor akşamları olduğunda sohbetler oluyordu.

Okumuş olduğumdan her okumuşu yaptıkları gibi beni de geminin sorumlu çavuşu yapmışlardı. Mersin Tarsuslu bir askerimiz vardı. Adı bende saklı kalsın. Diğer askerler bu askerimize sık sık nasıl eşek kovaladığını anlattırır ve gülerek eğlenen bir topluluktuk o zamanlar. Tabi siz şimdi eşek kovalamanın neresi komik diye düşünebilirsiniz. Bu arkadaş eşek ile cinsel ilişkiye girmek için kovaladığını söylersem farklı düşünmeye başlayacaksınız. Elbette çocuk sayılacak yaşlarda olan bizler için bu gülünecek bir şey gibi geliyordu lakin hiç de gülünecek şeyler olmadığını aklınız yetmeye başladığında anlıyorsunuz.

20 yaşın da genç bir kızın vahşice tecavüz edilip uzuvlarının kesilip yakılmak istenmesi gibi bir vahşeti okuyunca Mersinli asker arkadaşım gözlerimin önüne geldi. Bu arkadaşımız bize o dönemde eşek ile cinsel ilişkiye girmiş olsa bile saf ve masum gelirdi.

Aslında düşündüğün de Türkiye’de cinselliğin tabu oluşu ve bu tip sapkınlığı normalleştirmeye başlamış sanırım. Sanırım diyorum kafalar herkesin karışık belli ki. “Psikiyatri Kliniği” adı altında bir televizyon programı yapıyordum bir zamanlar. Bir profesör psiyatr canlı yayında dağ başında kadın bulamayan cinsel ilişki yaşayamayan bir insanın eşek ile cinsel ilişki yaşaması sapıklık değildir, ama evde eşi var iken eşek’e giden ise ağır hastadır tedaviye ihtiyacı vardır ve toplumdan izole edilmesi gerekir demişti. Tabi bunların canlı yayında denmesi o zamanlar programın hazırlayıp sunan benim için baya zor anlar olmuştu.

Özgecan’a kıyan caninin evli ve kız çocuk babası olduğunu okuyunca işte bu kategoride olan bu caninin toplumdan izole olması gereken ağır sapkınlık da olduğu bellidir.

Peki sapkın olan bu insanları izole etmek yeterlimi yada yaşanan bu olay üzerine toplumun idam cezasının geri getirilmesini istemesi yani idam edilmesi toplumun bu sorunlarını çözecek midir. Elbette çözülmeyecektir.

Toplumun beyinsel yapısını düşünce tarzını değiştirmediği sürece bu ve buna benzer olaylar devam edecektir. Cinselliğin tabu olarak öğretildiği toplumda kadınlar ve erkekler cinselliği yaşayamadığı sürece eşek’e de gider ve içlerinden de bu kadar büyük vahşi sapkınlıkları yapacak insanlar da çıkar.

Elbette ben bir sosyolog, psikiyatr değilim bu sapkın kişilerin ruhsal hallerini bilemem, neden yaptığını da bilemem ama bildiğim bir şey var ki bu tip insanların yetiştiği toplumda aynı ortamda yaşamak istemediğim. Aynı havayı solumak istemediğim. Kanunların yetersizliğinden dolayı suç işlemelerin teşvik eder gibi kanunların olduğu bir ülkede yaşamak istemediğim.

13 yaşında kızla nikah mümkündür diyen insanlarla, bu ABD’de ve Avrupa’da da oluyor diyerek yaşanan vahşeti küçümseyen inanlarla aynı oksijeni de solumak istemiyorum.Acıları siyasallaştırıp bir acıya ağlayan bir acıya sevinen insanları da görmek duymak istemiyorum.

Ben vicdanlı, acıları içinde yaşayan her acıya ortak ağlayan ortak feryat eden bir toplumda yaşamak istiyorum.

İnsanlık; Bir annenin “Çok acı çekmiştir kızım, keşke kurşunla öldürselerdi.” dediği zaman bitmiştir!

 

Fedai Çakır

15 Şubat 2015, İstanbul

EVDE FİLTRE YAPIMI basit filtre nasıl yapılır

Basit bir su filtresi yapmak için gerekli malzemeler

1 lt lik pet şişe

aktif karbon .(akvaryumcularda bulabilirsiniz.)

pamuk

Bayan çorabı

Baştan uyarayım aktif karbonu yıkamadan kullanmayın kutusundan küçük  çorap gibi bir  torba çıkar ,aktif karbonu bu torbaya doldurun ve 2-3 dakika çeşmenin altında tutun  bütün tozunu akıtın.

Pet şişenin dibini kesin ayrıca kapağınada bir şişi kızdırıp 3-5 delik açın bayan çorabını şişenin ağızına gerin ve kapağı  üstten kapatın, yani gerdiğiniz çorap kapağın altında kalsın.

şişenin altından ilk önce biraz pamuk şişenin kapak kısmına doğru itin çok fazla pamuk kullanmayın sadece aktif karbonun kapağa ulaşmasını engelleyecek kadar ince bir kat  koyun , yıkadığınız aktif karbonu torbasından şişenin içine dökün üste zaten bozmuş olduğunuz çorabı yayın en üstede bir sıra pamuk döşeyin pamuk çok kalın olmasın sonra iyice bastırıp bütün malzemeleri sıkıştırın, işte bu kadar .

KOLAY GELSİN.

TELEFON KILIFI SÜSLEME (resimli anlatım)

Telefon kılıfınızdan sıkıldıysanız yenisini almak yerine elinizde olan kılıfta zevkinize göre değişiklik yapabilirsiniz.Evdeki renkli simli ojelerle bir kaç kat süngerle tanponlama yaparak boyayın istediğiniz renk olunca üzerine vernik veya parlatıcı oje kullanabilirsiniz .

Ben kabımı boyadıktan sonra kırtasiyelerde satılan simlerden aldım. 2 ayrı renk onları karıştırıp yapıştırıcı sürdüğüm telofon kılıfıma döktüm her yerine eşit şekilde dağıttım. Daha sonra üzerine  evde bulunan ahşap boyama da kullandığım yarım mat vernikle  vernikledim. 3  kat vernik geçtim .

Şimdi yeni kılıfımı kullanıyorum .

HOŞÇAKALIN

kılıf

kılıf1

yapım aşamaları

kılıf6 kılıf5 kılıf4kılıf3 kılıf2

FIRINDA KARNABAHAR nasıl yapılır

MALZEMELER.

1 Küçük karnabahar
2 Adet yumurta
1 Yemek kaşığı un
1 Su bardağı yoğurt
Yarım çay bardağı sıvı yağ
Pulbiber
Tuz
Karabiber
Yarım demet maydanoz
1 Çay bardağı rendelenmiş kaşar peyniri

YAPILIŞI:
Karnıbaharı çiçeklerinden ayırıp tencerede su ve tuz ilave ederek haşlayalım.
Kaşar peynir hariç tüm malzemeleri derin bir kapta karıştıralım. Haşlanmış karnabaharları yapmış olduğumuz sosa batırıp yağlamış olduğumuz tepsiye dizelim. Kalan sosumuzu üzerine ilave edelim .
Önceden ısıtılmış 200 derecelik fırında üzeri kızarmaya başlarken alıp rendelenmiş kaşar peynirlerini üzerine serpip tekrar fırına atalım.Üzeri kızarıp kaşar peynirlerimiz eriyince fırından alıp servis yapabiliriz.

AFİYET OLSUN

karnabahar

 

VİCDAN İNSANIN İÇİNDE Kİ TANRIDIR

Yine bu gün içi kapkara, ruhu ve kedisi kötü dünyaya gelemeseymiş iyiydi dediğimiz türden bir 15-16 yaşlarında bir çocuğun bir köpeğin tasmasından sıkı sıkı tutup tekmelediği bir video izlemeye başladım. Diyarbakır hayvan severler sosyal medyaya taşımış bu videoyu.  Tekmeler karşısında sadece bağırıp ağlayan hayvancaz belli bir süre sonra yere çömeliyor belki beni dövmez diye sanırım. Ama çocuk yerden koca taşlar alıp hayvanın kafasına kafasına atıyor bir iki değil bir çok taş hayvanın önce güçlü bağırması cılızlaştıkça cılızlaşıyor sonra ise tamamen yok oluyor.

Köpeği dövüp taşlayanımı lanetleyim, bunu gölgesinden daha yetişkin olduğunu anladığım videoya çekenimi lanetleneyim bilmedim. Allah’a havale etmiyorum elbette.

Bu kediye ne yaptığımı bile ödül var deyip kediye benzin döküp yakan yaratığı gördüğümde ne diyeceğimi bilemedim polis peşinde düşmüş diye duymuştum en son.

Kediyi defalarca bıçaklayıp sonra da başını kesen üniversiteli genci bir çoğumuz duymuş olmalısınız. Polis onu yakalamış yargılanmasını sağlamıştı lakin hafif bir ceza ile kurtulduğunu duymuştum en son.

Anadolu da  motorun arkasına bağlayıp kilometrelerce bir köpeği koşturan insan müsfettesinin elinden kurtaran bir adama köpek benim sana ne? deyip saldıranı da gördük elbette. Buna rağmen köpeği kurtaran koca adamın köpek için ağlamasıydı en son gördüğüm.

En çağdaş dediğimiz şehirlerden İzmir’in bir ilçesinde bir kangal köpeği aracına almayıp tampona bağlayan o kişiye ne demeli. Allah’tan hayvanın idmanına yoldan geçen bir avukat yetişiyordu. En son valiliğin köpeği aldığı ve bunu yapan kişiye de para cezası kesildiğiydi en son duyduğum.

O kadar çok ki sosyal medyaya yansıyan olaylar var ki ben bir kaçını size yazdım. Belki içinden bir yada bir kaçını sizde izlemiş içiniz parçalanmıştır. Bunları da değil ise de illa buna benzer olayları gösteren bir video düşmüştür illa ki duvarınıza.

Belki izlemeye dayanamıyorsunuz çoğu zaman sonunu getiremiyorsunuz benim gibi. Öfkeleniyorum hem de hiç olmadığı kadar öfkeleniyorum. Bu insanların dünyasında yaşamak istemiyorum diyorum. Ama sonra diyorum ki Alla ha mı havale etsek. Yok yok olmaz bunları biz insanlar çözmeliyiz.

Hangimiz istemez ki yaşadığımız şehir ülke güzel insanların vicdanlı insanların yaşadığı güzel bir yurt olsun? Sanırım hepimiz evet isteriz dediğinizi duyar gibi oldum bir an. Peki bunun için elimizden gelenleri yapıyor muyuz?

Peki o zaman Allah’a havale etmeyi bırakalım ve artık Türkiye’de hayvanlara şiddettin ciddi yaptırımları olan kanunlar çıkaralım. Para pul ile geçirilecek konular değil bu konular. Hanginiz o köpeği o şekilde taşlayan çocukla çocuğunuzun aynı sınıfta okumasını istersiniz, yada kediyi bıçaklayan o üniversitelinin olgunuzun yurt arkadaşı olmasını.

Bu insanların normal olabileceğini düşünmüyoruz değil mi? O zan hem ceza sistemin ciddi olmalı hem de bu insanların tedavi için devletin ciddi manada atılım yapması lazım. Yoksa bu ülkede ki tek ruh sağlığı bozuk insanlar onlar değil toplum olarak bunları seyreden bir çoğumuzda bu kervana katılacağız.

“Vicdan insanın içinde ki Tanrıdır.”

 

Fedai Çakır

8 Şubat 2015, İstanbul

YOUTUBE ŞARKI İNDİRME mp3 nasıl indirilir (resimli anlatım )

Youtubeden şarkı indirmek için istediğimiz şarkının klibini açıyoruz şarkı çalmaya başlayınca alttaki resimde görüldüğü gibi adresi kopyalayıp,

mp3 indir

ikinci sekmede açtığımız youtube dönüştürücüye yapıştırıyoruz ve videoyu dönüştüre tıklıyoruz.

mp3 indir2

çıkan ekranda download yazan alttaki  resimdeki işaretli kısma tıklayınca ses dosyasını indirme başlayacaktır.

mp3 indir3

Mp4 olarak yani video olarak indirmeyide buradan inceleyebilirsiniz.

 

 

CEP TELEFONUNA FORMAT ATMA, cep telefonu fabrika ayarları

Cep telefonunuz eğer ağırlaştıysa veya donuyorsa telefonu fabrika ayarlarına döndürmeniz gerekir ,bunun için farklı yollar vardır ama bu işi yapmadan evvel cep telefonunuzda kayıtlı resim ve bilgileri bir bilgisayara yedeğe alın .

İlk yol telefonun ayarlarından fabrika ayarlarına dönmektir ama her zaman bunu yapamayız o zaman bir yeri arıyormuş gibi *2767*3855# bunları yazıp arama tuşuna basın telefonunuz otomatik olarak formatlanmış olacaktır.

Fakat bazı durumlarda telefonu açamayabiliriz o zaman ise telefon kapalıyken ortadaki tuşuna birkere basıp ses açma tuşuna basılı tutarken açma tuşunada basıp açılana kadar iki tuşuda basılı tutun, açılınca çıkan ekranda ”wipe data” ve  ”factory reset” seçilir sonrada reboot now yani yeniden başlat ile telefon kapanıp tekrar açılınca format atılmış olur.

( Tablete format atma yolarınıda buradan görebilirsiniz.)

TABLET FORMATI NASIL YAPILIR, tablete format atma

Android tabletlerin çoğunda uygulayabileceğiniz bu format (hard reset ) için hiç bir program veya yazılım kullanmaya gerek duymayacaksınız.

Yapacağınız şey tableti kapatmak ve tekrar açarken ses açma tuşuna basılı tutmak ,biraz bekleyince daha değişik bir android logosu karşınıza çıkacak arkasından ekrana yazılar gelecek bu yazılardan ses kısma tuşuna basarak ”wipte data/factory ” yazısına gelin ve power yani açma kapama tuşuna 1 kere basın tablet kapanıp tekrar açılacaktır açılma uzun sürebilir korkmayın, yanlız tabletin şarzı dolu olsun veya şarza takılı iken bu işlemi yapın işlem yarıda kalmasın.

Bazı tabletlerde açarken bastığımız ses açma tuşu ile işlemi başlatamayabiliriz o zaman ses kısma tuşunu deneyin.

( Diger bir yazımdaki cep telefonu formatını buradan okuyabilirsiniz.)

FIRINDA SÜTLAÇ NASIL YAPILIR ( VANİLYALI)

MALZEMELER:

2 LİTRE SÜT

2 SU BARDAĞI TOZ  ŞEKER

2 YUMURTA SARISI

2 PAKET VANİLYA

7 ÇORBA KAŞIĞI PİRİNÇ

3 ÇORBA KAŞIĞI MISIR NİŞASTA

1 KAŞIK TEREYAĞI

YAPILIŞI:

Pirinçleri haşlayıp iyice süzüyoruz. Sütü tereyağını ve şekeri büyük bir tencerede şeker eriyene kadar pişiriyoruz. Şeker eriyince vanilyayı ilave ediyoruz . Haşlayıp iyice süzülen pirinçleride  ekleyip  sütle birlikte kısık ateşte ara ara  karıştırarak  kaynamaya bırakıyoruz.Bir kasede yumurta sarılarını nişastayı az sütle çırpma teliyle karıştırıp  ayran kıvamına getiriyoruz. Kaynamakta olan sütümüze karışımı yavaş yavaş dökerken karıştırmaya devam ediyoruz. Kıvamını istediğiniz ayara gelinceye kadar yaklaşık 10 dakika karıştırarak kaynatıyoruz. Sonra küçük güveç kaplarına sütlaçları üzerinde boşluk kalacak şekilde pay ediyoruz. Su dolu olan tepsinin içine   güveç kaplarını koyuyoruz.  Önceden ısıtılmış fırının en üst bölmesinde 200 derecede üzerileri kızarana kadar pişiriyoruz.( fırınınızın üst pişirme ayarı varsa o ayarda yoksa normal ayarda) Fırından çıkardığınız sütlaçları soğumaya bırakıyoruz.

AFİYET OLSUN

sütlaç1