Kategori arşivi: genel

Bir kadın için yaşadığı bu topraklar “MAYIN TARLASI” olmuş

Canlılar arasında kutsallık mertebesi verilseydi sanırım bu mertebeye en çok kadınlar layık olurdu.

Bir erkek olarak kadınların yaşadığı hayatı yaşamak onların verdiği mücadeleyi vermek beni tam manasıyla yorardı. Hele de çalışan bir kadın ise yaşamı daha da zor.

Ev ahalisi için de evde en son yatan ve en erken kalkan bir anne düşünün. Evin tüm temizliğini, çocuğun bakımını, eşinin giyiminden kuşamından tutunda tüm fantezilerine karşılık veren bir kadın.

İşe yetişip işinde verilen görevi neredeyse kusursuz yapan bir kadın. Bu ve buna benzer kadınlar etrafımızda çok. Belki eşimiz, belki kardeşimiz, ablamız, belki de annemizdir şu an. En kötü ihtimalle akrabamız yada komşumuzdur bu kadınlar. Ne kadar cefakar ve fedakar yaratıklardır bu kadınlar.

Neredeyse kusursuz olan bu kadınların toplum için de eğitimli yada eğitimsiz olmasına bakılmak sızın şiddete maruz kalması nedendir?

Hepinizin bir şeyler mırıldandığını, nedenler söylediğini duyar gibiyim. Ama hepimizde şiddete karşıyız diyoruz değil mi? Peki kim bu kadınlara neredeyse kutsal sayılabilecek annelere, bacılara, ablalara şiddet uyguluyor.

Erkek egemen toplum olan bizleri için de son zamanlarda kadına yönelik şiddet olayları o kadar arttı ki artık ortam mekan demeden devam etmektedir. Allah’ın en kutsal mekanı olan Cami avlusunda kadın döven mi ararsınız, sokak ortasın da kadını defalarca bıçaklayanı mı ararsınız, yoksa adliye kapısında kadına bir şarjör mermi sıkanı mı ararsınız. Saymakla bitmeyen bu olayları en az sizler de benim kadar takip etmektesiniz.

Evlerde yaşanan ve bizlerin duymadığı o kadar çığlık var ki.

20 yaşın da Özgecan’ı vahşice katleden evli ve kız çocuğu sahibi olan katilini de bizler yetiştirdik. Vahşetin boyutunu tekrar yazıp sizlerin psikolojisini tekrar tekrar bozmak istemiyorum ama bu kızımızın annesinin şu sözlerini söylemek zorunda kalamayacağımız bir toplum olmak için hepimiz üzerimize düşeni yapalım diyorum.

İnsanlık; Bir annenin “Çok acı çekmiştir kızım, keşke kurşunla öldürselerdi.” dediği zaman bitmiştir.

Unutmayın ki “Vicdan İnsanın İçinde ki Tanrıdır.”

Tüm dünya coğrafyasında ki acılara ortak ağlayalım acının dili birdir. Ateş düştüğü yeri değil hepimizin içini yakmalı. İşte o zaman bir birimize dini, dili, ırkı ne olursa olsun hoş görü ile bakmaya başlarız. Yolunuz ve felsefeniz Mevlana’nın yolu ve felsefesi olsun.

Barış ve sevgi yolu, yolumuz olsun.

 

Fedai Çakır

16 Şubat 2015, İstanbul

BİR ANNE: “Çok acı çekmiştir kızım, keşke kurşunla öldürselerdi.”

Erkeklerin askerlik anılarını anlatmaya başladığın da bitmek bilmez anılar çıkar. Bir erkeğin askerliği, hayatından alınan en önemli zamanlardır. Hiç tanımadığınız insanlarla bir arada yaşamaya ve çevreniz de var olan insanlara da katlanarak askerliğinizi tamamlamaya çalışırsınız. Asker arkadaşınızı seçme şansınız yoktur, sadece nereye düşmüş iseniz orada olanlarla arkadaş olmak zorundasınızdır.

Benim garip bir askerliğe başlama olayım vardır. Bunları anlatarak sizlerin kafasını şişirmeyeceğim ama uzun süreçten sonra deneme seyirleri yapan bir gemide askerlik yaptığımı söyleyebilirim. Gemimiz yangın söndürme, römork ve torpido toplama görevi olan bir gemiydi. 12 asker 5 astsubay ve 3 subaydan oluşan bu gemide zaman zor geçiyor akşamları olduğunda sohbetler oluyordu.

Okumuş olduğumdan her okumuşu yaptıkları gibi beni de geminin sorumlu çavuşu yapmışlardı. Mersin Tarsuslu bir askerimiz vardı. Adı bende saklı kalsın. Diğer askerler bu askerimize sık sık nasıl eşek kovaladığını anlattırır ve gülerek eğlenen bir topluluktuk o zamanlar. Tabi siz şimdi eşek kovalamanın neresi komik diye düşünebilirsiniz. Bu arkadaş eşek ile cinsel ilişkiye girmek için kovaladığını söylersem farklı düşünmeye başlayacaksınız. Elbette çocuk sayılacak yaşlarda olan bizler için bu gülünecek bir şey gibi geliyordu lakin hiç de gülünecek şeyler olmadığını aklınız yetmeye başladığında anlıyorsunuz.

20 yaşın da genç bir kızın vahşice tecavüz edilip uzuvlarının kesilip yakılmak istenmesi gibi bir vahşeti okuyunca Mersinli asker arkadaşım gözlerimin önüne geldi. Bu arkadaşımız bize o dönemde eşek ile cinsel ilişkiye girmiş olsa bile saf ve masum gelirdi.

Aslında düşündüğün de Türkiye’de cinselliğin tabu oluşu ve bu tip sapkınlığı normalleştirmeye başlamış sanırım. Sanırım diyorum kafalar herkesin karışık belli ki. “Psikiyatri Kliniği” adı altında bir televizyon programı yapıyordum bir zamanlar. Bir profesör psiyatr canlı yayında dağ başında kadın bulamayan cinsel ilişki yaşayamayan bir insanın eşek ile cinsel ilişki yaşaması sapıklık değildir, ama evde eşi var iken eşek’e giden ise ağır hastadır tedaviye ihtiyacı vardır ve toplumdan izole edilmesi gerekir demişti. Tabi bunların canlı yayında denmesi o zamanlar programın hazırlayıp sunan benim için baya zor anlar olmuştu.

Özgecan’a kıyan caninin evli ve kız çocuk babası olduğunu okuyunca işte bu kategoride olan bu caninin toplumdan izole olması gereken ağır sapkınlık da olduğu bellidir.

Peki sapkın olan bu insanları izole etmek yeterlimi yada yaşanan bu olay üzerine toplumun idam cezasının geri getirilmesini istemesi yani idam edilmesi toplumun bu sorunlarını çözecek midir. Elbette çözülmeyecektir.

Toplumun beyinsel yapısını düşünce tarzını değiştirmediği sürece bu ve buna benzer olaylar devam edecektir. Cinselliğin tabu olarak öğretildiği toplumda kadınlar ve erkekler cinselliği yaşayamadığı sürece eşek’e de gider ve içlerinden de bu kadar büyük vahşi sapkınlıkları yapacak insanlar da çıkar.

Elbette ben bir sosyolog, psikiyatr değilim bu sapkın kişilerin ruhsal hallerini bilemem, neden yaptığını da bilemem ama bildiğim bir şey var ki bu tip insanların yetiştiği toplumda aynı ortamda yaşamak istemediğim. Aynı havayı solumak istemediğim. Kanunların yetersizliğinden dolayı suç işlemelerin teşvik eder gibi kanunların olduğu bir ülkede yaşamak istemediğim.

13 yaşında kızla nikah mümkündür diyen insanlarla, bu ABD’de ve Avrupa’da da oluyor diyerek yaşanan vahşeti küçümseyen inanlarla aynı oksijeni de solumak istemiyorum.Acıları siyasallaştırıp bir acıya ağlayan bir acıya sevinen insanları da görmek duymak istemiyorum.

Ben vicdanlı, acıları içinde yaşayan her acıya ortak ağlayan ortak feryat eden bir toplumda yaşamak istiyorum.

İnsanlık; Bir annenin “Çok acı çekmiştir kızım, keşke kurşunla öldürselerdi.” dediği zaman bitmiştir!

 

Fedai Çakır

15 Şubat 2015, İstanbul

EVDE FİLTRE YAPIMI basit filtre nasıl yapılır

Basit bir su filtresi yapmak için gerekli malzemeler

1 lt lik pet şişe

aktif karbon .(akvaryumcularda bulabilirsiniz.)

pamuk

Bayan çorabı

Baştan uyarayım aktif karbonu yıkamadan kullanmayın kutusundan küçük  çorap gibi bir  torba çıkar ,aktif karbonu bu torbaya doldurun ve 2-3 dakika çeşmenin altında tutun  bütün tozunu akıtın.

Pet şişenin dibini kesin ayrıca kapağınada bir şişi kızdırıp 3-5 delik açın bayan çorabını şişenin ağızına gerin ve kapağı  üstten kapatın, yani gerdiğiniz çorap kapağın altında kalsın.

şişenin altından ilk önce biraz pamuk şişenin kapak kısmına doğru itin çok fazla pamuk kullanmayın sadece aktif karbonun kapağa ulaşmasını engelleyecek kadar ince bir kat  koyun , yıkadığınız aktif karbonu torbasından şişenin içine dökün üste zaten bozmuş olduğunuz çorabı yayın en üstede bir sıra pamuk döşeyin pamuk çok kalın olmasın sonra iyice bastırıp bütün malzemeleri sıkıştırın, işte bu kadar .

KOLAY GELSİN.

VİCDAN İNSANIN İÇİNDE Kİ TANRIDIR

Yine bu gün içi kapkara, ruhu ve kedisi kötü dünyaya gelemeseymiş iyiydi dediğimiz türden bir 15-16 yaşlarında bir çocuğun bir köpeğin tasmasından sıkı sıkı tutup tekmelediği bir video izlemeye başladım. Diyarbakır hayvan severler sosyal medyaya taşımış bu videoyu.  Tekmeler karşısında sadece bağırıp ağlayan hayvancaz belli bir süre sonra yere çömeliyor belki beni dövmez diye sanırım. Ama çocuk yerden koca taşlar alıp hayvanın kafasına kafasına atıyor bir iki değil bir çok taş hayvanın önce güçlü bağırması cılızlaştıkça cılızlaşıyor sonra ise tamamen yok oluyor.

Köpeği dövüp taşlayanımı lanetleyim, bunu gölgesinden daha yetişkin olduğunu anladığım videoya çekenimi lanetleneyim bilmedim. Allah’a havale etmiyorum elbette.

Bu kediye ne yaptığımı bile ödül var deyip kediye benzin döküp yakan yaratığı gördüğümde ne diyeceğimi bilemedim polis peşinde düşmüş diye duymuştum en son.

Kediyi defalarca bıçaklayıp sonra da başını kesen üniversiteli genci bir çoğumuz duymuş olmalısınız. Polis onu yakalamış yargılanmasını sağlamıştı lakin hafif bir ceza ile kurtulduğunu duymuştum en son.

Anadolu da  motorun arkasına bağlayıp kilometrelerce bir köpeği koşturan insan müsfettesinin elinden kurtaran bir adama köpek benim sana ne? deyip saldıranı da gördük elbette. Buna rağmen köpeği kurtaran koca adamın köpek için ağlamasıydı en son gördüğüm.

En çağdaş dediğimiz şehirlerden İzmir’in bir ilçesinde bir kangal köpeği aracına almayıp tampona bağlayan o kişiye ne demeli. Allah’tan hayvanın idmanına yoldan geçen bir avukat yetişiyordu. En son valiliğin köpeği aldığı ve bunu yapan kişiye de para cezası kesildiğiydi en son duyduğum.

O kadar çok ki sosyal medyaya yansıyan olaylar var ki ben bir kaçını size yazdım. Belki içinden bir yada bir kaçını sizde izlemiş içiniz parçalanmıştır. Bunları da değil ise de illa buna benzer olayları gösteren bir video düşmüştür illa ki duvarınıza.

Belki izlemeye dayanamıyorsunuz çoğu zaman sonunu getiremiyorsunuz benim gibi. Öfkeleniyorum hem de hiç olmadığı kadar öfkeleniyorum. Bu insanların dünyasında yaşamak istemiyorum diyorum. Ama sonra diyorum ki Alla ha mı havale etsek. Yok yok olmaz bunları biz insanlar çözmeliyiz.

Hangimiz istemez ki yaşadığımız şehir ülke güzel insanların vicdanlı insanların yaşadığı güzel bir yurt olsun? Sanırım hepimiz evet isteriz dediğinizi duyar gibi oldum bir an. Peki bunun için elimizden gelenleri yapıyor muyuz?

Peki o zaman Allah’a havale etmeyi bırakalım ve artık Türkiye’de hayvanlara şiddettin ciddi yaptırımları olan kanunlar çıkaralım. Para pul ile geçirilecek konular değil bu konular. Hanginiz o köpeği o şekilde taşlayan çocukla çocuğunuzun aynı sınıfta okumasını istersiniz, yada kediyi bıçaklayan o üniversitelinin olgunuzun yurt arkadaşı olmasını.

Bu insanların normal olabileceğini düşünmüyoruz değil mi? O zan hem ceza sistemin ciddi olmalı hem de bu insanların tedavi için devletin ciddi manada atılım yapması lazım. Yoksa bu ülkede ki tek ruh sağlığı bozuk insanlar onlar değil toplum olarak bunları seyreden bir çoğumuzda bu kervana katılacağız.

“Vicdan insanın içinde ki Tanrıdır.”

 

Fedai Çakır

8 Şubat 2015, İstanbul

MANTAR MİSELİ NASIL ÇOĞALTILIR, istiridye miseli nasıl arttırılır.

Evde istiridye miseli yapımını daha önceki yazımda paylaşmıştım bu konudaki yazımı buradan okuyabilirsiniz.

Evde mantar üretmek için ilk seferde miseli dışarıdan satın almanız gerekmekte idi şimdi ise size aldığınız miseli nasıl çoğaltacağınızı anlatmak istiyorum, böylece artık misel için tekrar bir ödeme yapmanız gerekmeyecektir.

MİSEL ÇOĞALTMAK İÇİN GEREKLİ MALZEMELER

  • İki kiloluk şeffaf poşet
  • 1 kg buğday
  • 100 gr misel

Buğdayımızı bütün çöplerini ayıklayarak haşlıyoruz , haşlanan buğdayımızı soğutuyoruz ve elimizden geldiğince suyundan arındırıyoruz.

Haşlana buğdayımızı 5 e bölüp 1 paçasını poşetimizin alt kısmına yayıp üstüne kenarlara gelecek şekilde 25 gr misel koyup üstüne tekrar buğdayın ayırdığımız  ikinci kısmını poşete serin üstüne yine kenarlara gelecek şekilde 25 gr miseli dizin bu işlemi en üstte buğday kalacak gibi bitirin.

Dizilim alttaki gibi olacak

  1. 200 gr buğday
  2. 25 gr misel
  3. 200 gr buğday
  4. 25 gr misel
  5. 200 gr buğday
  6. 25 gr misel
  7. 200 gr buğday
  8. 25 gr misel
  9. 200 gr buğday

Poşetin ağazını iyice bağlayın altından ve yanlarından temiz bir toplu iğne ile altından 5 delik ,4 yanıdanda 4 er delik olacak gibi delin bir yoğurt kabının içine iki üç kat kağıt havlu serip bu poşeti bunun içine koyun 20 -25 derece oda sıcaklığında 10- 15 gün durunca poşetin içindeki buğgayların beyazladığını göreceksiniz artık bu poşetteki buğdaylarda misel olmuştur bunlarla daha önceki yazımdaki gibi istiridye mantarı yetiştirebilirsiniz .

mantar miseli üretimini buradan inceleyebilirsiniz

Sanat Kim İçin Yapılır ?

Yıllardır basılı ve görsel medyada sanat ile duyduğumuz haberler genelde birbirine benziyor. Neydi bunlar;
Sanata ve sanatçıya verilen değer,
Boş tiyatro salonları, dolmayan koltuklar vs…
Ben bugün bununla ilgili birkaç şey yazmak istiyorum.
Şimdi olaya tersten bakmaya çalışacağım.
Dört kişilik bir ailemiz olsun, ve bu ailemiz sanatı ve sanatçıyı çok seven özellikle tiyatro aşığı bir aile olsun. Bu aileyle birlikte hafta sonu aktivitesi düzenleyelim ve bir tiyatro oyununa gitmeye çalışalım. Bakalım günün sonunda bunu başarabilecekmiyiz.
Baba hafta sonu için tiyatro oyunlarına göz atar ve her yaşın anlayabileceği ve zevk alabileceği bir oyun seçmeye çalışır. Sanatçılarımız tarafından da sürekli dolmayan salonlar röportajları aklında kaldığı için de bu işi gayet rahat bir şekilde yapabileceğini ve yer bulabileceğini bilerek bu araştırmalara girer.
Günün sonundaki tablo şöyledir;
Devlet ve Şehir tiyatrolarında gerçekten yer bulamaz. Tüm salonlar tamamen dolmuş ve gerçekten de salon sıkıntısının yaşadığının farkına varır.
“Olsun” der “ne fark eder bizde başka özel oyunlara gideriz” diye düşünür.
Araştırır ve mükemmel bir oyun bulur. Sıra bilet aşamasına gelir. Yer var “aman çok iyi” der. Tam bileti alacak iken fiyat aralığının 25-65 TL olduğu gerçeğiyle karşı karşıya kalır.
Asgari ücretten bir tık yukarıda maaşla çalışan bir adam soruyorum sizce çocuklarını ve eşini bu oyuna götürmeyi başarabilmişmidir ???
Hadi başardı diyelim.
4X25=100TL Bilet fiyatları,
Yol parası tek vesait desek gidiş dönüş 20TL,
Evde sandviç yaptığını sayalım. Ama çocuklara içecek vs aldı. 10TL,
Hesapta olmayan isteklerle bu rakam minimum 150TL,.
Sıkıntı şu 25 TL’lik bileti en arkalardan aldı, küçük kızı gözlük kullanıyor ve uzağı görmekte sıkıntı yaşıyor. “Olsun radyo tiyatrosu gibi dinler o da ne yapsın” der. Aile sanata ve sanatçıya saygılı,
Neyse çok dramatize etmeme gerek yok.
Bu aile nasıl gitsin?

Ben burada Devlet ve Şehir tiyatrolarına çok teşekkür etmek istiyorum. Yaklaşık 8 yıldır biletlerini her ayı internetten satın alıyorum ve gidemezsem insanlara hediye ediyorum. En pahalı biletleri 12TL,
Bazen kampanyalı düşük bilet de satıyorlar 8 TL,
Merak ettiğim şu;
Bunlarda salon kirası vermiyormu ?
Bunlar da tiyatro değilmi ?
Buradaki emekçilerde oyuncu değilmi ?
Kusura bakmayın ama bende şu soruyu sormak istiyorum.
Bu ülke geçim sıkıntısı yaşarken bu kadar yüksek fiyatlara bilet satmanın çok adaletli olduğunu düşünmüyorum. O zaman bu oyunlarınızı siz belli bir topluluğa göre organize ediyorsunuz, alt tarafta yaşayan nüfusumuzun büyük kısmını oluşturan ortadirek halkımıza yönelik hiçbir şey yapmıyorsunuz anlamına gelmiyormu?

Şu felsefik sorunun cevabını ben hala bulamadım.
Sanat sanat içinmi ? Yoksa sanat toplum içinmi ?

Bizim ülkemizdeki yanıtı şu;
Sanat para içinmi ? Yoksa sanat sanat içinmi ?

Hadi hayırlısı,

Oktay ERDEM

KOKLA GİTSİN / İki yüzlü kadınlar ve erkekler

Kadın ve erkek ilişkileri insanlığın var olduğu sürece çözümü de zor olan çözülemeyen konuların başında geliyor nedense.

Bir yıl önce ayrıldığı sevgilisini düşünen kadınlar var iken yada ayrılıp hatta evlenen eski sevgilisini takıntı haline getiren erkeler olduğu sürece bu konularda çözümlenecek gibi değil sanırım.

Aslında hayvanlar gibi olmak vardı da diyebilir. Kokla gitsin…

Evren bilinmez lakin Dünya’da yaşayan canlılar içinde düşünme, akıl etme ve yorumlayabilme yetenine sahip olan insan.  Peki bu yeteneği yaradan ödül mü yoksa ceza olarak mı vermiştir bilinmez.

İnsanoğlu içinde bir çok ayrılıkları bu düşünme yeteneğiyle eyleme dökmektedir.  Dünya üzerinde ki savaşların çıkma nedenlerinin altında da bu eylem yatmaktadır, ayrık düşünme ile çıkan eylemler bir çok suçun temelinde oluşturmaktadır.

Kadın ve erkek ilişkilerinde de öyle değil mi?  Hayvanlarda olduğu gibi güç, görsel beğeniyle olsaydı yaşam bel ki de daha güzel olacaktı hayat.

Kadın erkek arasın da çıkan fikir ve  düşünme çatışmalarının için den çık çıkabilirsen.  Sahte erkekler, sahte kadınların dolu olduğu bir dünya da yaşıyoruz aslında.

İlişki ve arayış yorgunu kadın/erkeklerle dolu etraf. Kime dokunsan sahte erkek sahte kadından iki yüzlü hayattan bahseder olmuş.

Her şey iki yüzlü ise kadın ve erkekler iki yüzlü ise nendedir bu arayış. Sadece seks olmadığı aşikar arananların.

Sanırım yaradan bu yüzden biz insanları düşünme ve hissetme duygusu ile yaratmış seks dışında da karşı cinste bir şeyler bulmayı arayabilelim diye.

Kadına/erkeğe duymak istediğin cevapları almak için soru sormayacaksın, duymak istemediğin soruları sormak, hem seni hem onu incitebilir. Belki de sorularla iki yüzlü erkeleri ve kadınları kendimiz yaratıyoruz.

Bir ilişkide çiftler geçmişleri ile değil beraber oldukları tarih itibarıyla birbirlerine sorumlu olmalıdır diyenlerdenim.

Unutmayalım ki insanlar koklayarak değil yaşayarak ilişkilerini sürdürebiliyor…

Fedai Çakır

2 Şubat 2015, İstanbul

EVDE İSTİRİDYE MANTARI ÜRETİMİ,evde mantar nasıl üretilir (resimli anlatım )

Evimizde organik ve besleyici olan istiridye mantarını (kayın veya kavak mantarıda denmektedir. ) çok ucuz maliyete üretebiliriz.

MALZEMELER

  • Ağaç talaşı (10 kg )
  • Misel (250 gr )
  • Battal boy kalın çöp peşeti (siyah )

Misel mantar tohumuna verilen isimdir  , internetten istiridye miseli adı ile temin edebilirsiniz.

Talaşımızı çöp poşetinin dibine kalınca bir tabaka olarak serelim ve ıslatalım. (kalınlığı 10 cm gibi olabilir)

Üzerine ince bir tabaka miseli yayalım tekrar talaşla kapatalım fakat bu sefer ince bir tabaka olsun bu talaşıda nemlendirerek üzerine yeniden misel yayıyoruz aynı börek yapar gibi 5 cm lik talaş tabakası üstüne ince bir tabaka misel bu şekilde bütün talaşımızı  tabiki her seferinde nemlendirerek bitiriyoruz en üstte yine talaş kalacak şekilde poşetimizin ağzını bağlıyoruz.

Nemlendirmek için cam sil kutusunu su ile doldurarak kulanabiliriz.

Bu hazırladığımız poşeti kapalı bir balkonumuz varsa oraya eğer yoksa banyoda bir kenara koyup 20 gün dokunmadan ve ağızını açmadan bekletiyoruz, bulunduğu ortam 15 -20 derece olmalıdır.

20 gün sonunda poşetimizin yanlarından temiz bir jilet  ile delikler açıyoruz 30 günü geçtikten sonra bu deliklerden mantarlar çıkmaya başlayacaktır siz olgunlaşan mantarları topladıkça yenileri çıkacak ve 3 ay boyunca verim alacaksınız. Sadece yapmanız gereken talaş kurumaya başlayınca açtığımız deliklerden talaşı ıslatmak .

Tahmini üç ay sonunda bu poşetteki talaşın iş bitmiş olcak onu atıp yeniden yapmanız gerekiyor.

mantar miseli üretimini buradan inceleyebilirsiniz

( Diğer bir yazımda misel çoğaltmayı paylaştım yazıma buradan ulaşabilirsiniz.)

istiridye istiridye2 bilgblog.com

İMBİK NASIL YAPILIR, düdüklü tencereden damıtma yapmak(resimli anlatım)

Diğer bir yazımda rakı yapımını anlatmıştım ilgilenenler evde  imbik yapımı konusunda yardım istediği için bu yazıyı yazmak benim için görev oldu.

RAKI  MALZEMELERİNİ BURADAN TEMİN EDEBİLİRSİNİZ

yedi7 logo 500

Damıtma işleminde kullanmak için evdeki düdüklü tenceremizi kullanabiliriz.

Gerekli olan malzeme

  • Herhangi bir oto parçacısından alabileceğimiz 6 m. mazot hortumu ve kelepçe.
  • Nalburdan alabileceğimiz taharet çubuğu.

çubuk2

Düdüklü tenceremizin kapağındaki siboblardan birtanesini söküyoruz

kapak kapak sökülmüş

Kapaktaki delik taharet çubuğuna göre biraz ufaktır matkap veya eğe ile biraz büyütün.

Artık çubuğu monte edebilirsiniz.

takılmış 2 takılmış1

İşlem tamamdır ,çubuğun ucunada hortumumuzu kelepçe ile sabitleyeceğiz,hortumu soğuk su dolu bir kovaya sokup öteki ucunuda boş bir şişeye sokup damıtma işlemini yapabiliriz.

(Damıtma işleminde çubuk yukarı doğru dik olması alkol yüzdesini artırır yani çubuğun ucuna taktığımız hortumu yukarıda bir yere asıp oradan kovaya doğru aşağıya indirin.)

Tabii olarak damıtım bittiğinde söktüğümüz düdüklü tencere sibobunu yerine takalım.

im6 im1

im2 im3 im5im4

Damıtımın nasıl yapıldığını buradan görebilirsiniz.

 

 

 

ÖDENEMEYEN ELEKTİRİK FATURASINA AVUKATLARIN KAZIĞI

Halkın büyük çoğunluğu özellikle kış aylarında elektirik paraların ödemekte zorlanıyor birde kayıp kaçak bedeli diye uydurmuşlar millete oradanda kazıklıyorlar.

Olduki elektirik faturasını zamanında ödeyemediniz 1 hafta içinde elektirikleriniz kesiliyor siz mecburen tekrar bağladığınızda da kaçak elektirik kullanımı diyerek ekstra ücret uygulanıyor zanetmeyinki bu kadarla kalıyorlar ,eğer borçlarınız avukata  gönderildiyse avukatta kendi için bir miktar koyup icraya veriyor yani icra dosyasında avukatlık ücreti zaten var.

Bir süre sonra size elektirik idaresinden, borcunuzdan dolayı haciz işlemi yapılacaktır elektirik idaresinin hukuk bürosuna gelin diyen bir yazı geliyor.

İşte bu yazı geldiğinde sakın elektirik idaresi hukuk bürosuna gitmeyin çünkü buraya gittiğinizde borç için açılmış haciz dosyasındaki mebla ve ayrıca bir daha avukatlık ücreti istiyorlar ki, kanunun tanıdığı  hakları olan avukatlık ücreti faiz zaten haciz dosyasında  kanuni miktarda var .

Sizden orada istenen miktar hem kanuna uygun değil hemde kanunun avukatlara tanıdığı dosyada bulunan avukatlık ücretinden en az 3 kat daha fazla, bunun üstüne birde faiz istiyorlar .

Böyle bir durumla karşılaşırsanız veya bir dostunuzun karşılaştığını duyarsanız yapacağınız tek şey size gelen yazının üst kısmında  hacizin hangi mahkeme kaç  numaralı dosya olduğunu gösteren bilgileri alıp direk o haciz dairesine giderek oraya ödeme yapmak ,haciz dairesinden aldığınız belge ile de elektirik idaresine gidin elektiriğinizin borcunun kapandığını tebliğ edip açtırın .

Elektirik idaresinde memurlar sizi tekrar hukuk bürosuna gönderecekler sakın burada ayrıca para isterlerse vermeyin gerekirse müdüre kadar çıkın.

Haciz dosyasındaki rakam sizin borcunuzdur borcun içine ödenmeyen fatura, faiz ve avukatlık ücretide dahildir. Geri kalanlar ise soygun.